Zalimin, bidat sahibinin ve kötü kimselerin, öğünmek için çok para harcamış olanın davetine de gidilmez.” Şir'at-ül-islâm kitabında; “Riya, gösteriş için yapılan davete gidilmez” deniyor. Muhît kitâbında da; “Oyun oynanan, çalgı çalınan, Müslümanlar çekiştirilen, içki içilen davete gidilmez” denmektedir.
Fâsık kimsenin davetine gidilmez. Böylece onun kötü işlerinin tasvip edilmediği gösterilmiş olur.
Âlimler bu hadis-i şerifi açıklarken, her çeşit davete icabet etmenin vacip değil, sünnet olduğunu bildirmişlerdir. Düğün yemeğine çağırılınca gitmek de sünnettir. Bazı âlimler vacip demişlerdir. Yalnız, günah işlenmiyorsa gitmek sünnettir.
Günah değildir. Davete icabet etmek imkanlar dahilinde sünnettir. Kardeşinin davetine icabet etmek manasıyla ise hükmü vaciptir. Düğün daveti ise daha özel bir davettir.
Bir kişinin çağrılmış olduğu yani davet edildiği yere gitmesi anlamında davete icabet etmek deyimini kullanılır. Türk kültüründe insanlar misafirliğe çok fazla önem verir. Bu sebeple dilimizde bu amaçla kullanılan pek çok deyim vardır. Davete icabet etmek kişilerin çağrılmış oldukları yere gitmesi anlamına gelmektedir.
İlgili 35 soru bulundu
Davet edilmeyen yere gitmek doğru değildir.
Çünkü bu, hem kişinin şahsiyetini küçük düşürmeye sebep olabilir, hem de ev sahibini güç duruma soktuğu için kendisi vebale girebilir.
Müslüman ailelerin düğünlerdeki ikram ve eğlencelerinin İslâmi kurallara uygun olması asıldır. Ancak önceden cemiyetin içkili ve danslı olduğu biliniyorsa bu tür davetlere katılmamak gerekir.
Harama girmemeye, nefsi ve şehveti tahrik edecek biçimde kadın-erkek karışık şarkı, türkü, oyun ve sâir eğlencelere yer vermemeye, düğünün bütün safhalarında düğün gerekçesiyle de olsa israftan ve savurganlıktan kaçınmaya azamî özen gösterilmelidir.
Özkes sözlerini şöyle sürdürdü: “Peygamber Efendimiz düğünlere katılmıştır. Düğünlerde şarkı söylenen, def çalınan ortamlarda Peygamberimiz bizzat bulunmuştur. Düğünlerde şarkı söylenmesine, def çalınmasına Peygamberimiz müsaade etmiştir. Bayramlarda oynanmasına müsaade etmiştir.
C1. Günah değildir. Davete icabet etmek imkanlar dahilinde sünnettir. Kardeşinin davetine icabet etmek manasıyla ise hükmü vaciptir.
Peygamber'in evlenme hazırlığı yapan Abdurrahman b. Avf'a, “Bir koyunla da olsa ziyafet ver” (Buhârî, “Nikâḥ”, 7, 54, 68) demesi ve kendisinin de evliliklerinde misafirlerine yemek yedirmesinden anlaşılacağı gibi düğün yemeği sünnettir.
En sahîh kavle göre mekruh değildir.
Da'vet kelimesi terim olarak özellikle “İslâm'a ve İslâm esaslarının uygulanmasına çağrı” anlamına gelir.
Dilimize Arapçadan geçmiş olan icabet kelimesi cevap sözcüğünden türetilmiştir. Cevap birinin sorusunu ya da teklifini yanıtlamak anlamına gelirken icabet de sunulan teklifi ya da öneriyi kabul etmek demektir.
“Bir Müslümanın diğer Müslüman üzerindeki hakkı beştir. Selâmını almak, davetine icâbet etmek, cenazesini teşyi etmek, hastalandığında ziyaretine gitmek, aksırıp “elhamdülillah” dediğinde “yerhamukellah” diyerek dua etmek.” (İbn-i Mace, Cenâiz, 1) buyurarak bunu Müslümanın temel vazifelerinden biri saymıştır.
Düğüne; ailenin, gelin ve damadın akrabaları, yakın arkadaşları ve komşuları davet edilmelidir.
- Peygamber Efendimiz (SAV), “Evlenmenin en hayırlısı, en kolay ve külfetsiz olandır.” (Ebu Davud Nikah:32 ,İbn Mâce, Sünen, Nikâh, 25) diyerek düğünde israftan kaçınmamız gerektiğini belirtmiştir. - Evlenen çiftleri tebrik etmek ve hayır dualarda bulunulmalı.
Evlenmek, Peygamberimizin (asm.) hem kavlî, hem de fiilî sünnetidir. Bunun için evliliğin bütün safhaları; nişandan nikâha, çeyizden düğüne kadar nasıl olacağı, nasıl yapılacağı, nelere dikkat edilmesi gerektiği bütün teferruatıyla hadislerde bildirilmiştir. Düğün merasimi de evliliğin önemli bir safhasıdır.
Bu sebeple İslâm, kız-erkek beraberliğini serbest bırakmamış, kayıt ve şartlara tâbi kılmıştır. Bir Müslümanın evine akrabası dışında kalan dost ve arkadaşlarının da gelmesi tabiîdir. Bu durumda kadın ve erkeklerin beraber oturması ve evin kız ve kadının misafirlere hizmet etmesi bahis mevzûu olabilir.
Açık havada düğün yapılmasını yasaklayan bir kanun hükmü olmadıkça da, açık hava düğünleri yasaklanamaz.
Kadın veya erkek, birbirlerine (nikâhlısına) kendi yuvaları içinde daha çekici görünebilmek için süslenebilirler, bunda bir sakınca yoktur. Ama erkeklerin dikkatini çekmek için bunu yaparlarsa kerahet vardır, hattâ bu kerahet onların niyet ve davranışlarına göre haram da olabilir.
Düğünlerde, erkeklerin ve kadınların ayrı ayrı kendi aralarında şarkılı ve türkülü olarak oynamaları caiz midir? İslâm dininde düğün gibi şenlikler için, erkeklerin ve kadınların ayrı ayrı olmak şartıyla, kendi aralarında İslâm'ın yasaklamadığı şarkı, türkü ve şiir söyleyip oynamalarında bir sakınca yoktur.
Müslüman sadece haramı işlememekle değil, elinden geldiği ölçüde işlenmesine engel olmakla da mükelleftir. Bu kaide onun, kat`i bir mecburiyet olmadıkça, içki içilen yerde oturmasına mânidir.
Buna göre bir haramın işlendiği masada oturmamak en güzelidir. Ancak oturmak ya da orada bulunmak zorunda olan bir Müslüman, o günahtan rahatsız oluyorsa işlenen günaha ortak olmaz ve sorumlu da olmaz.
9- Ev sahibinden izinsiz veya habersiz evi terk etmemelidir! Peygamber efendimiz, böyle habersiz gitmeyi, hiç uygun görmezdi. Giderken de yine ev sahibine dua etmelidir. 10- Yatılı olarak giden misafir, ev sahibine ağırlık vermemek için, zaruret yoksa, üç günden fazla kalmamaya, yük olmamaya gayret etmelidir!
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri