Bir kadının yaşamı süresince meme kanserine yakalanma riski yaklaşık yüzde 13'tür. Kadın kanserlerinin %25'i meme kanseridir. Meme kanserinin sadece yüzde 10'u kalıtsal nedenlerle ortaya çıkar. Hastaların yüzde 90'ı sporadik, yani herhangi bir artmış risk unsuru olmadan meme kanseri tanısı almış hastalardır.
Bir adet birinci derece akrabada meme kanseri olması, meme kanseri riskini 1.80 kat artırır. İki tane birinci derece akraba varlığında ise bu risk 2.9 kat artar. Meme kanserine yakalanmış olan akraba 30 yaşından önce tanı almış ise risk 2.9 kat, 60 yaşından sonra tanı konmuş ise risk 1.5 kat artar.
Meme kanserinin kadınlarda sık görülen türlerin başında geldiğine dikkati çeken Süt, "Günümüzde her 8 kadından biri meme kanseriyle karşılaşma riski içinde." dedi. Süt, bu kanserle mücadelede de erken tanı ve tedavinin çok önemli olduğunu vurguladı.
Meme kanserlerinin yaklaşık %10 -15 kadarı kalıtsal meme kanseri dediğimiz genetik geçişli meme kanseridir.
Çalışmalar, meme kanserinin ağırlıklı olarak 50-60 yaşları arasında ortaya çıktığı gösterse de, Türkiye'de 50 yaş altı genç nüfusta görülme sıklığı giderek fazlalaşmaktadır. Bu nedenle ABD ve Avrupa'da 50 yaş ile başlayan mamografi taramalarına Türkiye'de 40 yaşında başlanmaktadır.
İlgili 25 soru bulundu
40 yaş üzerinde olmak meme kanseri riskini doğrudan artıran önemli faktörlerden biridir. 20'li yaşlardan itibaren her yaş grubundan kadında görülebilen bu kanser türü en sık 45-60 yaş arasında ortaya çıkar.
Meme kanserinin yaygın olarak görülen ilk ve en erken belirtileri göğüs bölgesinde hissedilen yeni bir şişlik, yumru ve kalınlaşma durumudur. Meme kanseri; mamografi yöntemiyle erken teşhis edilip tedavi edilirse kişinin hayatına sağlıklı bir şekilde devam etme şansını yükseltir.
İleri yaş önemli bir risk faktörüdür. Meme kanseri teşhisi konan kadınların % 70'i, 50 yaş üzerindedir. Diğer bir deyimle, yaşı 50' nin üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, yaşı 50' nin altında olan kadınlardan 4 kat daha fazladır.
Ailesinde veya akrabalarında meme kanseri gelişmiş olması; Uzun süreli doğum kontrol haplarının kullanılması; Menopoz sonrası dönemde uzun süreli ve yüksek dozlarda östrojen replasman tedavisi yapılması; Çocukluk veya gençlik çağında başka bir nedenle göğüs bölgesinin ışınlanmış olması.
Tüm kanser türlerine bağlı ölümler arasında, meme kanserine bağlı ölümlerin, ikinci sırada yer aldığını aktaran Altınyollar, şunları kaydetti: '70 milyonu aşan ülkemizde, 100 bin kadından 22'si meme kanserine yakalanıyor. Meme kanserinden ölüm oranı 100 bin kadında yaklaşık 10 kişi olarak belirtiliyor.
1 gram meme kanseri dokusu ortalama 8 yılda oluşur.
Başka bir deyişle, 1 cm meme kanseri oluşabilmesi için ortalama 5 yıl geçmektedir. Eğer meme kanseri tedavi edilmez ise, uzak organ metastazları ile 5 yılda ölür. Erken evrede tedavisi mümkün iken, uzak organ metastazı yapmış evrede tedavisi mümkün değildir.
Beslenirken yağlı yiyeceklerin tüketimi, alkol tüketiminin fazla olması meme kanserini tetikliyor. Spor aktiviteleri ise risk faktörünü azaltan durumlar arasında yer almaktadır. Kadının gelişim sürecinde ilk adet gördüğü yaş ile menopoza girme yaşının geç olması da meme kanseri riskini arttırmaktadır.
Yaş ilerledikçe meme kanseri riski artar. Meme kanserlerinin sadece %2'si 30 yaşın altında görülür. Her 8 invaziv meme kanserinden sadece 1'i 45 yaşın altında saptanırken tüm kanserlerin yaklaşık 2/3'ü 55 yaşın üzerinde görülür.
Bu hastalıkların başında ise meme kanseri gelmekte. Önceleri 50 yaş üzerindeki kadınların hastalığı olarak bilinen meme kanseri çok genç yaşlardaki kişilerde dahi görülebilmektedir. 40 olan yaş ortalaması ise çoktan 30'a kadar geriledi.
Ülkemizde yaşam tarzının batılı ülkelere benzemesi (hareketsizlik, şişmanlık, sağlıksız beslenme vs.), kadınların daha az ya da geç doğum yapması, daha az süre emzirmesi ve nüfusun artması da meme kanserli hasta sayısında yükselişe neden olmaktadır.
Meme dokusu; meme lobları, yağ dokusu, bağlar, boşluklar (sinüs), salgı bezleri ve süt kanallarından oluşur. Meme dokusunda yer alan hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasıyla oluşan meme kanseri, kalp ve damar hastalıklarından sonra en fazla ölümle sonuçlanan hastalıkların başında gelir.
Meme kanseri önlenebilir mi ? Tıp henüz meme kanserini önleyebilecek bir yaşam tarzı, ilaç veya aşı bilmemektedir. Bununla birlikte meme kanseri erken yakalandığında tedavi edilebilen bir hastalıktır. Erken tanı sayesinde, meme kanserinin getirdiği sorunlar büyük oranda çözülebilmektedir.
1. derece daha yavaş büyüyen bir kanserdir, 3. derece daha hızlı büyüyen bir kanserdir. Daha yüksek bir derece ise, kanserin daha hızlı büyüme ve göğsün veya vücudun diğer bölgelerine yayılma olasılığının daha yüksek olduğu anlamına gelir.
Dünyada her yıl bir milyon kadında görülen meme kanseri, ölüme en çok neden olan kanser türleri arasında yer alıyor.
Aile öyküsü, özellikle genç olan birinci derece akrabalarda meme kanseri gelişen kadınlarda, ilk risk faktörüdür. Sadece yaş göz önünde bulundurulduğunda meme kanseri tanısı almış genç kadın hasta BRCA (meme kanserine yatkınlık genleri) mutasyon taşıyıcı olma olasılığı daha fazladır.
İstatistiklere göre, kadınlarda meme kanseri yaklaşık yüzde 85 oranında 40 yaşından sonra ortaya çıkıyor. Ancak 40 yaş altında görülen meme kanserinin daha agresif seyirli olması önemini artırıyor.
Meme Kanserinin diğer kanser türlerine göre daha yavaş ilerlemesini iyi haber olarak verebiliriz. Meme Kanseri hücrelerinin büyümesi, yaklaşık olarak 1 cm3'lük bir kitle haline gelmesi için 7 yıl ile 10 yıl arasında bir zaman geçmesi gerekiyor.
Bu evredeki hastaların çoğu normale yakın bir yaşam sürebilirler.
Hastalık, erken dönemde çoğunlukla belirti vermemektedir. Bir kitlenin ele gelebilecek büyüklüğe ulaşmadan 2 sene öncesinde tarama mamografisi yardımıyla saptanabilmektedir. Bu sebeple, rutin tarama yaptırmayan kadınlarda meme kanserinin erken teşhisi oldukça güçleşmektedir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri