Hz.Mevlana'ya sormuşlar: “O kadar okur, o kadar yazarsın. Peki ne bilirsin? O da cevap vermiş: “Haddimi bilirim!
Mevlana'ya sormuşlar: “Aşk nedir?” diye. “Ben ol ki bilesin!” demiş. . . . Aşık Veysel'e sormuşlar; "üstat aşk nedir?" diye " istersin, vermezler, aşk olur," demiş.
Sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile sana sarılmalı dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı. "Mevlana'ya sormuşlar “sevgili” nasıl olmalı diye. Sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile seni sevmeli. Sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile sana sarılmalı, dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı."
Mevlana'ya göre aşk, öyle bir kimyadır ki o ancak can madeninde bulunur. Aşk, varlığın en esaslı en sırlı sebebidir. Allah Teala Hz. Peygamber'e ; “Sen olmasan, sen olmasan; bu gökleri yaratmazdım.” şeklinde hitap eder.
Dostluk, paraya pula değil, ruha duyguya dayanmalıdır. kâse de dünya ehlinindir. Kadirbilirlik, samimiyet, sevgi, şefkat, gibi mânevi duygular ise gönül ehlinin.
İlgili 35 soru bulundu
Gerçek aşk nedir diye merak edenler için üçüncü kişilerin olmadığı aşktır denilebilir. Her yerde ve her kişide aynı şekilde hissedilen gerçek aşta, asla üçüncü kişilere yer verilmez. Bu yüzden kişinin hem aklında hem de kalbinde 7/24 sadece tek kişi vardır ve o da aşık olduğu kişinin ta kendisidir.
Şems, Mevlana ile üç yıl süren beraberliği sonunda onu ilahi aşkın potasında eriterek, kamil bir Hak aşığı olmasında derin etkisi bulunuyor. Mevlana'nın yazdığı 44 bin 834 beyitlik nazım eser, "Divan-ı Şems-i Tebrizi" olarak da anılıyor ve ilahi aşk şiirlerinden oluşuyor.
Derin arzu, özlem anlamında felsefe ve tasavvuf terimi. Kulun Allah ile ülfet etmesi halini ifade eden bir tasavvuf terimi. İnsanlarla uzlaşma, kaynaşma, barış içinde yaşama anlamında ahlâk terimi. Dinî hükümlere uyan kuldan Allah'ın ve Allah'ın takdirinden kulun hoşnut olması anlamında dinî-tasavvufî bir terim.
İlâhî Aşkın Sırları, sadece zihinsel olarak aydınlanmanıza değil, aynı zamanda Allah ile daha derin bir yakınlık için ruhsal olarak tekâmül etmenize imkân sağlamak adına Kur'ân'a akılcı olduğu kadar kalp odaklı bir yaklaşım gözetir.
Çünkü kendi yanından o kişiye âşık olmamıştır. Allah'ın verdiği duygulardan yani ona yüklenen programdan dolayı o şahsa âşık olmuştur. Allah bununla onu imtihan etmektedir. Yani o aşkla imtihan olan o insanın; aşkını gizleyip, sabredip, iffetini muhafaza edip, nefis ve şeytanı ile mücadele etmesi büyük cihadıdır.
Evet, haklısınız. Her bireyin yaşadığı olaylara bakış açısı, inançları ve kişisel deneyimleri farklıdır. Bu nedenle, aşk acısının bir imtihan olarak görülmesi ya da duygusal bir acı olarak tanımlanması kişisel bir tercihtir.
Mevlana, toplam iki evlilik yapmış. İlk eşi Gevher Hatun'dan, Sultan Veled ve Alaaddin adlı iki oğlu olmuş. Gevher Hatun vefat edince, Kira Hatun ile evlenen Mevlana'nın Emir Muzaafferudun Alim Çelebi ve Melike Hatun adında iki çocuğu daha olmuş.
Onun öğretileri, oğlu Sultan Veled'in tertip ettiği Mevlevilik tarikatının temeli oldu.
Ama bunun sorumlusu Mevlâna'nın düşünceleri asla değildi. Mevlâna, düşünce, inanç itibariyle kesinlikle Alevidir. Mevlevilik özünden saptırılmış, iktidarlara hizmet eder hâle gelmiştir, o ayrı konu. Ama Mevlâna kesinlikle Ehlibeyt taraftarıdır.
Mevlânâ Hazretleri, istiğrak, tam bir alçakgönüllülük, niyaz ve daimi bir tevazu içinde namaza dalardı ve Allah'ın sıfatlarıyla birleşirdi. Zaten namazdan maksat da o birleşmedir. Nitekim Peygamber (sav) “Namaz Allah ile birleşmedir, ancak bu birleşmenin şekilde olduğunu, dışı gören halk görmez” buyurmuştur.
Mevlana Celaleddin Rumi'nin seçtiği en temel felsefe hümanizmdir. O, dünya hayatının geçici olduğunu ve fani yaşamdaki maddeciliğin insan ilişkilerindeki en zararlı unsur olduğunu savunur. Mevlana'nın görüşüne göre en önemli olan yaşam boyunca 'insan olmak' ve 'insanca hareket etmek'tir.
Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlâna'nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adında iki oğlu oldu.
Mevlânâ'nın, Rûmî diye tanınması, geçmiş yüzyıllarda Diyâr-ı Rum denilen Anadolu ülkesinin vilayeti olan Konya'da uzun müddet oturması, ömrünün büyük bir kısmının orada geçmesi ve nihayet türbesinin orada olmasındandır. Mevlânâ'nın doğum yeri, bugünkü Afganistan'da bulunan, eski büyük Türk Kültür merkezi Belh'tir.
Yaşları 18 ile 23 arasında değişen 1000'den fazla kadın ve erkek katılımcıyla yapılan çalışmanın sonuçlarına göre; erkekler kadınlardan daha fazla ayrılık acısı çekiyor ve ayrılık deneyiminin olumsuz etkilerini kadınlara göre çok daha uzun sürede atlatabiliyorlar.
Profesör Brown, acı hissinin genellikle 6 ay ile 2 yıl içinde azaldığını söylüyor. Ancak bu acı natürel sürecin bir parçası.
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri