Montesquieu, Yasaların Ruhu adlı eserinde kuvvetler ayrılığını açıklamıştır. Üç parçalı sistem terimi Fransız Aydınlanma çağı siyaset bilimi düşünürü Baron de Montesquieu'ya atfedilmektedir. Montesquieu politik gücün ayrılmasını; yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılması olarak tanımlamıştır.
Ülkemize ait olan 1921 ve 1924 Anayasasında kuvvetler ayrılığına dair bir madde yer almamıştır. Ancak 1961 Anayasası başta olmak üzere 1982 ve günümüzde halen devam eden Anayasada kuvvetler ayrılığı ilkesine yer verilmiştir. Bundan dolayı kuvvetler ayrılığına dair ilk hükümler 1961 Anayasasında yer almıştır.
Kuvvetler ayrılığı teorisi Montesquieu'ya bağlanmakla birlikte, teori çok daha eskidir ve ilk olarak geniş bir biçimde Aristoteles tarafın- dan ortaya konmuştur (Turhan 1989:3-4).
Kuvvetler ayrılığı, anayasacılığın temel ilkelerinden biri olarak, devletin yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin birbirinden ayrılması ve bu sayede gücün kötüye kullanılmasının engellenmesini sağlamaktadır.
Türk Anayasa incelemelerinde, kuvvetler ayrılığına ilişkin değerlendirme yapılırken, 1924 Anayasası için “kuvvetler birliği-görevler ayrılığı” sistemi olduğu; 1961 Anayasası için “kuvvetler ayrılığının gerçekleştirildiği” bir anayasa olduğu ileri sürülmektedir.
İlgili 15 soru bulundu
Bun-lardan birisi 1921 ve 1924 anayasalarında yer alan kuvvetler birliği ilkesidir. Ço- ğu yoruma göre bu anayasal ilke dönemin koşulları gereği savunul- muş ve kabul edilmiştir.
Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
Kuvvetler ayrılığı teorisi en kısa tanımıyla, devlet otoritesinin yasama, yürütme ve yargı organları olmak üzere, bu organlar arasında paylaşılmasını ifade eder.
1921 Anayasasında kuvvetler birliği esas alındığı için yasama, yürütme ve yargı güçleri Büyük Millet Meclisi tarafından kullanılmıĢtır.
Güçler ayrılığı ilkesi, adil bir yönetim için gereklidir. Aynı zamanda mahkemelerin herhangi bir baskı altında kalmadan özgür bir şekilde karar verebilmesi için bu ilkenin uygulanması zorunludur.
Despotizm monarşi yönetiminin bozulmasının doğal sonucu olarak ortaya çıkan, mutlak itaat ve korkunun hâkim olduğu bir yönetim şeklidir. Despotizmin en belirgin özelliği hiçbir sisteme dayanmayan bir siyasal rejim olmasıdır.58 Montesquieu'ye göre despotizm, monarşinin temelinde bulunan kanunlara sahip değildir.
Türkiye'de de 2017 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş yapılmıştır. Bu geçişle birlikte “görünüşte” daha katı bir kuvvetler ayrılığı rejimi belirlenerek organların birbiri ile etkileşiminde esaslı değişiklikler yapılmıştır.
a- Sert Kuvvetler Ayrılığı – Başkanlık Sistemi: yasama ve yürütme kuvvetleri mutlak şekilde ayrılmıştır. Birbirlerinden bağımsızlardır. Bu organlar ayrı ayrı seçilir ve birbirlerinin varlıklarına son veremezler.
Güçler Ayrılığı veya Kuvvetler Ayrılığı, devletin yürütme, yargı ve yasama güçlerinin farklı organlar tarafından yürütülmesini öngören bir sistemdir. Bu sayede organların kontrolsüz ve aşırı bir güç elde etmesinin önüne geçmeyi hedefler.
Güçlerin Birliği ve Büyük Millet Meclisinin Üstünlüğü: 1924 Anayasası da güçler birliği sistemini kabul etmiştir. Anayasanın 5. maddesi “yasama yetkisi ve yürütme gücü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde belirir ve toplanır” demektedir. Bu anayasada da kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmemiştir.
1982 Anayasası'nın "Yasama yetkisi" kenar başlıklı 7. maddesine göre, "Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir". Anayasa'nın 87. maddesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görev ve yetkileri arasında "kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak" sayılmıştır.
Montesquieu, Yasaların Ruhu adlı eserinde kuvvetler ayrılığını açıklamıştır. Üç parçalı sistem terimi Fransız Aydınlanma çağı siyaset bilimi düşünürü Baron de Montesquieu'ya atfedilmektedir. Montesquieu politik gücün ayrılmasını; yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılması olarak tanımlamıştır.
1961 anayasası ile birlikte kuvvetler birliği, yerini kuvvetler ayrılığına bırakmıştır ve yasama, yürütme ve yargı organları birbirinden ayrılmıştır.
Ancak modern anlamıyla kuvvetler ayrı- lığı anlayışının kökenleri büyük ölçüde İngiliz filozof Locke ve Fransız düşü- nür Montesquieu'nun çalışmalarına dayanmaktadır. Locke'un yasama- yürütme-federatif erkler ayrımı, Montesquieu'da yasama-yürütme-yargı ay- rımı formunu kazanmıştır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, Türkiye'de 16 Nisan 2017 Referandumu'yla kabul edilen ve 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan kuvvetler ayrılığına dayalı başkanlık tipi bir hükûmet sistemidir.
Başkanlık sistemi, kuvvetler ayrılığının uygulandığı sistemlerde hükûmet başkanının yasama organından ayrı bir yürütme organına liderlik ettiği bir yönetim şeklidir. Hükümet başkanı çoğu ülkede aynı zamanda devlet başkanıdır. Yasama, yürütme ve yargı ilkeleri arasında katı bir ayrılık olur.
Kuvvetler birliği sistemleri, devlet yetkilerinin yasama ya da yürütme organında birleştiği hükümet sistemleridir. Kuvvetler birliği, yürütme lehine olabileceği gibi, yasama lehine de olabilmektedir.
Yasama organı, bir ülke veya şehir gibi siyasi bir birim için yasalar yapma yetkisine sahip bir topluluktur. Genellikle yürütme ve yargı yetkilerinden ayrılırlar.
Anayasa'nın 101. maddesi, şartlarını taşıyan herkese partili, Devletin başı ve yürütme organı olan Cumhurbaşkanlığına en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilme hakkı, halka ise yürütme organı olan Cumhurbaşkanını doğrudan seçme hakkı vermektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 9. maddesi uyarınca “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” Ancak, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkındaki Kanun içinde yer alan bazı belirleyici hükümler haricinde ...
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri