Naat, İslam Peygamberi Muhammed'i övmek veya niteliklerini aktarmak amacıyla yazılan şiirdir. Kelime anlamı olarak "övmek, methetmek" gibi anlamlara gelir. Naatları yazan kişilere na't-gü, naatları dinsel törenlerde okuyan kişilere de na't-han denir. Arif Nihat Asya'nın "Naat" adlı şiiri bu türe bir örnektir.
Muhammed'i övme amacı ile yazılan manzum ve mensur eserlere, Türk edebiyatında naat adı veriliyor. Bu eserler, Türk halkının, Hz. Muhammed'e duyduğu bir sevgi, hürmet ve bağlılık hislerinin göstergesi olarak kabul ediliyor. Naat türünün ilk örneklerini ise Hasan Bin Sabit vermiştir.
Türk edebiyatında naat türündeki şiirlere ilk kez Yusuf Has Hâcib'in yazdığı Kutadgu Bilig'te, Ahmed Yesevî'nin yazdığı Dîvân-ı Hikmet'te ve Edip Ahmed Yüknekî'nin yazdığı Atabetü'l-Hakayık adlı eserlerinde rastlanır.
Naat, terim anlamı itibariyle Hz. Muhammed'in vasıflarını överek anlatan manzum veya mensur eserlere denir. Naatlarda peygamberimize duyulan sevgi, çeşitli teşbih ve mecazlarla ifade edilir.
Naat, hz. Peygamberi öven, ona olan sevgi ve aşkı dile getiren şiirlerdir. Divan şiirinde dini türler içerisinde yer alır. Divanlarda tevhit ve münacattan sonra yer alır.
İlgili 35 soru bulundu
3- Naat; Peygamber Efendimizi övme amaçlı yazılan şiirlerdir. Kaside, gazel, mesnevi, terkib-i bend, terci-i bend, müstezad nazım biçimleriyle yazıldığı gibi düz yazı şeklinde de yazılabiliyor.
Nutuk. Tekke Edebiyatı'nda pirlerin ve mürşitlerin, tarikata yeni giren müridleri bilgilendirmek tarikat derecelerini ve tarikat adabını öğretmek amacıyla söylenen didaktik şiirlerdir. Bektaşilerinin, aşık tarzı halk edebiyatı nazım türü olan nefese verdiği isimdir. Türün en önemli temsilcisi Kaygusuz Abdal'dır.
Arif Nihat Asya (7 Şubat 1904- 5 Ocak 1975) Naat'ını, içinde bulunduğu “hâl”in bir yığın olumsuzluklarına duyduğu tepkiden hareketle, Asr-ı Saadet ve bu dönemi şahsında somutlaştıran Hz. Peygamber'e duyduğu derin özlemin ifadesi ekseninde kaleme almıştır. Hz.
Naat, terim olarak Hz. Muhammed'in vasıflarını överek anlatan manzum ve mensur eserlere denir. Divanlarda ya da mesnevilerde daha çok tevhit ve münacattan sonra gelen naatlarda peygambere duyulan sevgi çeşitli teşbih ve mecazlarla ele alınır.
Çağatay edebiyatında Ali Şîr Nevâî, divan ve mesnevilerinin tamamında ve mensur eserlerinde yer verdiği pek çok na't örneğiyle na't şairi unvanına lâyık görülmüştür.
Naat: Peygamberin övüldüğü kaside türüdür. Münacaat: Allah'a dua etmek, yalvarmak amacı ile yazılmış olan kaside türüdür. Hicviye: Dönemin yöneticilerinin eleştirildiği kaside türüdür. Medhiye: Dönemin ileri gelenlerinin övüldüğü kaside türleridir.
Halifelerin ve din büyüklerini övmek için yazılan övgü şiirleri de naat olarak nitelendirilir. Naat türünün ilk örneklerini, Hz. Muhammed'in sahabelerinden biri olan Hasan Bin Sabit vermiştir. 11.yüzyıldan itibaren tasavvufun Anadolu'da yayılmasıyla birlikte birçok mutasavvıf şair, naat türünde şiirler yazmıştır.
Divan edebiyatında ölen bir kimsenin yiğitliğini, cömertliğini iyiliğini, yaptıklarını övmek ve ölümünden duyulan acıyı dile getirmek için yazılan şiir türüne mersiye adı verilir. Mersiyeler genellikle mesnevi ve terkib-i bent nazım biçimlerinde yazılmıştır.
Dilimize Arapçadan geçmiş olan naat kelimesi na't sözcüğünden türetilmiştir. Na't, detaylı bir şekilde anlatma ve betimleme anlamına gelirken, naat bir kişiyi övmek için yazılmış manzum eserlerin ortak adıdır.
Farsça methiyeler genel olarak Allah'a, Hz. Peygamber'e ve din büyüklerine, saray ve çevresindeki yöneticilere, ahlâkî ve dinî özelliklere sahip devlet adamlarına yazılmıştır.
Naat, bilindiği üzere Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.S. )'e övgü amacıyla yazılan şiirlerdir. Edebiyatımızdaki ilk naat Yusuf Has Hacib'in 1069 yılında kaleme aldığı Kutadgu Bilig adlı eserde yer aldı.
İsmet Özel, 1993 ve 1994 yılları içerisinde yayımladığı “Münacat”, “Naat” ve “Sebeb-i Telif” isimli şiirleriyle 1998 yılında neşrettiği “Dibace” adlı şiirini, 1999 yılının Aralık ayında beşinci şiir kitabı olan Bir Yusuf Masalı'nın giriş kısmı olarak yayımladı.
Epik şiir; kahramanlık, yurt sevgisi gibi liriklik bildiren şiirdir. Epik şiirler oluşum tarihlerine göre "doğal epik" ve "yapay epik" olarak ikiye ayrılır. Aynı anlamda hamasi şiir, kahramanlık şiiri, destansı şiir adında da kullanılır.
Arif Nihat Asya'nın kaleme almış olduğu "Seccaden Kumlardı" naat şiiri... Peygamberimize Özlem... Seccaden kumlardı... Devirlerden, diyarlardan Gelip göklerde buluşan Ezanların vardı.
Mesnevi, özellikle Arap, Fars ve Osmanlı edebiyatında kendi aralarında uyaklı beyitlerden oluşan ve aruz ölçüsüyle yazılan divan edebiyatı şiir biçimidir.
Tevhit ya da Tevhid, Türk ve İslam edebiyatında Allah'ı, yaratılış ve kainatın aslı gibi unsurları bir arada yorumlayan manzum –mensur edebî tür. İslâmiyet'in kabulüyle birlikte önce Arap ve Fars edebiyatında daha sonra da Türk edebiyatında sıklıkla işlenen bir nazım türdür.
Divan edebiyatının yaygın türlerinden biri olan Hilye, peygamber efendimizin fiziki özelliklerinin anlatıldığı manzum veya mensur eserlerdir. Kelime anlamı olarak süs, zînet, cevher, güzel sıfatlar, güzel yüz anlamlarına gelen hilye Hz. Muhammed'in mubârek vasıflarını anlatan manzum veya mensur eserdir.
Afetinan'a göre Nutuk, bir devlet kurucusunun milletine hesap verme örneğidir ve tarihte de örneğine az rastlanan bir durumdur. Olaylar ve kişiler üzerinde Atatürk'ün fikirleri ve açıklamalarının bulunduğu Nutuk, birinci elden bir tarihtir.
Söylev, nutuk veya hitabet, dinleyicilere belli bir fikri, bir duyguyu aşılamak için söylenen uzunca sözlere denir. Söylev, heyecanlandırarak bir fikri aşılamaktır. Söylevlerin konuları, çoğunlukla; toplumsal fikirler, toplumsal ve millî dâva ve olaylardır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri