Müşâreke, iki veya daha fazla tarafın belirli bir miktar sermaye koyarak, birlikte iş yapmak ve oluşabilecek kâr veya zararı paylaşmak üzere kurdukları ortaklıktır. Kısaca kâr-zarar ya da sermaye ortaklığıdır. Taraflar; zarara kendi hisseleri kadar, kâra ise aralarındaki anlaşmaya göre dâhil olurlar.
Müşareke: Ticaret alanında faaliyet gösteren bir işletmeye sermaye koymak yoluyla sermayesine ortak olmaktır. Bu ortaklık türünde yatırımcı sermaye ve emeğini ortaya koyarak ticari işletmeye ortak olur. Bu ortaklık sonucunda aynı zamanda Ticari işletmenin faaliyetleri sonucu ortaya çıkan kâra veya zarara da ortak olur.
Muşaraka. Muşaraka, taraflardan her ikisinin de sermayeye ya da hem sermaye hem emeğe katıldığı bir ortaklık akdidir. Türkiye Finans inşaat projeleri ve benzeri finansman taleplerini muşaraka akdi ile karşılar.
Akdin Temel Özellikleri: Mudarebe; taraflardan birinin koyduğu sermayeyi diğer tarafın emeği ile işletmesi sonucunda elde edilen kârı baştan belirlenen oranla paylaşma esasına dayanan ortaklık türüdür. Kısaca emek-sermaye ortaklığıdır.
Allah'a hamd olsun. Faiz, rüşvet, hırsızlık ve aldatma gibi yöntemlerle kazanç sağlayan kişinin parası şayet helal ve haram ile karışık ise bu kişiyle alışveriş yapmak, ortaklık yapmak caiz olmakla birlikte mekruhtur.
İlgili 34 soru bulundu
Hisseler hayali ve hakikatte olmayan, sanal bir düzenlemeler olduğu için borsadaki işlemlere olumlu bakmamaktadır. Hakiki işler ve bu işler de İslam dinine aykırı işler yapmıyorsa caiz olarak görmektedir. Fakat günümüzdeki borsa sisteminde denetim yapmak oldukça imkansız olduğu için caiz olmadığını açıklamıştır.
Çünkü, şirket, şer'an caiz olması için hem kâra hem zarara muhtemel olması gerekir. Bu hisse sahiplerine tanınan imtiyaz ise, zarara katılmamak olduğundan caiz değildir. Çünkü, adalete aykırıdır. Şayet, tanınan imtiyaz, hisse oranından fazla oy kullanma hakkı ise, yine caiz değildir.
CEVAP: Şayet para karşı tarafça çalıştırılıp -zarar çıktıktan sonra- kalan kârın tümü veya belli bir oranı para sahibine kar payı olarak ödenmek şartıyla verilmişse böyle bir sözleşme caiz olur.
İslam hukukçuların hepsi mudarebenin caiz olduğu na icma etmişlerdir30. Mudarebe şirketinin ortaklar arasında yapılan bir sözleşme olması nedeniyle, bu sözleşmenin kurulması için tarafların bu yöndeki geçerli icap ve kabulleri aranacaktır31. Bununla birlikte bu icap ve kabulün yapılması bir şekle bağlı değildir.
Vela adı Latincede yelken anlamına gelir. Bu isim, daha önceki takımyıldız adlandırmalarında bir gemi olarak tasavvur edilen Argo Navis takımyıldızının yelkenini oluşturan parçası olmasından ötürü verilmiştir. Argo Navis takımyıldızındaki yıldızlar günümüzde Karina, Pupa ve Yelken takımyıldızlarına dağılmıştır.
Teverruk, bir malın taksitle satıcısından alınıp, başka birine peşin olarak satılması işlemine denir. Buradaki amaç nakit ihtiyacının karşılanmasıdır. Bu yöntem Katılım Bankaları tarafından müşterilerin borçlarını yeniden yapılandırmak amacıyla da kullanılır.
Uluslararası literatürde “Wakala” olarak tanımlanan aslında Arapça “vekale bi'l-istismar” şeklinde uygulanan sözleşme türünün İngilizce isimlendirilmesi olup, Türkçe olarak “Yatırım Vekaleti” kavramına denk gelmektedir.
Klasik teverruk işlemi aslı itibariyle caizdir.
Mudarebe, sermaye sahibinin hiçbir kayıt ve şart belirtmeden kârın belli oranlarda aralarında paylaşmak üzere âmil tarafa malı teslim etmesi demektir. Sermaye sahibi âmile verdiği malın belirli bir yer, zaman veya ticaret türü ile sınırlamadan amili yetkili kılmasıdır.
Azalan Müşâreke
Katılım bankasının Müşârekedeki payını diğer bir ortağa aşamalı olarak aktarmayı kabul ettiği, bu nedenle katılım bankasının payının azaldığı ve diğer ortağın girişimin tek sahibi oluncaya kadar payının arttığı Müşâreke türüdür.
Paralel Selem: Satıcının(Müsellim İleyh'in) yükümlülüğünü yerine getirmek için Müsellim (Satın alan) sıfatı ile önceki bir Selem sözleşmesinden olan alacaklarına dayandırdığı bir Selem sözleşmesidir. İkinci Selem sözleşmesinin yerine getirilmesi ilk sözleşmenin yerine getirilmesine bağlı olamaz.
Sözlükte “hayvana veya bitkiye su vermek” anlamındaki saky kökünden türeyen müsâkāt kelimesi fıkıh terimi olarak, çıkacak ürünü belli bir oranda paylaşmak üzere meyve bahçesi veya üzüm bağı sahibiyle bunların bakım ve sulamasını üstlenecek işletmeci arasında yapılan sözleşmeyi ifade eder.
Sözlükte “yöneltmek, bir kimseyi yetkili kılmak, bir yere vali tayin etmek” anlamındaki tevliye, terim olarak bir malın alış fiyatı veya maliyeti üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan satılmasını, ayrıca bir kamu görevine tayini ifade eder.
İcâre, sözlükte; “kira, kiraya verme kiralık” anlamlarına gelir. Terim olarak ise, “cinsleri ve miktarları belli olan bir menfaati belli bir bedel karşılığında satmak ve süresi sona erince ya o menfaati geri almak veya icâreyi yenilemek” anlamına gelir.
Müslümanlar faizli mevduata bilerek ve isteyerek para yatırmamalıdırlar. Çünkü bu tür mevduat hesaplarına tahakkuk ettirilen fazlalıklar faiz olup dinen haramdır. Söz konusu faiz oranlarının enflasyonun altında ya da üstünde olması, bu işlemi faiz olmaktan çıkarmaz.
Özetlemek gerekirse faiz ve kâr payı arasındaki fark, vade sonunda kazancın taahhüt edilmemesidir. Kâr payında kazanç oranı paranın değerlendirildiği projenin verimliliğine göre değişiklik gösterir. Yatırım yapılan projenin kâr oranı düşükse tasarruf sahibinin elde edeceği kazanç da az miktarda olur.
Din İşleri Yüksek Kurulu
Kredi kartı ile yapılan alışverişlerde bankanın yaptığı hizmet karşılığında iş yeri sahiplerinden komisyon alması faiz olur mu? Bir iş veya bir hizmet ya da mal karşılığında alınan bedel helaldir.
- Devlete savunma sanayisinde hizmet eden bir kurumun borsa üzerinden hisseleri alınabilir mi? Değerli kardeşimiz, Üretilmesi, alınıp satılması caiz olan bir üretim şirket veya kuruluşunun hisse senetlerini almak ve satmak caizdir.
Temettü almak caiz mi? Temettünün caiz olup olmaması, temettüyü verecek olan şirketin faaliyetleri ile alakalıdır. Eğer temettü veren şirket, Borsa İstanbul'da açıklanan katılım endeksi kriterlerini karşılıyor ise temettünün caiz olacağı değerlendirilmektedir.
İslâm hukukunda akid şirketleri, şirketin dayandığı ana unsur bakımından emvâl, ebdan ve vücûh şeklinde üçe ayrılır. Bu ayırım içinde emvâl şirketi, iki ve daha fazla kişinin, elde edecekleri kârı belli oranda bölüşmek üzere sermayelerini birleştirerek kurdukları ticarî ortaklık türünü ifade eder.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri