1- Yemin eden kişi, akıllı ve baliğ olmalı, kendi isteğiyle yemin etmelidir. Bu durumda çocuğun, delinin, sarhoşun ve yemin etmeğe mecbur edilen kişinin yemini sahih değildir. Aynı şekilde sinirli halde yapılan yemin de geçersizdir.
Allah'ın isim ve zatî sıfatlarının dışında hiçbir şeye yemin edilmez. Hanefilere göre, Nebi, Kur'ân, Kâbe gibi Müslümanlarca kutsal olan varlıklar adına da yemin edilmesi caiz değildir (Kâsânî a.g.e., III, 5-10; Merginânî, el-Hidâye," II, 72; Mevsıli; IV, 51).
Kalben vallahi dense, yemin sahih olmaz. Dil ile söylemek gerekir. Küfre sebep olan şeyleri, yemin niyeti ile söylerse, kâfir olmaz, yemin etmiş olur. (Eğer şunu yaparsam kâfir olayım) gibi küfre sebep olan bir şeyi yemin kastı ile söylemek de yemin olur. Yemin kastı ile söylemedi ise kendisi kâfir olur.
Yemin-i lâğv.
Yanlışlıkla veya doğru zannıyla yalan yere yapılan yemindir. Bir kimsenin borcunu ödemediği halde ödediğini zannederek "vallahi ödedim" diye yemin etmesi gibi. Bu nevi yeminden dolayı yemin sebebine kefaret gerekmez. Allah'ın afvı ve bağışlaması umulur.
Yemin verilen sözün yerine getirilmemesi durumunda bozulmuş kabul edilir. Bir işi yapmaya yemin edip yapmamak yeminin bozulması demektir. Ya da tam aksine yapmamaya söz verip yapmak yine yemin bozmak olarak ifade ediliyor.
İlgili 17 soru bulundu
Her ne şekilde olursa olsun geçerli (mün'akide) olan yemini bozan kimselerin yemin keffâreti ödemeleri gerekir. Yemin keffâreti sırasıyla; on fakire birer fitre (fıtır sadakası) miktarı veya bir fakire on ayrı günde her gün birer fitre miktarı para vermek veya on yoksulu sabah akşam doyurmak ya da giydirmektir.
Vallahi kelimesi Arapçadan dilimize geçmiş olan kelimelerden bir tanesidir. Bu kelimenin anlamı ise bir konu hakkında Allah'ı tanık tutarım, Allah hakkı için anlamlarına gelmektedir. Vallahi kelimesi bir yemin sözüdür.
"Yeminin gerçekleşme şartlarından biri de telaffuz edilmesi yani dil ile söylenmesidir. Dolayısıyla bir kimse telaffuz etmeksizin kendi içinden geçirerek yemin ederse veya adakta bulunursa düşündüğü şeylerin bir bağlayıcılığı olmaz.
Yeminin Hükmü. Yemin kural olarak mubahtır, ancak gereksiz yere yemin etmek ve bunu alışkanlık haline getirmek hoş görülmemiş, sıkça yemin etmek Allah'ın adına karşı bir saygısızlık kabul edilmiştir. Yalan yere yemin ise büyük günahlardandır.
Yemin, sadece Allah'ın mübarek isimlerini söylemekle olur. Vallahi, billahi, tallahi şeklinde yemin edilir. Kur'an, Peygamber, Kâbe için diyerek yemin edilmiş olmaz. Ancak âdet olduğundan dolayı Mushaf hakkı için demek yahut elini Mushaf üzerine koyup bunun hakkı için demek de yemin olur.
Bununla beraber bu bir yemin olarak da değerlendirilmiştir. Bu sebeple; Bir kimse, “Şöyle yaparsam kâfir olayım,” “Yahudi veya Hıristiyan olayım,” “Allah'ın kulu, Peygamberin ümmeti olmayayım,” “Allah ruhumu imansız olarak alsın” şeklinde yemin etse, bu şahsın niyetine bakılır.
- Bazı din alimlerine göre kızgınlık anında yapılan yemin lağv yemini sayılır ve hükümsüzdür. Delilleri ise “Kızgınlık anında yapılan yeminler geçersizdir.” (Müslim) hadisidir. - Ama Buhari ve Müslim'de geçen Hz.
Esasen yemin etmenin bizatihî kendisi dinen tasvip edilmemekle birlikte, bilerek yapılan yeminin bozulması bir bakıma Allah şahit tutularak verilen sözde durulmaması anlamını taşıdığından, daha kusurlu ve günah bir davranış sayılmış, bunun için de bilerek yaptığı yeminini bozan kimse kefaretle yükümlü tutulmuştur.
Böyle bir yemin Hanefîler'e göre, kefâretle telafi edilemez. Bu şekilde yemin eden kişinin, bilerek ve Allah'ın adını anarak yalan yere yemin ettiği için pişman olarak, bir daha böyle bir hataya düşmemek üzere Allah'tan af dilemesi gerekir.
Yemin, bir kimsenin Allah'ın ismini veya bir sıfatını zikrederek sözünü kuvvetlendirmesi demektir. Mesela “Vallahi (Allah'a yemin ederim ki) şu işi yapmam”, “Billahi (Allah'a yemin ederim ki) şu yere gitmeyeceğim” şeklindeki beyanlar böyledir.
Tövbe bir yemin değildir. Bir temizlenme isteğidir. Ve tövbe kapısı her zaman açıktır.
Değerli kardeşimiz, Bunun telafisi yeniden tövbe etmek ve bir daha bu günaha girmemektir. Ayrıca yemininizi bozduğunuz için de "yemin kefareti" ödemeniz gerekir. Ettiği yemini yerine getirmeyip bozmaktan dolayı lazım gelen kefârete, "yemin kefareti" denir.
Allah Kur'an-ı Kerim'de, kendi yüce ismi üzerine, resullere, Kur'an'a, meleklere, kıyamet gününe ve tabiattaki önemli varlıklara yemin etmiştir. Cahiliye Arapları, bir sözün, haberin veya işin doğruluğunu ve değerini pekiştirmek istediklerinde yemin ifadelerini kullanırlardı. Yalan yere yemin etmekten de çekinirlerdi.
«Kim Allah'tan başkası adına yemin ederse kafir ya da müşrik olur.» Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- bu hadiste Allah'tan başkası adına yemin etmenin yasak olduğunu haber vererek, Allah dışında adına yemin edilen kişinin bu yeminle Allah'a ortak kılındığını ve bunun da küfür olduğunu haber veriyor.
Yemin Keffareti); fakat yalan yemin öyle büyük bir günahtır ki, onun cezasını keffaret dahi düşüremeyeceği için, yalan yeminde keffaret olmaz. Böyle bir günah işleyen kişi, yalanına şahid gösterdiği Allah'a tövbe etmeli, af dilemeli ve bir daha bu günahı işlememelidir. Onun günahını ancak Allah affedebilir.
Fetvada, şu ifadelere yer verildi. "Bir kimse unutarak yeminini bozarsa kendisine kefaret gerekmez. Çünkü unutan kimse söylediği sözü veya yaptığı fiili kendi iradesiyle yapmamıştır. Allah (celle celaluhu) Kur'an'ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: '…Hata ile yaptığınız bir işte size hiçbir günah yoktur.
Ahdım var kelimesi geçmiş dönemlerde kişilerin ağzından çıkan ve yemin olarak kabul edilen kelimeler arasında sayılmaktadır. Yapılmaması ise ahlaki bir yaptırım ile cezalandırılan yeminler arasında kabul edilmektedir.
17- (Anam avradım olsun) demek küfür olmaz. Ama Müslümana böyle söylemek yakışmaz. 18- İlah yerine, (Ey rahmeti bol padişah) demek, ibadet olmayan yerlerde caizdir.
Bu tarz sözler yemin sayılmadı gibi aynı zamanda doğru ve güzel bir söz de değildir. Böyle sözler ve yeminler Allah Resulü tarafından yasaklanmıştır.
“Kur'an çarpsın” yerine “Kur'an hakkı için” diyebiliriz, “Kur'an'a el basarım” diyebiliriz. Bu sözlerle hem doğru dürüst yemin etmiş oluruz, hem de Kur'an'a yakışan saygıyı göstermiş oluruz.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri