Âlimlerin çoğunluğuna göre mutlak emir sîgası ilk planda vücûbu, yani o işin yapılmasının kesin ve bağlayıcı tarzda talep edildiğini ifade eder. Emir, vücûb dışında kalan bir mânaya ancak bunu destekleyecek bir karîne bulunduğunda hamledilebilir.
Mutlak bir lafzın vasıf, şart, zaman ve mekân gibi kayıtlarla sınırlandırılması anlamında fıkıh usulü terimi. Kayıtlanmamış lafız anlamında fıkıh usulü terimi.
Mutlak, herhangi bir kayıtla kayıtlanmamış bir lafız olup kendi cinsinde yaygın olan fert veya fertlere delâlet eder. Mukayyed ise vasıf, hal, gaye ve şart gibi kayıtlar ile kayıtlanan şeyin mâhiyetine delâlet eden lafızdır.
Mutlak için “gayri muayyen bir ferdi veya fertleri gösteren ve herhangi bir sıfatla kayıtlanmış olmayan lafız”, mukayyet için de “gayri muayyen bir ferdi veya fertleri gösteren ve herhangi bir sıfatla kayıtlanmış olan lafız” şeklinde bir tanım verilebilir.
Emir Sigasının Delaleti
Fıkıh usulü âlimlerinin çoğunun tercih ettiği görüşe göre, aksine bir delil bulunmadıkça emir vücuba delalet eder. Dolayısıyla emir, taşıdığı karine ve delillere göre farz, vacip, nedb ve ibaha hükümlerinden birine delalet edebilir.
İlgili 41 soru bulundu
Sözlükte “yol gösterme, kılavuzluk etme” anlamına gelen delâlet kelimesi dil ve edebiyat, mantık, cedel, fıkıh usulü gibi ilimleri yakından ilgilendiren ve söz, davranış, yazı, hareket, durum gibi herhangi bir şeyin belli bir bilgi, anlam ve hükümle bağlantısını ifade etmek üzere müştereken kullanılan bir kavramdır.
Dalalet veya sapkınlık, yerleşik inanç veya geleneklerle, özellikle de bir kilise veya dini örgütün kabul edilen inançlarıyla güçlü bir şekilde çelişen herhangi bir inanç veya teoridir.
Hiçbir şeye bağlı olmaksızın var olan, bağımsız ve koşulsuz olan anlamında felsefi terim.
Fıkıh terminolojisinde Allah'ın yapılmamasını mutlak biçimde emrettiği fiillere verilen genel isimdir. Örneğin, içki içmek, domuz eti yemek, Allah'tan başkasının adına kesilmiş hayvanın etini yemek, faiz yemek, kumar oynamak, hazine kazmak, zina etmek, zulmetmek ve/veya adam öldürmek haramdır.
Mutlak din, Kur'an'ın Allah'a (c.c.) izafe ettiği,bütün peygamberlerin getirdiği, esas ve ilkeleri belli olup zaman ve mekâna göre özünde değişiklik olmayan dindir.
Âm lafız, lugat olarak kapsamına giren bütün fertleri herhangi bir ayırım ve özel anlatım olmaksızın içine alır. Bir lafzın âm oluşunu o dilin kaideleri belirlediği için Kur'an ve Sünnet'in lafızlarının umumilik ifade etmesi de Arapça'nın morfolojik ve gramatik yapısı ile yakından ilgilidir.
[1] bağlı kılmak, bir davranışı kısıtlamak, birtakım koşullara bağlamak, °kayıtlamak.
mutlak suretle'nin doğru yazılışı. muhakkak anlamında.
Müphem 'belirsiz' anlamına gelmektedir. Herhangi bir durumun ya da kişinin davranışlarının belirsiz olduğunu anlatmaya çalışan bir sözcüktür.
Muhkem âyetler kendisiyle amel edilen, nâsih ve ahkamı sabit âyetlerdir. Müteşaa bih âyetler ise, kendisiyle amel edilmeyen mensuh âyetlerdir (Taberî, III, 222). b. Muhkem âyetler, haram ve helalin beyanını ortaya koyan âyetlerdir.
Takyidî Şart.
Hukukî işlemin bazı kayıtlarla sınırlandırılmasını ifade eder. Buna akdî şart da denir. Takyidî şarta bağlı işlem yapılırken genellikle “üzere, kaydıyla, şartıyla” gibi sözler kullanılır; ancak hukukî işlemin yorumundan da böyle bir şarta bağlı yapıldığı sonucu çıkarılabilir.
Sağlığa zarar veren ve insan hayatını riske atan yiyeceklerin tüketilmesi haramdır. Sutoksin adı verilen bir maddeyi içeren domuz eti, kanın kirlenmesine ve lenflerin iltihaplanmasına neden olacaktır. Lenfler iltihaplandığında boğaz çevresinde domuzu andıran bir şekil oluşmaktadır.
Şâriin hitabı ile sabit olan ve “ibâha-i şer'iyye” diye anılan bu ibâha, aksine delil bulunmadıkça mükellefin bir şeyden yararlanıp yararlanmama veya bir fiili işleyip işlememe hususunda serbest bırakıldığını ifade eder.
6. İyi niyet, haramı helal yapmaz. Aslı haram olan bir şey ne kadar iyi niyetle yapılırsa yapılsın yine de haram olur.
Mantıkçılığı, sezgiciliği ve formalizmi kapsayan mutlakçılık, matematiksel bilgilerin idealar âleminde var olduğunu ve ayrıca kesin, yanlışlanamaz, evrensel ve kişilere/ durumlara bağlı olmadan daima doğru olduğunu savunmaktadır.
Yani evet. Mutlak doğru ve mutlak yanlış yoktur. Tek doğru ve yanlış olan şey bakış açısıdır.
Mutlak konum, dünya haritasında bir yerin, başlangıç enlemi ve boylamı, Greenwich'e göre bulunduğu yere mutlak konum ismi verilmektedir. Mutlak konumun belirlenmesi için paralel ve meridyen verileri tercih edilmektedir. Türkiye'nin mutlak konumu belli sonuçlar vermektedir. Ülkemiz Kuzey Yarım kürede yer almaktadır.
Bidayet, TDK sözlük anlamı başlama ya da başlangıç demektir.
Ahval, hal kelimesinin çoğulu anlamına gelir. Haller, olaylar, durumlar gibi çeşitli manalarda kullanılır. Başka anlamları olarak vaziyetler ve davranışları ifade etmek için kullanılmasıdır.
- Tembellik, - İşsizlik ya da işsiz kalma, - İşlemezlik, Bu anlamları üzerinden cümlede ya da tek başına amaca uygun farklı yerlerde değerlendirebilirsiniz.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri