Mevkuf akit, hüküm ve sonuçlarını doğur- ması ilgili ve yetkili şahsın icazetine bağlı olan akittir. Diğer bir ifadeyle mevkuf akit, icazete kadar hükmü askıda olan akittir.
Nâfiz akit: İn'ikâd ve sıhhat şartlarını taşıyarak, akdin yapılış gayesi olan hukuki sonuçlarını ortaya çıkaran akittir.
Sahâbenin sözü ve fiili anlamında hadis terimi. Sözlükte “vakfetmek; dikilmek, durmak; durdurmak” gibi anlamlara gelen vakf kökünden türemiş bir ism-i mef'ûl olan mevkūf “durmuş; durdurulmuş” demektir.
Bir ibadetin veya hukukî işlemin, vasıf ve şartlarındaki eksiklik ve bozukluk sebebiyle hükümsüz olması anlamında fıkıh terimi.
İlgili 37 soru bulundu
Sözlükte “savmak, çevirmek, harcamak, değiştirmek, nakletmek, altın parayla gümüş parayı değiştirmek, bir para diğerine üstün olmak” gibi anlamlara gelen sarf kelimesi fıkıhta paranın para ile değişimini konu edinen akdi ifade eder.
Vedia verenin taşınır bir malı ücretsiz olarak saklanmak üzere vedia alana tevdi ettiği, tevdi alanın da bu malı istendiği zaman iade borcu altına girdiği akit vedia akdidir (saklama sözleşmesi – depositum).
Askı hali, genel olarak, akdin asıl ve vasıf itibariyle eksiği bulunmamakla beraber, ek bir işlem (icazet) olmaksızın işlerlik kazanamaması, diğer bir deyişle, akdin hüküm ve sonuçlarının, akdin konusunda tam olarak gerçekleşememesi durumunu ifade eder. Bu durumda olan akit, «mevkuf» olarak adlandırılır.
PTT Kargo, teslim edilmeyen gönderiyi mevkuf (elde kalmış gönderi) olarak işaretlemiş. Alınmayan kargonun minimum 1 ay beklemesi gerekirken, 3 haftada kargo mevkuf duruma getirilmiş.
Peygamber'den gelen rivayetler için merfû, sahâbeden gelenler için mevkuf, tâbiûn ve sonraki tabakalardan gelenler için maktû hadis tabiri kullanılmıştır.
Mevkuf kelimesinin sözlük anlamı ise durdurulmuş, duraklatılmış olan şeydir. Sahabe tarafından aktarılan ancak bizzat Hz. Muhammed tarafından söylenip söylenmediği bilinmeyen hadislere mevkuf denir.
Buna göre çoğu zaman bilinebilecek bir şeye dair rivayetler merfû, aksi halde ise mevkuf sayılır. Diğer din mensuplarından bilgi nakletmeyen bir sahâbînin geçmiş ve gelecek zamanla veya yapılması özel bir sevap yahut ceza gerektiren işlerle ilgili açıklamaları hükmen merfû kabul edilir.
Kısaca vakıf yapan kimseye denir. Me\kuf : Vakf edilen mala, mülke denir. Mahalli vakıfda, mevkuf bir tabirdir. Aynı mevkuf da vakf olunana maldır.
Nikâhın unsurlarıyla alakalı şartlara denir. Bu şartlardan birinin eksik olması halinde nikâh batıldır. hiç bir sonuç ifade etmez. kadar mevkuf (askıda hükümsüzlük) olarak adlandırılır. Onay olmaması halinde hiçbir sonuç doğurmaz.
IV- Meûnet: Halk arasında durumları gizli olan ve meczub (ilahî aşkla akli dengesi değişmiş kimse, deli) bilinen bazı kimselerden, bir iddiada bu- lunmadan meydana gelen "Hârikulâde" olaylar"dır.
Kurulmasıyla birlikte derhal işlerlik kazanan akid anlamında fıkıh terimi. Bir hukukî işlemin işlerlik ya da bağlayıcılık kazanabilmesi için hak sahibinin onay vermesi anlamında terim.
Kargo gönderilerinizin güvenliği ve tabi olduğumuz yasalar ve yönetmelikler gereğince gönderinizin güvenliği açısından kargonuzu teslim ederken veya teslim alırken, “T.C Kimlik No” bilgisinin ibraz edilmesi gerekmektedir.
Peygamber'e ulaşmadan sahâbîde durması veya durdurulması" şeklinde tarif edilmiş ve sahâbenin söz, fiil ve takrirlerine dair rivayetlere bu ad verilmiştir. Buna göre bir râvinin, "Falan sahâbî şöyle dedi, şunu yaptı, yanında şöyle bir olay meydana gelince sesini çıkarmadı" diye naklettiği rivayetler mevkuftur.
ptt bursa nilüfer posta dağıtım merkezi.
Mevzu, Arapça bir kelimedir. Yürürlükte olan, vaaz verilen anlamına gelmektedir. Mevzu hadis ise asıl hadismiş gibi anlatılan ama hadis rivayet edenler arasında ihtilafa (ikilik) açık sahih olmayan hadisleri ifade etmektedir.
Buna islâm hukuku literatüründe daha çok "mefk- ûd (kayıp kişi)" denmektedir. Dolayısıyla mefkûd "yeri bilinmeyen ve hayatta olup olmadığı belli olmayan kimse”dir.³ Ayrıca gâipliğin bu çeşidi, “gaybet-i münkatı'a ile gâib (irtibatın kesildiği gâiplik)" diye de tabir olunur.
“Menfaat ve faydaları insanlara ve topluma tahsis edilmek üzere bir mal veya mal topluluğunu (veya iktisadi kıymetleri) sürekli ve kesintisiz Allah'ın mülkü olarak muhafaza edip yaşatmaktır; yani o malı fertlerin mülkü olmaktan alıkoyup, uzak tutup “hapsetmek” ve özel mülkiyete konu yapılmasını “yasaklamak”tır.
Karz sözleşmesi tüketilebilen misli bir malın, misli daha sonra iade edil- mek üzere ödünç verilmesidir; ariyet sözleşmesi ise genellikle gayri misli bir malın kullanımının, malın aynen iade edilmesi koşuluyla, bir başkasına bırakılması; yani malın menfaatinin temlik edilmesidir.
Omnis Culpa Sorumluluğu
Kusur sorumluluğunda genel kural borçlunun tüm kusurlarından sorumlu tutulmasıdır. Roma'da tüm kusurlardan sorumluluk prensibine omnis culpa adı verilmiştir. Omnis culpa sorumluluğunda borçlu kasti ve ihmali olarak verdiği zararlardan sorumludur.
Bu ders ile Roma Hukuku'nun ayni akitleri arasında bulunan karz (tüketim ödüncü), ariyet (kullanım ödüncü), vedia (saklama) ve rehin akitleri incelenmektedir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri