Havuz kloru mide bulantısı ve kusma gibi rahatsızlıkların yaşanmasına neden olur. Havuz kloruna uzun süre maruz kalınması akciğer hastalığı olan kişilerin rahatsızlıklarının artmasına sebep olmaktadır. Ayrıca havuz suyunun yutulması sonucunda sindirim sorunları da yaşanmaktadır.
Klorun aynı zamanında irrite edici etkisi olup nefes darlığına da neden olabilir. Serbest klora karşı bakteriler zamanla direnç kazanabilirler. Uzun süre havuzda kalanlarda burun tahrişi, ciltte kaşıntı, kuruluk, gözlerde kızarma ile öksürük nefes darlığı gibi solunum yolları semptomlarına neden olabilir.
Yüzme havuzlarının en yaygın bilinen sağlık riskleri; bulaşıcı hastalıklardır. Kolera, tifo, hepatit, cilt ve bağırsak enfeksiyonları en başta sayılabilirler arasındadır. Bunlara bir de mantar enfeksiyonları eklenebilir.
Burcu Usta Uslu “Havuzlar enfeksiyonlar açısından riskli. Virüslerin, bakterilerin, özellikle de paraziter hastalıkların havuzdan geçme riski yüksek. Havuz ne kadar klorlansa, dezenfekte edilse de pek çok enfeksiyondan, özellikle de parazitlerden klor bile koruyamıyor.
Havuz suyunun temizlenmesi için klor ve ozon gibi kimyasallar kullanılır. Havuz suyunun temiz olduğunun göstergesi suyun berraklığıdır. Havuz suyunun berrak olması için düzenli olarak filtreden geçirilir. Filtreden geçirilmesi ile saç, kir ve deri gibi döküntülerden de temizlenir.
İlgili 44 soru bulundu
Kaplıca havuzundan sonra duş alınmaması herhangi bir sorun teşkil etmez aksine mineraller vücutta daha uzun süre kalacağı için termal sudan faydalanma oranı artmaktadır. Fakat umumi kaplıca havuzu kullanımından sonra duşlarda kaplıca suyu kullanımı mümkünse duş alınması herhangi bir sorun teşkil etmemektedir.
Klor, mikrop öldürücü bir kimyasaldır. Ve her kimyasal gibi cilde zarar verir. Bu nedenle yüzme havuzları direkt güneş ışınlarına maruz kalan cildi çok daha fazla tahriş eder. Güneşin cilt hastalıklarına neden olmasının dışında, cildin erken yaşlanmasına neden olacak düzeyde zarar verici olabileceğini unutmamalısınız.
Uzmanlara göre yaz aylarında havuzun getirdiği göz enfeksiyonu riski, denizden çok daha fazla. Virüs, bakteri ve parazitlerin yer aldığı havuzlar ne kadar klorlansa da istenilen korumayı sağlayamıyor. Özellikle korneaya oldukça zarar veren enfeksiyonlu sulardan kaçınmanın gerekli olduğu belirtiliyor.
Açık yarası ve enfeksiyon vb. rahatsızlığı olanlar, havuza girmemelidir. Havuzun hijyen ortamını bozacak her türlü davranış yasaktır (Tükürmek, ağızdan su püskürtmek vb.). Havuz çevresinde ve soyunma odalarında terlik giymek gerekmektedir. Alkollü kişiler havuz alanına giremezler.
İlk olarak havuz suyunun tamamen değiştirilme aralıklarında klor atılır. Havuz suyu değiştirilme aralıkları ise kirlilik durumuna ve havuzu kullanan kişi sayısına bağlıdır. Haftada üç kez klor atılması gerekir. Daha az sıklıkta ve daha fazla sıklıkta kullanılması soncunda farklı zararlar ortaya çıkar.
Havuzun bulunduğu kısma girmeden ayakların antiseptik solüsyonlar ile yıkandığı, havuza girmeden duş almanın ve bone kullanımının zorunlu olduğu tesisleri tercih edin. Havuzdan çıktıktan sonra hemen duş alarak üzerinizdeki olası mikrop ve fazla klordan temizlenin ve temiz çamaşırlar giyin.
Yüzme sadece yazları ve tatilde yapılabilen bir aktivite gibi görülüyor. Oysa düzenli yapıldığında kalp ve akciğer kapasitesini artırıyor, kilo kontrolü sağlıyor, kişinin var olan kas kütlesini koruyor. Suyun rahatlatıcı etkisi kişinin psikolojisini de olumlu etkiliyor.
Spor sonrası vücudumuzdaki değişikliklerden en önemlisi kas glikojenlerinin yani basit tabirle kaslarda depolanan şekerin tükenmiş olmasıdır. Bu nedenle spor sonrasında vücudunuzun toparlanması için öğünlerine kompleks şekerler eklemeniz gerekir. Bunlar bulgur, baklagiller, tam buğday ekmek ve sebzeler olabilir.
Aşırı klorlanan havuz suyu vajinadaki yararlı bakterileri öldürüp mantarların üremesine sebebiyet verebiliyor. Denizde uzun süre kalmak da benzer etkiye neden olabiliyor. Bu yüzden genital hijyenin korunabilmesi için havuz veya denizde abartılı sürelerde bulunmamak gerekiyor.
Suyun direncinin fazla olması ve buna bağlı olarak yüzmenin fazla efor sarf ettirmesi kişiyi oldukça fazla yorar. Aşırı derecede enerjinin harcanması kişinin yorulmasına ve uyku yoğunluğunun artmasına neden olur. Kişi yorulmuş bir beden ile uyku süresini daha yoğun bir şekilde geçirir.
Uzun süre maruz kalınan klor, kanserojen riski taşır. Klorlu su, göz ile karaciğerde tahrişe sebep olur. Boğazda daralmaya, akciğerde ödem oluşmasına neden olarak solunum güçlüğüne yol açar. Şiddetli baş ağrıları, bulantı ve kusmaya yol açar.
Aslında, birçoğunun atletik çabaları sebebiyle düzenli dönemleri bile mevcut değildir. Bununlar birlikte, dönemlerinde olan yüzücülerin birçoğu, havuzun etrafında turlarken, kan akışlarını kontrol altında tutmak için tampon veya adet kupaları kullanmaktadırlar.
Duş Alarak Vücudunuzdan Mikroorganizmaları Uzaklaştırın
Ancak havuz suyuyla temas ettiklerinde suyu kirleteceklerdir. Su ile basit bir duş alarak, bu maddeleri vücudunuzdan atabilir, böylece yüzmeye başladığınız havuz suyunu kirletmemiş olursunuz.Bu, havuzun çok daha uzun süre temiz kalmasına yardımcı olur.
Klorlu su yutmak, genellikle zararsızdır ve hemen tıbbi müdahale gerektirmez. Ancak, aşırı miktarda klorlu su yutulması durumunda veya ciddi semptomlar gelişirse, bir doktora danışmak önemlidir. Klorlu su yuttuktan sonra, ağız ve boğazınızı duru su ile iyice çalkalayın.
EN TEMİZ HAVUZ BİLE DENİZDEN DAHA KİRLİ
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şirin Seçkin, "Çocukların tercihi tatilde bile genellikle deniz yerine havuz oluyor. Ancak en temiz havuz bile denizden daha kirlidir. Dolayısıyla ailelere tatildeyken havuz yerine denizi tercih etmelerini öneriyoruz.
İşte yüzmenin genel faydaları: Ödem atımına yardımcı olur. Tüm doku ve hücrelere oksijen taşınmasına yardımcı olur.
Cilt tahrişleri: Yüzme havuzlarındaki aşırı klor ve kimyasal maddelere bağlı; deride kuruluk, kızarıklık ve pullanma ile birlikte gözlerde yanma, kızarıklık, ağrı ve tahrişlere neden olabilir. Özellikle alerjik egzaması olanların şikayetlerinde artışlar olabilmektedir.
Vücuda fazla gelen klor ise idrar yolu ile vücut dışına atılır. Dolayısıyla da bu test sayesinde aynı zamanda vücudun asit ve baz dengesinde sorun olup olmadığı da erken dönemde teşhis edilebilir.
Klor, cildin pH dengesini değiştirerek cildin doğal koruyucu bariyerini etkileyebilir. Bu durumda cilt daha kuru ve daha hassas hale gelebilir. Klorlu suya uzun süre maruz kalmak veya sık sık temas etmek, ciltte kuruluk, tahriş, kızarıklık ve hatta dermatit gibi sorunlara yol açabilir.
Klor reaksiyonları, kaşıntılı, kırmızı deri veya kurdeşen (kaşıntılı şişlikler) içerebilir. Klor ayrıca cildi kurutur ve mevcut dermatiti de tahriş edebilir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri