Kıraat, okuma anlamına geliyor. Kıraathane de haliyle okuma evi. Bugün hala eskiden kalma kahvehanelerin kapılarında “Kıraathane” yazdığını görürsünüz. Kahvehanelerin kıraathaneye dönüşümünün kökeni ise Kanuni Sultan Süleyman dönemine rastlıyor.
Kahvehane veya kıraathane; kahve ve çay yanı sıra çeşitli meşrubatların ve nargile gibi tütün ürünlerinin servis yapıldığı, masa oyunlarının oynandığı, sohbet edilen ve yine birçok farklı aktivitenin yapıldığı mekân.
kahve ve kahvehane ayırımının sahnelendiği, bilhassa ondokuzuncu yüzyılda farklı dinlerden ve etnik köklerden gelen erkeklerin * biraraya gelip bir nevi kamuoyu oluşturdukları kahvehanelerin, bu erkeklere verilen kahvehane abisi adı altında * kültürel sıçramalara sebep olmasına verilen isim.
Peçevi tarihi, Osmanlı'daki ilk kahvehanenin açılışını şöyle anlatır: 1554 yılında, Halepli Hakem ve Suriyeli Şems adında iki şahıs, Tahtakale'de birer kebir dükkân açıp kahve-furuşluğa başladılar. Keyfe müptelâ bazı yârân-ı safâ, hususiyle okuryazar makulesinden nice zürefa toplanır oldu.
Kökeni Arapça olan kıraathane kelimesi, iki farklı sözcük üzerinden meydana gelmiş ve belli bir anlama sahip kelimelerden biridir. Bu kelimeye alternatif olarak aynı zamanda Türkçede kahvehane kullanılmaktadır.
İlgili 24 soru bulundu
Kahve Müslüman toplumlarda kahvehane isimli yeni bir toplanma mekânını da ortaya çıkardı. İlk kahvehane 1511'de Mekke'de bir caminin yanında kuruldu.
Kahve evi anlamına gelen kahvehanenin bir kültür halini alması ve kıraathaneye evrimini yapıp günümüze kadar hem modern hem geleneksel olarak gelmesine sebep olan etki için kahvenin kendisi denilebilir.
1543 yılında Yemen Valisi Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul'a getirdi. Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk Kahvesi adını aldı.
Türk kahvesinin ilk icadı 3. Yüzyıldır. 3. Yüzyılda Etiyopya'lı Khaldi adındaki bir keçi çobanı tarafından keşfedilmiştir. Çoban, keçilerinin uyarıcı kırmızı çekirdeklerini yedikten sonraki çocuk gibi enerjik hareketlerini fark etmiş ve kahveyi keşfetmiştir.
Osmanlı'da ilk kez Kanuni Sultan Süleyman döneminde yasaklanmıştır. İkinci yasaklanışı Sultan III. Murat dönemidir.
Tarihçi Solakzade'ye göre de, kahve, Yavuz Sultan Selim Döneminde gerçekleşen Mısır Seferi sırasında 1519'da İstanbul'a gelmiş, İstanbul'da ilk kahvehaneler ise Hüseyin Ayvansaray'ın Mecmua-i Tarih'ine göre 1554'de açılmıştır7.
Ayrıca kahve, Osmanlı döneminde “siyah inci” olarak adlandırılmaktaydı ve oldukça değerliydi. Kahvenin zamanla tüm Avrupa'ya yayılmasında ise büyük pay gezginlere aittir.
Sadrazam Özdemiroğlu Osman Paşa'nın babası olan Memlûk Çerkeslerinden Osmanlı'nın Yemen valisi Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul'a getirdi. Yeni hazırlama yöntemi ile kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk kahvesi adını aldı.
22 Temmuz— Kütüphaneler Genel Müdürlüğü ile Türkiye Kahveciler, Kıraathaneciler ve Büfeciler Federasyonu'ndan alınan verilere göre, Türkiye genelinde 400 bini aşkın kıraathaneye karşılık 1413 halk kütüphanesi bulunuyor. Bu oran, kahvehane sayısının kütüphane sayısından 285 kat fazla olduğunu ortaya koyuyor.
Bir kimsenin, içinde dinen haram kılınan şeylerin yapılacağı bir iş yeri açması veya işletmesi dinen uygun değildir. Ancak, İslami hüküm ve ahlaki kurallara uygun olmak kaydıyla, kahvehane işletmeciliği dinen caizdir. Buna göre, kahvehane işletilmesinde dinen bir sakınca bulunmamaktadır.
Yani Allah'ın yasakladığı davranışlara müsaade edilmediği sürece kahvehane işletilebilir. Bu mekanda çay, kahve, meşrubat satmakta ya da faydalı eserleri koyup insanların okumasını sağlamakta dinen bir sakınca yoktur.
Kahve içimi, Şeyhu'l-İslâm Ebu's-Suud Efendinin kahvenin içilmesine şiddetle karşı çıkarak haram olduğuna dair verdiği fetvasıyla yasaklama yoluna gidilmiştir. Ancak halkın kahveye olan alışkanlığı, zararının azalması ve kahvehanelerin kapatılmasıyla fetvadan vazgeçilmiştir.
Kahve sözcüğünden gelen ve Türkçeye Fransızcadan geçen kafe sözcüğü Batılı dillere de Türkçeden geçmiştir. Kahve sözcüğü ise aslen Arapça kökenlidir ve Etiyopya'daki Kaffa bölgesinden geldiği düşünülür. Türkçeye İngilizceden geçen kafeterya sözcüğü de bazen kafe anlamında, bazen de kantin anlamında kullanılır.
Mavi kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. Mavi, Arapça dilinden Türkçe'mize geçmiştir.
(Sait Fâik). 2. Başında püskül hâlinde tüy bulunan (kuş). 3. Üzerinde tepelik bulunan (kapı, pencere veya mobilya): “Hotozlu ocak.” “Hotozlu kafes.”
Kolombiya, kahve üretim hacmi bakımından rakip ülkelerin gerisinde kalmış olsa da, dünyanın en iyi kahvesinin üretildiği yer olarak ün yapmış bir ülke.
Günümüzde her ne kadar kahvenin anavatanı Brezilya gibi görünse de, köken olarak ilk kahve ağaçları, Etiyobya ülkesinde keşfedildi. Ülkenin Kaffa adı verilen bölgesinde ormanlık alanlarda yetişen Arabica adıyla bildiğimiz kahve ağaçları, dünya üzerindeki ilk kahve ağaçları olarak bilinir.
Bugün Kurukahveci'nin yönetiminde olan Mehmet Efendi'nin torunları; Ahmet Rıza Kurukahveci'nin vefatından sonra yönetimi devraldılar.
19. yüzyılın sonlarına doğru İtalya Turin 'de Angelo Moriondo adlı mucit ilk espresso makinesini icat etmiştir. Buhar gücünü direkt kahvenin üzerine vererek icadını tamamlamış ve 1884 yılında patentini almıştır.
Tarihi kökenler
Kahve'yi ilk olarak işleyip içmeye başlayan Yemen'deki Sufi tarikatıdır. Buradan 1470'li yıllarda Aden'de, 1510'da Kahire'de 1511'de Mekke'de görülmüştür .
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri