İslamda dinî hükümlerin dayandığı kaynaklara edille-i şer'iyye denir. Bu kaynaklar dört tanedir: kitap, sünnet, icma ve kıyas. Edille-i şer'iyye, veya şer'î deliller, en genel anlamda İslâm hukukunun kaynaklarını teşkil eder.
İslam hukuku, ana kaynakları olan Kuran ve Sünnetten elde edilen temel ilkeler ışığında sivil kişilerin elinde ortaya çıkıp gelişimini devam ettiren bir hukuktur.
Hukukun kaynağı tek olup bu da devlet iradesinden oluşur. Gerçekten de hukuk kurallarını bizzat yeni kurallar koymak veya mevcut örf ve adet hukuku kurallarını benimseyip bunlara bir hukuk kuralı olarak geçerlik kazandırmak suretiyle geçerli hukukun ne olacağını bizzat devlet belirler.
“Fıkıh” adı verilen İslam Hukuk Bilimi'nin gelişmesiyle ortaya çıkmıştır. Fıkıh, kanunların teorik ve pratik uygulama çalışmalarına verilen isimdir.
İslâm Hukuku tabiri daha dar anlamda olsa da genelde fıkıh karşılığında kullanılmaktadır. Fıkıh ise şerîa'nın belli bir kültür kalıbı içine konulmuş ve sistematize edilmiş şeklidir. Fıkıh beşerî bir faaliyettir ve insanlara nispetle anılır. Şerîa da dinin bedenlenmiş şeklidir.
İlgili 22 soru bulundu
Dinî ahkâmın temel ve ilk kaynağının Kur'an olduğu bütün müslümanların ortak kabulü ve görüşüdür.
İslâm hukukunun dört kaynağı Kur‟ân, Sünnet, icmâ‟ ve ictihâda göre hükümler vazedilirken, toplumun örf ve adetlerinin Kur‟ân‟ın koyduğu temel ilkelere aykırı olmaması şartıyla göz önünde tutulması hukukî bir zorunluluktur.
İcmâ İslam hukukuna göre, herhangi bir çağ veya dönemde yaşamış İslam bilgini ve müctehidlerin kitap (Kur'an), Sünnet ve bazı mezheplere göre kıyasın delillerine dayanarak, şeriatın (İslami hükümlerin) konuları hakkında hüküm vermeleri veya benzer diğer hükümler arasında birleşmeleridir.
Fıkhın kaynaklarını ve bunlardan hüküm çıkarma yöntemlerini inceleyen bilim dalı. İslâm ibadet ve hukuk ilmi. Nassın lafız ve mânasından hareketle, nassın bulunmadığında da çeşitli istinbat metotları kullanılarak şer'î hüküm hakkında zannî bilgiye ulaşma çabasının genel adı.
Ayni akitlerde tarafların karşılıklı irade uyumları yeterli değildir, eşyanın teslimi gereklidir. Consensus + res kuralı geçerlidir. Ödünç, ariyet, veda ve rehin olmak üzere dört tür ayni akit vardır.
2 - Kaynak kavramı; hukuk kurallarının aldıkları biçimler, yani dış görü nüşler şekilleridir, kanun, tüzük, yönetmelik gibi. 3 - Başka bir anlamda kaynak; belli bir hukuk düzeni içinde bir hukuk kuralının oluşum sebeplerini (Entstehung eines rechtssatzes) ortaya koyar.
Hukukun temeli, onu koyan iradedir. Hukuku koyan iradenin ne olduğu konusunda ise fikir birliği yoktur. John Austin, hukuku, «egemenin emri» olarak tanımlamıştır. Egemen ise, herkesin kendisine itaat ettiği fakat kendisinin kimseye itaat etmediği kişidir.
Hukukun yazılı kaynakları arasında bir hiyerarşi vardır. En üstte Anayasa olmak üzere yukarıdan aşağıya doğru kanunlar, tüzükler ve yönetmelikler şeklinde sıralanır.
İslam hukukun ana özellikleri şunlardır;islam hukuku ilahidir,vicdanları terbiye eder ,iyi davranışlar özendirilip kötü davranışlar cezalandırılır,ilim ve ehliyet en başta gelir,günlük problemlere cevap aranır,ibadet,ahlak,hukuk tamamen iç içedir,gerçek manada kanun koyucu Allahtır,dini,nefsi,aklı,nesli ve aileyi ,malı ...
İslâm Hukuku temelde ilahî vahye dayanmakla birlikte oluşumunda insanî unsurlara da (içtihatlar, kamu yararı, adetler vb.) yer vermiştir. İslâm Hukuku aynı zamanda İslâm'ın itikadî, vicdanî, metafizik yönlerinin dışında kalan nesnel kurallarını saptamayı hedefleyen bir bilimdir.
Bunlar; Kur'an-ı Kerim. Hadisler.
Fıkıhla ilgilenen kişiye fakih denir.
Genel anlamı ile dinin ince ölçüleri ile bilinmesi ve öğrenilmesi için kullanılmaktadır. Fıkıh ilmi, dinin ince ölçüleri demektir. Biraz daha güncelleştirilmişine ilmihâl adı veriliyor. Zikretmeye gerek yoktur ki, fıkhın esas aldığı bilgi kaynağı kitabımız Kur'an ve Peygamber aleyhisselamın hadisleridir.
İslam inancına göre İslam'ın kutsal kitabı olan Kur'an'ı oluşturan ayetler ve sureler, Cebrâil adlı melek aracılığıyla, ilki 610 yılında olmak üzere sözlü olarak Muhammed'e vahyedilmiştir. İslam'ın temelinde, "tek ilah olarak Allah'a, O'nun eşi ve benzerinin olmadığına inanmak" anlamına gelen tevhit inancı yatmaktadır.
İcma: Bir hadisenin dini hükmünü ortaya koymak konusunda fakihlerin görüşlerinin bir noktada birleşmesidir. Kıyas: Bir hadisenin dini hükmünü ortaya koymak konusunda bir fakihin şahsî görüşüdür.
Sözlükte "bir şeyi güzel saymak" anlamına gelen istihsânın İslam hukukunda iki kullanımı vardır. Bu kullanımlarından birisi daha dar bir alanı kapsarken, diğeri daha geniştir. Kıyası terkedip, nassa, yani, âyet ve hadislerin hükümlerine en uygun olanı almak mânâsına gelir. Dar açıdan istihsân kıyasın bir kısmıdır.
İslâm hukuku kavramı olarak icmâ‟ ise, Hz. Peygamber‟den sonraki bir asırdaki müctehidlerin şer„î bir hüküm üzerinde fikir birliğine varmaları (ittifak) anlamına gelmektedir. İcmâ‟, Hz. Peygamber‟den sonraki bir asırdaki müctehidlerin şer„î bir hüküm üzerinde fikir birliğine varmaları (ittifak) anlamına gelmektedir.
Sahabenin bir kısmının icma edip diğerlerinin sukut ettikleri icma şekli ise delil olmakla birlikte inkâr eden küfürle itham edilmemiştir. Sahabenin ihtilaf ettikleri bir hükümde daha sonra gelenler bu konuda icma etmişlerse böyle bir icmayı haber vahit kuvvetinde bir hadis-i şerif gibi kabul edilmiştir.
Şüphesiz Hamidullah'ın ilmi çalışmaları İslam hukukuyla sınırlı değildir. Aksine Hamidullah, başta İslam hukuku olmak üzere İslam tarihi, siyer, tefsir ve hadis gibi İslami ilimlerin birçok alanında değerli çalışmalar ortaya koymuştur.
Kitap, Sünnet, icma ve kıyastır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri