Mutlak İctihâd: “Şer'î (dînî- hukûkî) meselelerin tamamında ictihad ederek hüküm elde edebilme ve fetvâ verebilme kudretidir”. Bu melekeye sahip olan âlime, “mutlak müctehid” denilir. 2. Mukayyed İctihad: “Şer'î meselelerin tamamında değil de sadece bir kısmında ictihad edebilme ve fetva verebilme kudretidir”.
İbn Abdülhak el-Bağdâdî'nin tanımına göre ise mutlak müctehid, ictihad ehliyeti için gerekli olan bilgileri bir sıkıntıya düşmeden uygulamaya yansıtabilecek şekilde özümseyen ve herhangi bir meseleyi başka birine ihtiyaç duymadan tek başına çözebilen kişidir (Ḳavâʿidü'l-uṣûl, s. 44).
Müçtehid-i mutlak, bütün şeri meselelerde içtihat ehliyetine sahip olan zatlardır. Müçtehid-i mukayyed ise bazı meselelerde içtihada muktedir olup, bazı konularda ise içtihada ehil olmayan fakîhlerdir. Bunlar içtihat edemedikleri konularda diğer mutlak müçtehitleri taklit ederler.
İçtihat, yasa tarafından hüküm belirtilmemiş bir konuda, daha önceki bir mahkeme kararının esas alınmasıdır.
Müntesib mutlak müctehid. Müstakil müctehidin sıfatlarını haiz fakat kendine özgü prensip ve kaideler oluşturmayan, ancak başka bir müctehidin metodunu izleyen fakihtir. Bu ne müstakil, ne de mukayyettir; buna müntesib mutlak müctehid denilir.
İlgili 35 soru bulundu
Müctehid Arapça bir terimdir. İslam dininde, bir konu hakkında var olan delilleri inceleyerek hüküm çıkartan din adamlarına verilen isimdir. Müctehidlerin yaptıkları işe ise dinde ictihâd denmekte. Terimin kökeni Arapça 'cehd' kelimesine dayanır.
Özellikle bireysel olarak verilmesi gereken birtakım kararlar söz konusu olduğu vakit ele alınan bir durumdur. Bu durum hukuk üzerinden bakıldığı vakit ise içtihat kelimesi doğrultusunda ifade edilir. Taşımış olduğu bu anlamı ile birlikte Türkiye'de yerleşik bulunan ve resmi açıdan kullanılan bir kelimedir.
Dinimizde ameli mezhepler dörde ayrılır. Bunlar sırasıyla Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbeli mezhepleridir.
İçtihat, hukukun yardımcı kaynaklarından biridir. Hukukun uygulanmasındaki yardımcı kaynaklar, hakkında yazılı veya yazılı olmayan bir hukuk kuralı (örf ve adet kuralı) bulunmayan konulara ilişkin uyuşmazlıklarda, başka bir deyişle, hukuk boşluğu söz konusu olduğunda hakimin başvurabileceği kaynaklardır.
İçtihat "Yasada veya örf ve âdet hukukunda uygulanacak kuralın açıkça ve tereddütsüz olarak bulunmadığı konularda, yargıcın veya hukukçunun düşüncelerinden doğan sonuç." ve "Görüş, özel görüş, anlayış, kavrayış" anlamlarına gelmektedir.
Bunlar: Ebû Bekr b. Abdurrahmân, 'Urve b. Zübeyr, Sa'îd b. el-Müseyyeb, 'Ubeydullâh b. 'Abdullâh b. 'Utbe b. Mes'ûd, Hârice b. Zeyd b. Sâbit, Kâsım b.
Şâfiîler'in müctehidlerle ilgili sınıflandırmalarına göre, mezhep imamının usul ve kaidelerine bağlı kalarak ictihadda bulunan fıkıh âlimleri. Mezhep imamlarının metot ve görüşlerine bağlı kalarak yeni olaylara çözüm getiren fıkıh âlimleri.
Sual: Peygamber efendimizi gören, sohbetinde bulunanların her biri, mezhep imamı gibi müctehid mi idi? Cevap: Eshâb-ı kiramın yani Peygamber efendimizi gören Müslümanların hepsi derin âlim ve her biri, birer müctehid idiler.
“Muayyen olmayan ferdi veya fertleri ifade etmek üzere sevk edilmiş ve herhangi bir sıfatla kayıtlanmamış lafza “ mutlak denir.
Buna göre İslam fıkhında yer almamasına rağmen davalarda hükme varmak için kullanılan metotların tamamına örf-i hukuk denir. Örf-i Hukuk Neye Dayanır? Örf-i Hukuk İslami esaslara ve Kuran'ı Kerim'e dayanır. Şer-i hukukta olduğu gibi örf-i hukukta da amaç toplumda adaleti sağlamaktır.
Bir müçtehidin ulaştığı sonuç ile aynı düzeydeki bir başka müçtehidin ulaştığı sonucun birinin diğerine bir üstünlüğünden bahsedilemeyeceği için “içtihat içtihadı nakz etmez” ifadesi genel geçer bir ilke olarak yaygınlık kazanmıştır.
Terim olarak naslarda yani Kur'ân-ı Kerim ve sünnette hakkında açık ve kesin hükmü bulunmayan fıkhî bir meselenin hükmünü, ilgili delilden çeşitli yöntemler kullanarak çıkarabilmek için bütün gücün harcanması anlamına gelir.
1 Yunus Apaydın bu kavramı “kolektif içtihat” şeklinde çevirmiştir. Bkz. Yunus Apaydın, “İçtihat” md., DİA, XXI, 444. “Cemaat içtihadı” tabiri özellikle de insanların zihnine belli bir fikre sahip tarikat vb. teşkilatlanmaları akla getirdiğinden bu makalede “heyet içtihadı” tabiri tercih edilmiştir.
Danıştay içtihatları birleştirme kararları bağlayıcıdır. Bu kararların bağlayıcılığı Danıştay Kanunu'nda belirtilmiştir. Danıştay içtihatları birleştirme kararlarına, Danıştay dava ve kurulları ile idari mahkemeler ve idare uymak zorundadır (İnan, 1996: 78).
Mahkeme içtihatları, mahkemelerce daha önce verilmiş bulunan kararlar veya emsal kararlar olarak tanımlanır.
İctihad yapan alime müctehid, ictihada konu olan şer'î hükme de müctehidün fîh denir. İslam hukukunun bütün konularında ictihad yapabilecek olan fıkıh bilginine müctehid-i mutlak, yalnızca bazı konularda ictihad yapabilecek olanına müctehid-i mukayyed denir.
İçtihat Kelimesinin Türk Dil Kurumu'na Göre Anlamı Ne Demektir? Yasada ya da örf ve âdet hukukunda uygulaması yapılacak kuralın açık bir şekilde ve tereddütsüz olarak bulunmamış olduğu konular kapsamında yargıcın ya da hukukçunun fikirlerinden doğan sonuçtur.
Yargısal içtihatlar, mahkemelerce verilen kararlarda bir sorunun çözümü için izlenen yolu ifade edip, somut bir konu hakkında yargının uyuşmazlığı çözümleyen kararı anlamına gelir.
Yargıtay Büyük Genel Kurulunun kararları kesin olup bunlar aleyhine başka yargı mercilerine başvurulamaz. Büyük Genel Kurulun en önemli görevi “içtihadı birleştirmek”tir. Bu nedenle bu kurula “İçtihadı Birleştirme Kurulu” da denir.
Yani hakkında âyet, hadis, yani nas bulunan konularda, bir içtihad yapılamaz; çünki Allah veya Peygamber o konuyu zaten düzenlemiştir. Zaten, içtihadı “fer'i olan bir şeri hükmü delilinden çıkarma” şeklinde tarif edenler de vardır. 4 Mesela, namazın, orucun rükünleri, vakitleri vb. hakkında artık içtihad yapılamaz.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri