İslam hukuk terminolojisinde mislî ve kıyemî ayrımı, malın sınıflandırılması içerisinde yer alan pek çok hükmün anlaşılmasında önemli rol oynayan ve üzerinde durulması gereken kavramlardandır. Kıyemî mal, çarşı pazarda benzeri bulunmayan mallar için kullanılırken mislî mal ise tam aksi için kullanılmaktadır.
Kıyemî Mal: Aynı ismi taşısa da tek tek bakıldığında, değeri genellikle birbirine emsal olmayan mallara kıyemî mal denir. Örneğin aynı büyüklükteki iki arsanın ya da iki evin değeri çoğunlukla birbirine eşit değildir. Aynı şekilde, hayvanlar, değerli taşlar da kıyemî mallardandır.
Altın, mislî mallardandır. Dolayısıyla altının, cumhuriyet altını gibi tane ile alınıp satılanlarının sayı ile; 22 ayar bilezik gibi tartı ile alınıp satılanlarının ise tartı ile borç (karz) verilmesi caizdir. Fakat geri ödenirken ne eksik ne fazla, alınanın tam olarak mislî verilmelidir.
Hukukî ve teknik anlamda mütekavvim mal “kullanılıp faydalanılması mubah olan şey”dir. Dolayısıyla bir malın mütekavvim olması için İslâm hukuk sisteminin o maldan yararlanmayı müslümanlar açısından mubah görmesi / yasaklamaması gereklidir.
Kıymet kelimesine nisbet eki getirilerek türetilen kıyemî veya kıyemî mal tabiri ise bir hukuk terimi olarak “yerini aynı cinsten bir diğeri alamayacak kadar farklı olan ve bundan dolayı da alışverişlerde ferden tayin edilmesi gereken eşya, mislî olmayan eşya” anlamına gelmektedir.
İlgili 40 soru bulundu
Mislî olmayan (kıyemî) mal ise piyasada benzeri bulunmayan, bulunsa bile, biri diğerinin yerini alamayacak derecede birimleri arasında fark bulunan maldır (md.146).
Namazda ayakta durmayı ifade eden fıkıh terimi.
Sözlükte “rahim veya nesep bağıyla birbirine bağlı akrabalar” anlamındaki zevi'l-erhâm (tekili zü'r-rahim / zî-rahim) terkibi, İslâm miras hukukunda ashâb-ı ferâizle asabe gruplarına dahil olmayan kan hısımlarını ifade eder.
"Sahip olma, tasarruf hakkı, köle, esir" gibi anlamları olsa da, asıl manasıyla "rakabe", "beklemek, korumak, muhafaza etmek, murakabe, koruyuculuk, gözeticilik” demektir.
Ekonomide malın pek çok türü vardır: kamu malı (telefon kulübesi, toplu taşıma araçları, parklar...), özel mal/mülk (ev, araba, ziynet eşyaları...), vakıf malı (herhangi bir bina, ticarethane...), kurum malı (şirket otomobili, ürün otomatları...) gibi. Mal Türkçede büyükbaş hayvan, sığır anlamına da gelmektedir.
Öte yandan veznî mallar, miktarları piyasada ağırlık ölçüsüyle tartılarak belirlenen mallar olmakla birlikte bilhassa Hanefî mezhebinde hacim ölçüsüyle ölçülen, fakat miktarı ağırlık birimiyle ifade edilen mallar da veznî kabul edilmiştir.
Allah Resûlü buyurdular ki: “Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurmayla ve tuz tuzla misli misline, birbirine eşit olarak peşin satılırlar.
Bir iddaa kuponunun ücretini ve buna karşılık kazanılacak ikramiye tutarını artırmak için kullanılır.
Dilimize Arapçadan geçmiş olan Misli kelimesi orijinal dilinde ''misl'' şeklinde yazılır. Bu kelimenin sözlük anlamı eş ve benzerdir. Örneğin misl-i tıfıl, çocuk gibi anlamına gelir. Misli kelimesi rakamlarla ve sayılarla birlikte kullanıldığında ise kat manasına gelir.
1. Pislik, murdarlık. 2. Dışkı: Yezîd'in mezârını buldu, sünüklerini çıkardı yaktı, mezârına neces doldurdu (Âşıkpaşazâde).
IBAN numaranızı Hesabım > Para Çek > Banka Hesabı Ekle alanından ekleyebilirsiniz. IBAN numaranızı ekledikten sonra, Hesabım > Para Çek bölümüne giriş yapıp çekmek istediğiniz miktarı girerek para çekme işleminizi gerçekleştirebilirsiniz.
Sözlükte “başkasının işini gören, dostluk gösteren, bakımını üstlenen” gibi anlamlar taşıyan mütevellî kelimesi terim olarak vakfiye şartları, şer'î hükümler ve mer'î mevzuat çerçevesinde vakfın işlerini idare etmek üzere görevlendirilen kimseyi ifade eder.
Arazi Kanunun 2. maddesinde belirtilen arazi vakfedilmişse buna sahih vakıf denir. Bunlar vakfiyede belirtilen şekilde mütevelliler tarafından idare olunur. Ancak, Arazi Kanunun 2 maddesinde belirtildiği gibi, rakabesi (kuru mülkiyeti) ve bütün tasarruf hakkı vakfın tüzel kişiliğine aittir.
Menfaat mülkiyeti aynı anda bir malın aynına ve menfaatine malik olmamayı ifade eden nakıs mülkiyetin bir türüdür. Bu mülkiyet türü literatürde “milku'l-menfaa bilâ 'ayn” terimiyle ifade edilir (Zerkeşî, 1982: III, 227).
Bir mirasın paylaşılmasından önce vefat eden mirasçının payının kendi vârislerine intikalinin hesaplanması anlamında fıkıh terimi.
Terim olarak asabe, "baba tarafından kan bağı bulunan akrabaların meydana getirdiği topluluk" demektir.
FERÂİZ. 1. Farîzalar, farz olan şeyler: “Ferâiz-i dîniyye.” 2. (İlm-i ferâiz'den kısaltma yoluyle) İslâm hukūkunda mîrastan ve mîrâsın vârislere intikal ve taksîminden bahseden ilim [Bu anlamda tekil gibi kullanılır].
Namazda, sağ el sol elin üstüne gelecek şekilde elleri bağlamak sünnettir (Buhârî, Ezân, 87 [740]; Müslim, Salât, 54 [401]).
Zira Resûlullah (s.a.s.), namazda kıyam hâlinde secde mahalline bakardı (Mevsılî, el-İhtiyâr, 1/48; İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, 1/477). Başını çevirmeden gözünün görüş alanına giren bir noktaya bakmasında da kerâhet yoktur (Merğinânî, el-Hidâye, 1/64).
Değerli kardeşimiz, Rükuda iken ayak uçlarına bakmak gerekir. Rükuda ayak uçlarına bakmak yerine kıbleye bakmak namazın sıhhatine mani değildir. Bundan dolayı sehiv secdesi veya kaza gerekmez.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri