1. Bir hadisi isnadıyla birlikte bir kitaba alıp nakletmek. Bu anlam, daha çok ilk dönem müelliflerinin derledikleri hadislerden kitap oluşturma faaliyetlerini ifade eder.
Tahhan, Usulu't-Tahric ve Diraseti'l-Esânid, Riyad (t.y), s. 8-9). Bu tanımda geçen, hadisin kaynağını göstermek o hadisin bulunduğu kitapları zikretmek suretiyle olur. Bu tür durumlarda "Buharî bu hadisi Sahih'inde zikretti" veya "Bu hadisi Tabarânî Mu'cem'inde irad etmiştir" gibi ifadeler kullanılır.
B- Dirayetü'l Hadis İlmi:Sened ve metn durumlarını anlamaya imkan veren kaideler ilmidir. Bu ilmin amacı Peygamberimizin (s.a.v)hadislerini karıştırılmaktan, tedlisten ve iftiraya uğramaktan korumaktır. Bu ilim sayesinde: - İslam dininin tahrif ve tebdilden korunması tam olarak sağlanmıştır.
Yazılı olarak derlenen ve sözlü olarak nakledilip kayda geçirilen hadislerin muhaddisler tarafından belli esaslara göre sıralandığı döneme tasnif dönemi adı verilir.
2 Mu'cem ismi, başlangıçta “alfabetik tertiple yazılan ve hadis hocalarının kısaca tanıtıldığı ve onlardan alınan birkaç rivâyetin nakledildiği kitaplara” verilmiş, ancak daha sonraları, “bir müellifin, hocalarına, ilim aldığı kişilere ve akranına tahsis ettiği kitaplar” için de kullanılır olmuştur.
İlgili 23 soru bulundu
TESÂKUT. (ﺗﺴﺎﻗﻂ) i. (Ar. suḳūṭ “düşmek”ten tesāḳuṭ) Birbiri ardınca düşme: Dâğ-ı hûn-âşâm gitti sîne-i bî-kîneden / Etti kevkebler tesâkut dâmen-i âyîneden (Nâbî).
Sözlükte “çıkarmak” anlamına gelen istihrâc kelimesi, terim olarak “bir hadis kitabındaki bütün rivayetleri bir müellifin kendisine ulaşan başka senedlerle rivayet etmesi” demektir. Bu hadislerin toplandığı kitaba müstahrec, bu işi yapan müellife de müstahric denmektedir.
Kaynaklarda hadisleri ilk tedvin ve tasnif edenler konusunda çeşitli isimler zikredilmekle birlikte tedvin söz konusu olduğunda akla gelen ilk isim İbn Şihâb ez-Zührî, tasnif bahis konusu edildiğinde İbn Cüreyc'dir.
Bu tanımlar arasında günümüzde genel kabul göreni İbnu's-Salâh tarafından yapılmış olan tanımdır. Bu egemen tanıma göre bir hadisin sahih olabilmesi için, râvilerin adalet ve zabt sahibi olması, hadisin senedinin muttasıl olması ve rivayetin şâz ve muallel olmaması gerekir.
Tashîf ] ﻒﻴﺤﺼﺗ [ lügatte; kelimeyi yanlış okumak, yanlış harekelemek, tahrif etmek, saptırmak v.b. anlamlara gelir. Tahrîf ] ﻒیﺮﺤﺗ [ ise ibarenin mânâsını değiştirmek veya başka tarafa meylettirmek yahut çarpıtmak demektir. Hadis ilminde kelimenin harekesini hatalı ifade etmeye tahrîf denir.
Muksirûn ve Hadis Sayıları
Ömer, Enes b. Mâlik, Abdullah b. Abbas, Câbir b. Abdullah ve Ebû Saîd el-Hudrî olmak üzere sadece yedi kisidir.
Rivayet, hadis ilminde hadisi usulüne uygun olarak ve aktarma metotlarını belirterek kaynağına dayandırmak demektir. Hadislerin aktarılması ve derlenmesi, ilk dönemden itibaren üzerinde hassasiyetle durulan bir konu olmuştur.
Cerh ve Ta'dil, hadis rivayet eden kişilerin dini ve bilimsel açıdan eleştirisini konu edinen ilimdir. Cerh ve Ta'dil'in amacı hadisleri, güvenilirlik açısından zayıf olanlardan ayırmaktır. Temel hedefi ise İslam dinini korumaktır.
Sağlam kabul edilmesi için gerekli şartları taşıyan ve dinî konularda delil olarak kullanılan hadis, bu hadisleri toplayan kitap türü.
Hadisi kaynağına isnat ederek nakletmek anlamında terim. Sözlükte “sulamak, su başına gidip kana kana su içmek; nakletmek” mânalarındaki rivâyet kelimesi terim olarak “hadisi vb. haberleri senediyle nakletmek, onları söyleyene veya yapana isnat etmek” anlamında kullanılır.
Tahammül, Hz. Peygamber'in hadisini usûlüne uygun bir şekilde ho- cadan tedris etmek, edâ ise, talebeye öğretmektir. İlerleyen zaman içinde yazılı metinlerin çoğalması, başlangıçta şifâhî olarak yapılan hadis rivâyet geleneğini de etkilemiştir.
Bir âlimin, hadîslerin sıhhati için aradığı şartları taşımayan, nitekim herhangi bir hadîsi haber verirken kasten yalan söylediği bilinen bir kimsenin haber verdiği hadîslerin hepsine mevzu (uydurma) hadîs denir.
Kur'an-ı Kerim'de hadîs kelime- si temel anlamında birçok yerde geçmektedir. 9 Tâhâ, 20/6; Nâziât, 79/15. 10 Zâriyât, 51/24. 11 Burûc, 85/17. 12 Ğâşiye, 88/1. 13 Mü'minûn, 23/44. (İbret kıssaları haline getirilen diğer kavim için bkz.
Meşhur hadislere inanmayan da kâfir olur. (
Çünkü bu zatların yaşadığı tevâtür hâlini almıştır. İnkârı mümkün değildir. Mütevatir hadisleri inkâr etmek de böyledir.
Hadisler, İslâm Peygamberi'nin zamanından (Sünnî kaynaklar 200-300, Şiî hadis kitapları 400-500 yıl) birkaç asır sonra yazılan ve İslâm Peygamberi'ne bir rivayet zinciri ile isnâd edilen söz ve fiillerden oluşan sözlü kültür ürünleridir.
En meşhur hadis kitabı olan Buhari'de, mükerrer olanlar dâhil 7275 tane hadis vardır. Mükerrerlerin olması başka raviler tarafından da rivayet edilmesinden dolayıdır. İkinci meşhur hadis kitabı Müslim'de de, 7275 hadis vardır. Büyük kısmı birbirinin aynıdır.
Etrâf “bir şeyin kenarı, köşesi, yanı” mânasına gelen taraf kelimesinin çoğuludur. I. yüzyılın son çeyreğinden itibaren (VII. yüzyılın sonları) hadis derslerinde hatırlanması için hadisin baş tarafından bir kısmının yazıldığı ve bunlara etrâf dendiği bilinmektedir.
Sözlükte “fazlalık, ziyade, ilâve” anlamlarındaki zâidenin çoğulu olan zevâid kelimesi, hadis ilminde bir veya birkaç hadis kitabının Kütüb-i Sitte gibi temel kaynaklardan fazla veya farklı olarak ihtiva ettiği hadisleri konularına göre bir araya getiren eserleri ifade eder.
Radıyyüddin es-Sâgānî'nin (ö. 650/1252), derlediği bazı sahih hadisleri nahiv konularına göre düzenlediği eseri.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri