Maddî değer bakımından önemsiz buluntu mallar ise sahibi geldiğinde geri verilmesi kaydıyla ilân gerekmeksizin kullanılabilir. Bir kimsenin malı, camilerde ayakkabı veya vestiyerde elbise değişiminde olduğu gibi bir benzeriyle değiştiğinde bunun yanlışlıkla olduğu kanaati hâkimse kalan mal lukata hükmündedir.
( ﻟﻘﺎﻃﻪ– ﻟﻘﻄﻪ) i. (Ar. luḳaṭa – luḳāṭa) fıkıh. Bulunup alınan ve sâhibi belli olmayan şey, buluntu [Bulanın, sâhibi çıkıncaya kadar malı emânet kabul edip saklanması ve sâhibi çıkınca teslim etmesi şarttır]: Ve eğer sâhibi mâlûm değilse lukatadır ki mültekit olan, yâni bulup alan kimse yedinde emânettir (Cevdet Paşa).
Bir şeyi yerden kaldırıp almak; ilmi, kitaplardan öğrenmek; kılları yolmak; bulunan mal hakkında kullanılan bir İslâm hukuku terimi.
Bir vatandaşın, "Buluntu eşya (lukata) ile ilgili hükümler nelerdir?" sorusunu değerlendiren Din İşleri Yüksek Kurulu, başkalarının rızası olmadan mallarını ellerinden almak caiz olmadığı gibi, kaybettikleri mal ya da eşyayı alıp sahiplenmenin de caiz olmadığının altını çizdi.
Buluntu Eşyayı Sahiplenmek
Kişi, suça konu olan eşyayı bulmuş ve malın sahibinin kim olduğunu biliyor ise öncelikle malı sahibine iade etmelidir. Ancak malın sahibini bilmiyor ise bulmuş olduğu malı yetkili mercilere bildirmelidir. Buluntu eşyanın yetkili mercilere bildirme ve malı iade etme yükümlülüğü bulunmaktadır.
İlgili 44 soru bulundu
Bir kimse bir yerde bir miktar para veya eşya bulsa onu sahibine vermek üzere alabilir. Ancak kendine mal edinmek üzere alması başkasının malını gasp etmek hükmündedir. Bulunduğu yerde bırakıldığı takdirde telef olmasından korkulan bir şeyi sahibine vermek üzere almak vâcip; telef olmayacak şeyleri almak ise mubahtır.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, mevzuata aykırı define aramanın kamusal ve bireysel haklara tecavüz anlamına geleceği için caiz olmadığına hükmetti.
O firma böyle bir şeyi yasaklıyorsa yani sadece imhaya götürebileceğini, içinden alamayacağını ona uyarmış ise içinde alınması kul hakkıdır. Böyle bir uyarı yoksa sakıncası olmaz, çöpten alınmış gibi bir durum olur.
Herhangi bir mümine yardımcı olmak üzere Allah tarafından yaratılan olağan üstü durumlar anlamında terim.
Hukuki işlemlerin hüküm ifade etmelerinin bağlandığı şart, taliki şart (conditio suspensiva) olarak adlandırılmaktadır. Burada şart olarak saptanan olayın gerçekleşmesine kadar, hukuki işlemin hüküm ve sonuç doğurması ertelenmektedir.
Bir şahsın hayatına haksız yere son verme, adam öldürme suçu. Kasten adam öldürme ve müessir fiil suçlarında suçlunun işlediği fiile denk bir ceza ile cezalandırılması. Genel olarak mala ve bedene yönelik hukuka aykırı fiiller, özellikle de adam öldürme anlamında kullanılan fıkıh terimi.
"Sahip olma, tasarruf hakkı, köle, esir" gibi anlamları olsa da, asıl manasıyla "rakabe", "beklemek, korumak, muhafaza etmek, murakabe, koruyuculuk, gözeticilik” demektir.
Takyid ise, varlığı, kendisinden daha üstün bir varlığa bağlı olan anlamına gelir. İslam inancına göre başta insan olmak üzere tüm mahlukat takyittir.
Usûl fıkıhta fıkıh usulü ve küllî kaideler manalarında kullanılır. Kelam ve akaid kitaplarında ise amel ile değil de itikad (iman, inanç) ile ilgili alan manasında kullanılır. Fürû ise fıkıhta, fıkıh usulünü uygulayarak (ictihad ederek) ortaya konan ve amel (uygulama) ile ilgili olan kurallardır, hükümlerdir.
“Yapmak, etmek, kılmak” anlamındaki ca'l (cu'l) kökünden türemiş olan cuâle (ciâle, ceâle), bir fıkıh terimi olarak yapılacak belirli bir iş karşılığında ödenecek ücret, ayrıca böyle bir ödemeyi taahhüt etme, vaad etme anlamına gelir.
Sözlükte “bulmak, bir şeyi yerden almak” anlamındaki lakt kökünden türeyen ve “bulunan şey” anlamına gelen lakīt, fıkıhta “terkedilmiş ya da kaybolmuş olup başkası tarafından bulunan ve anne babası da bilinmeyen çocuk” demektir.
kusur eden, günahlardan sakınmayan, gaflette olan kişilerde görülen olağanüstü haller ise istidracdır.
İstidraç, İslâm'a göre, hakkı olmadığı hâlde ve kabiliyetsiz bir durumda olmasına rağmen, bir kimsenin çokça nimete mazhar olması ve bu sebeple küfür ya da Allah'a isyanının devam etmesidir.
İrhas, bir peygamberin, vahiy gelmeden (peygamber olarak gönderilmeden) önce, ileride peygamber olacağını gösteren, buna delil olan olağanüstü olaylardır.
Çöpe atılmak üzere çalışana teslim edilen temiz ve helal gıdayı, sahibi kim olursa olsun, onun izni olsun olmasın yemek caizdir, helaldir.
"Sahibi çıkmazsa yoksullara paranın sahibi adına sadaka olarak verir. Kendisi muhtaçsa kullanabilir. Ancak sahibi daha sonra çıkarsa geri vermek zorundadır. Sahibinin aramayacağı düşük değerli şeyler ise beklemeye gerek kalmaksızın ihtiyaç sahiplerine verilebilir; bulanın ihtiyacı varsa o da kullanabilir."
Sual: Samimi bir arkadaşın malını ondan habersiz kullanmak veya yemek caiz olur mu? Başkalarının malını izinsiz kullanmak haramdır.
Bulunan definenin Hazine ve Maliye Bakanlığınca geçer akçe olarak değeri tespit edilir. Define Hazineye ait arazide bulunmuşsa yüzde ellisi define arayıcısına; özel veya tüzel kişilere ait arazide bulunmuşsa yüzde kırkı define arayıcısına, yüzde onu ise mülk sahibine verilir.
Bu sebeple bu malı kabul etmesinde hiçbir sakınca yoktur. Bu yardımın, -dînî konuda birtakım şeylerden vazgeçmeye veya bırakmaya sebep olmaması kaydıyla-, müslüman veya kâfir olan bir devlet tarafından verilmesi arasında hiçbir fark yoktur.
Müze müdürlüğü define aranmasını uygun bulduğu takdirde define arama ruhsatı verilir. Bu ruhsat bir yıl süre ile verilmektedir. Ve define arama çalışmaları en çok aralıksız bir ay devam edebilir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri