Safsata (İngilizce: Logical fallacy, Osmanlıca: Kıyas-ı batıl), bir düşünceyi ortaya koyarken ya da anlamaya çalışırken yapılan yanlış çıkarsamadır. Safsatalar ilk bakışta geçerli ve ikna edici gibi görülebilen fakat yakından bakıldığında kendilerini ele veren sahte argümanlardır.
Tipik örneği, “Ters gidebilecek her şey ters gider” diyen Murphy Kanunu'dur. Safsata safsatası (Latince “argumentum ad logicam”): Sonuca dair argüman bir safsata içeriyorsa sonucun kendisinin de hatalı olduğu varsayımıdır. Ne var ki savunmanın hatalı olması, iddianın doğru olmadığı anlamına gelmez.
Alakasız Sonuç Safsatası (Irrelevant Conclusion) - 1000Kitap. Tanım: İddia edilen şeyle alakası olmayan bir sonuç çıkarılmasından doğan hata . Örnek 1: Hükümet enflasyonu düşürmeye niyetli ama Cumhurbaşkanı KHK'yi imzalamayarak hükümeti engelliyor. Örnek 2: Öğrenciler çok not istediğine göre, hocanın notu kıt olmalı.
Safsata sözcüğünün Türk Dil Kurumu'na göre anlamı şu biçimdedir: Boş, asılsız, temelsiz söz şeklinde ifade edilmektedir.
Yanlış akıl yürütme (usavurma, uslamlama) ve yanıltmaca, yanlış birtakım sonuçlar çıkarılmasına yol açabilir. Çıkarılan yanlış sonuçlar da, yanlış birtakım duygular hissetmeye, yanlış birtakım eylemlerde ve davranışlarda bulunmaya yol açabilir.
İlgili 41 soru bulundu
Sözlükte “yanılmak, hata etmek” anlamındaki galat kökünden türetilen mugālata (safsata), terim olarak mantık hilelerini kullanıp dil cambazlığı yaparak muhatabı yanıltma, safsata, demagoji mânasına gelmektedir.
Korkuluk mantık hatası veya özgün adıyla straw man fallacy, tartışmalarda karşı tarafın argümanını çürütmek için kullanılan ama karşıt argümanı doğru şekilde ele alamadığı için çürütemeyen mantık hatasıdır. Bu tür argümanları kullanan kişilerin karşı tarafa değil de "korkuluğa" saldırdığı söylenir.
Demagoji; halkın isteklerine, ön yargılarına ve korkularına dayalı olarak yapılan siyaset ve destek arayışıdır. Yunanca demos (halk) ve agogos (liderlik yapmak) kelimelerinin birleşiminden türemiştir.
Başlangıçta tartışma sanatı ya da çelişkili yollardan muhataplarını ikna etme sanatı anlamına gelmektedir. Karşıtlıkları kullanarak gerçekleştirilen akıl yürütme biçimidir, diyalektik ve Sokratik yöntem, tartışma ve düşünme sanatı olarak diyalektiğin Antik Çağ'daki en yetkin hâlidir.
Sofistike kelimesinin anlamı ise, Türk Dil Kurumu'nda, 'bilgicilik' olarak biliniyor. Aynı zamanda daha genel anlatımlar sayesinde felsefi bir düşünce akımı olarak da nitelendirilebilir. Felsefeyi öğretmek amacı ile gezgin olan ve tüm dünyayı gezen kişiler için sofistik denir.
Ad hominem (/æd ˈhɒmənəm -ˌnɛm, ɑd‐/), argumentum ad hominem ya da kişi karalama safsatası; kalıplaşmış bir Latince deyimdir. Bir reaksiyonun, belirli bir kişinin herhangi bir konudaki duruşu yerine şahsına yöneltilmesidir.
Tanım: Aynı kelimenin, ifadenin iki farklı kısmında, iki farklı anlamda kullanılmasından doğan hatalı çıkarım. Örnek: Kanuna karşı gelenler hapse atılır. Sen yerçekimi kanununa karşı geldin. O halde hapse atılman lazım!
Safsata türleri. Safsatalar iki temel gruba ayrılır: Biçimsel (formal) ve serbest (informal) safsatalar.
Argumentum ad verecundiam veya otoriteye başvurma, bir alanda otorite olan birinin görüşlerini tartışma sırasında kendi argümanını desteklemek için kullanmasıyla yapılan bir mantık hatasıdır.
Kumarbaz safsatası: Defalarca kaybeden birisinin, artık bir sonraki seferde kazanacağını iddia etmesi. Örnek: On defa yazı tura atıp onunda da yazı geldikten sonra, on birincide tura geleceğini iddia etmek.
bu süreç tümdengelim ve tümevarımdan farklı olarak gözlemi ve gözlem dışı kalan nesne ve süreçleri düşünerek açıklayan bir çıkarım biçimidir. beklenmeyen bir olgunun gözlemi, yeni bir çıkarıma varılmasına neden olur. bilimsel buluşların bu yöntemle ortaya çıktığı öne sürülür.
genel kabul gören fikre tez, ona karşı çıkan,olumsuzlayanına ise antitez denir. ikisinin de harmanlanıp ortaya çıkan yeni fikir bu iki fikri bağdaştıran daha sağlıklı olan yeni fikire sentez denilir.
Marx'a göre dünyadaki değişme mekanik olarak değil, diyalektik yasalara göre (tez, antitez ve sentez), ani sıçramalar yoluyla gerçekleşir. Bu değişim sürecinde madde biçim değiştirir. Böylelikle madde birbirinden nitelik bakımından farklı varlıkları meydana getirir.
Antik Roma döneminden bu yana kullanılmakta olan empoze kelimesi imposer sözcüğünden türetilmiştir. İmposer, zorlamak ve dayatmak anlamına gelirken, empoze etmek, bir şeyi zorla kabul ettirmeye çalışmak ve aşılamak anlamına gelir. Bu kelime tahakküm altına almak ve baskı yapmak manasında da kullanılır.
Spekülatif kelimesi TDK içerisinde farklı anlamlar sunmaktadır. Başlıca anlamı ise kişinin davranışlarında farklılık oluşması ve olayların çarpıtılması olarak bilinmektedir. Çoğu kişi davranışlarını farklı açılardan göstererek kendi işine geldiği gibi davranmaktadır.
Marjinal kelimesi, anlam olarak, farklı, sıradan olmayan, toplumda alışılagelmiş düzenin dışında kalan anlamı taşır. Genellikle, kişiler için kullanılmakta olan marjinal kelimesi, aynı zamanda sıfat olma özelliği taşımaktadır. Marjinal kelimesinin, özellikle moda dünyasında sıkça kullanıldığını görmekteyiz.
Kırmızı sazan safsatası, bir kişinin, genellikle bir sorudan kaçınmak veya tartışmayı başkaca bir yöne çekmek için, tartışılan bir konuyla alakası olmayan bilgiler öne sürmesi ve bu şekilde diğer tartışma taraflarının dikkatini dağıtmasıyla meydana gelir.
Örneğin bir kaygan zemin argümanı şu anda bir olayın gerçekleşmesine müsaade edersek bu olayın yakın gelecekte büyük ve trajik bir olaya sebep olacağını öne sürer. Eğer bu argüman hatalı bir mantık yürütmeye dayanıyorsa, kaygan zemin safsatası olarak da bilinir.
Tek neden safsatası, karmaşık neden, nedensel aşırı basitleştirme, nedensel indirgemecilik veya indirgeme safsatası, bir sonucun birkaç nedenden kaynaklanması mümkünken; bir tek nedeni olduğu varsayıldığında ortaya çıkan kuşkulu neden safsatasıdır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri