İcmâ İslam hukukuna göre, herhangi bir çağ veya dönemde yaşamış İslam bilgini ve müctehidlerin kitap (Kur'an), Sünnet ve bazı mezheplere göre kıyasın delillerine dayanarak, şeriatın (İslami hükümlerin) konuları hakkında hüküm vermeleri veya benzer diğer hükümler arasında birleşmeleridir.
İcma için örneklerden biri sigara içme konusudur. Sigara içmek ile ilgili Kuran ya da sünnette herhangi bir şey bulunmamasına rağmen Kuran ve sünnet ışığında alimler birbirleri ile fikirlerini paylaşıp sigaranın helal olmadığı konusunda icma etmişlerdir.
İcma, Kuran'ı Kerim'de ve hadis kaynaklarında izahı açıkça yapılmamış meseleler hakkında toplanıp karar vermek demektir. İcma kavramının ortaya çıkmasında başta Ebu Hanife olmak üzere birçok fıkıhçı önemli rol oynamıştır. İçtihad ise ayetler ve hadislerin ışığında bir sonuca ulaşmak demektir.
Kelime anlamı "azmetmek, ittifak etmek" olan icma, fıkıh terimi olarak "Hz. Peygamber'in vefatından sonraki herhangi bir asırda yaşamış müçtehitlerin tamamının bir meselenin dini hükmü üzerinde görüş birliğine varmalarını" ifade eder.
“Müslüman müctehidlerin şer'î bir konuda ittifak etmeleri” olarak tanımlanan icmâ fıkıh usûlü delilleri arasında şeref sırası sünnetten sonra, kuvvet sırası Kitaptan önce olan ve kesin bilgi sağlayan bir delildir. İcmâın kesin bilgi kaynağı oluşunun altında ümmetin tümünün yanılmazlığı inancı yatmaktadır.
İlgili 37 soru bulundu
Fıkıh usulü terimi olarak icmâ' "Muhammed (s.a.) ümmetinden olan müctehidlerin Hz. Peygamber'in vefatından sonraki herhangi bir devirde şer'î bir meselenin hükmü üzerinde fikir birliği etmeleridir" şeklinde tanımlanır.
İcma ile bildirilen hükümlerden bazıları şöyledir: 1- Nass veya icma ile bildirilen bir haramı inkâr küfürdür.
İCMA': İttifak etmek, görüş birliğine varmak, azmetmek, kasdetmek. Hz. Peygamber'den sonraki bir çağda amelî bir meselenin şer'î hükmü üzerinde İslâm müctehidlerinin birleşmesi. İslâm hukukunda, müctehidlerin üzerinde ittifak ettikleri dört tane aslî delil vardır: Kitap, Sünnet, İcma, Kıyas.
Cenaze namazı, farz-ı kifayedir. Müslümanların ölen din kardeşlerine karşı yerine getirmeleri gereken dini vecibelerin başında cenaze namazının kılınması ve bunun için gerekli hazırlıkların yapılması gelmektedir.
'İcma' kelimesi 'Cem' kelimesinden türetilmiş olup dağınık şeyleri bir araya getirme, sınıflandırma ve ortak görüş bildirme anlamına gelir. İcma Kuran-ı Kerim'de açıkça belirtilmemiş ve net olmayan konular hakkında toplanıp bir sonuca ulaşarak karar vermek demektir.
Kişinin müctehid olabilmesi veya ictihad yapmaya yeterli görülebilmesi için hem İslam hukuku ve diğer İslam ilimlerine vakıf olması (kısacası “ilim”) hem de hukukî bir kabiliyete sahip olması gerekir.
Terim olarak naslarda yani Kur'ân-ı Kerim ve sünnette hakkında açık ve kesin hükmü bulunmayan fıkhî bir meselenin hükmünü, ilgili delilden çeşitli yöntemler kullanarak çıkarabilmek için bütün gücün harcanması anlamına gelir.
icma; indiriliş zamanı itibarı ile kuran-ı kerim de bir hüküm belirtilmeyen bir konuda, islam alimlerinin toplanıp karar vermesi işidir.
Bu dört büyük imamın, Allahü teâlâya inabet etmiş oldukları sözbirliğiyle bildirilmiştir. İmam-ı Şafii'ye, İcma'ın delil olduğunu gösteren âyet hangisidir diye sorulduğunda, cevap olarak, bu âyeti gösterdi. Bu âyet, müminlerin yolundan ayrılmayı haram ettiği için bu yola uymak vacib yani farz olur.
İÇTİHAD NEDİR? İçtihad'ın lügat manası, “meşakkate tahammül”dür. İstilah olarak ise, hakkında hüküm (nas) bulunmayan fer'i bir meselenin halli ve ona cevap bulmak için, İslam Hukukunu iki kaynağından, yani kitap ve sünnetten, delile dayanarak hüküm istinbat etmektir.
Kayıp duasının Türkçe anlamı şu şekilde ifade edilmektedir: Ey kaybolan kişilere yolunu gösterebilen Allah'ım. Bana da doğru bir kılavuz (yol) göster. Kudretin ile birlikte bana kaybetmiş olduğum şeyi geri ver çünkü bu ancak senin fazlındır." biçiminde olmaktadır.
Bâzı büyük günahları işleyen kimselerin cenazeleri yıkanmadığı gibi, cenaze namazları da kılınmaz. Bunların cenazelerinin yıkanmayıp namazlarının kılınmaması, imandan çıktıkları, İslâmdan mahrum kaldıkları için değildir.
Nebimizin, zina gibi büyük günah işleyen kişinin cenaze namazını kıldığı kaynaklarda zikredilmektedir. (Müslim, Hudûd, 24 (1696). Kâfirlik, Allah'ı ve elçisini görmezlikten gelmektir. Ayeti kerime, kâfir olduğu bilinenlerin cenaze namazını kılmayı ve onlar için kabre kadar gitmeyi yasaklamaktadır.
Cenaze namazı farz-ı kifâyedir. Yani bir beldede bir kısım müslümanların bu namazı kılmalarıyla, diğerlerinin üzerinden yükümlülük kalkar. Cenaze namazı hiç kılınmazsa, o beldedeki bütün müslümanlar sorumlu ve günahkâr olur.
Değerli kardeşimiz, Kur'an-ı Kerim, hadis ve müçtehid imamların görüşlerine zıt düşmemek şartıyla, günümüz İslam alimlerinin verdiği fetvalarla amel edilebilir. İslâm'ın ana kaynakları dörttür; Kitap, sünnet, îcma ve kıyas'dır.
İcmayı aslî deliller arasında kabul eden bilginlere göre icma mutlaka şer'î bir delile dayanmalıdır. Bu durumda ise icmanın müstakil bir kaynak olamayacağı açıktır.
Kıyas, hükmü hakkında nass (ayet ve/veya sünnet) bulunmayan bir meseleyi, aralarındaki ortak sebep-sonuç bağından dolayı hükmü ayet veya hadisler ile çözülmüş bir konuya benzeterek çözmektir.
Küfür; inkâr, reddetmek, yok saymak, görmezlikten gelmek, hakaret gibi anlamlara gelir. İstilahi anlamda dinden çıkaran söz, iş veya davranışları tanımlar. İslam'a göre inanç esaslarını reddeden kişiye kâfir, Müslüman iken bu davranışları gösteren kişiye ise mürted denir.
Meşhur hadislere inanmayan da kâfir olur. (
Çünkü bu zatların yaşadığı tevâtür hâlini almıştır. İnkârı mümkün değildir. Mütevatir hadisleri inkâr etmek de böyledir.
Güzel kadına güzel demek küfür olmaz. Harama helal veya harama güzel demek küfür olur. Mesela açık saçık giyinen kadının bu hâline güzel denirse küfür olur.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri