Fenâfillah, tefâni sırrı da denilen, "ölmeden önce ölmüş gibi olup" yokluk sırrına ermek, Allah'ın varlığında yok olmak, erimek anlamına gelir. Tasavvuf inancına göre, evrende Allah'ın varlığından başka gerçek varlık yoktur.
Kulun kendi fiil ve davranışlarını görmekten fâni olup gerçek kul olma noktasına ulaşması anlamında bir tasavvuf terimi. Fenâ ve bekā nazariyesinin kurucusu olarak bilinen mutasavvıf.
Bu mertebeye ulaşmak tasavvufta en zor durumlardan biridir. Kişilerin ölmeden ölmüş gibi olması şeklinde tanımlanan fenafillah mertebesine de ulaşabilen kişiler bulunmaktadır. Bu kişilere veli adı verilir.
Tasavvuf terminolojisinin önemli hâllerinden olan fenâ ve bekâ, seyr u sülûk sürecinde müridin ulaşmak istediği en son hedef olarak bilinir. Fenâ, kulun kulluğunu görmekten fâni olmasıdır. Bekâ ise ilâhi tecellileri temâşâ etmekle bâkî olmasıdır.
Arapça kurala göre oluşturulan sözler bitişik yazılır: aliyyülâlâ, ceffelkalem, darülaceze, darülfünun, daüssıla, fevkalade, fevkalbeşer, hıfzıssıhha, hüvelbaki, şeyhülislam, tahtelbahir, tahteşşuur; aleykümselam, Allahualem, bismillah, fenafillah, fisebilillah, hafazanallah, inşallah, maşallah, velhasıl vb.
İlgili 27 soru bulundu
Fenafillah bir vahdet-i vücud kavramıdır. Kul bu makamlarda kendinden ve sıfatlarından fani olarak Hakk'ın sıfatlarıyla beka bulur. Tasavvuftaki en son mertebe olan salah makamının kapısıdır.
Sâlikin ulaşacağı yedinci makam “makam-ı hafâ-yı mutlak”tır. Bu makamdaki sâlik kahhar ismi dairesinde olup vuslata ermiş, fenâfillâh olmuştur. Mânevî yolculuğun sonu olan bu makama vahdet veya mutlak hafâ mertebesi de denilir.
1) Amel ve ibadetleri yerine getirmek için gayret etmek, nefse karşı çıkmak suretiyle kötü sıfatlardan fânı olmak. 2) Tamamen Allah'a yönelerek, ibadetlerden zevk alma duygusundan da fâni olmak, 3) Nihayet, Allah'ı müşâhede etmenin farkına varmaktan da fâni olmak...
Fenâya eren kulun yerine her zaman Allah geçtiği için, fani olmak, büsbütün yok olmak, hiçe karışmak demek değildir. Fenâ ve bakâ kavramlarını en yaygın biçimde kullananın Ebu Said Harrâz olduğu kabul edilir.
Bunlar Nefs, Suret ve Madde'dir.
Hiçlik de bir bakıma öyledir, her şey olduğu için bir süre sonra hiç olmuştur. Gelinen son noktadır, her şeyin son makamı; hiçlik makamıdır.
İslâmî literatürde aşk ilâhî ve beşerî olmak üzere başlıca iki anlamda kullanılmış, ilâhî aşka genellikle “hakiki aşk”, beşerî aşka da “mecazî” veya “uzrî aşk” denilmiştir.
Tasavvufî hayat tarzını benimseyen ve bu yolla Hakk'ın yakınlığını kazanmaya çalışan kişi. Kulun Hakk'ın dışındaki her şeyi terketmesi anlamında bir tasavvuf terimi. Bir tasavvuf terimi; III. (IX.) yüzyılda Horasan bölgesinde ortaya çıkıp daha sonra bütün İslâm dünyasında yaygınlık kazanan tasavvuf anlayışı.
Tasavvuf önderlerine ve tarikat kurucularına da pîr denir. : Şeyhlik makamı. : Allah aşkıyla kendinden geçen, derviş. : Mürşid, Allah aşkını sunan, yol gösteren.
Asım, 1305:487) Levm kelimesinden türetilen mimli mastarlar olan melâm ve melâmet, sözlükte “kınamak, ayıplamak, azarlamak, serzenişte bulunmak, korkmak, rüsvaylık” anlamlarına; melâm(et)î ise kınanmaya konu olan anlamına gelmektedir.
Cem' mertebesine ulaşan kul, duygu yoğunluğuna bağlı olarak kâinatta vuku bulan her şeyde gerçek fâilin Allah olduğunu ve Hakk'ın dışında da gerçek bir varlığın olmadığını müşâhede eder. Bu müşahededen sonra kul, tefrika hâline dönerek kulluk vazifelerini daha önce zevk ettiği tevhide uygun olarak yerine getirir.
Fenafillâh: ölmeden evvel ölmek, Bekabillâh: öldükten sonra derdine derman bularak dirilmektir. Salik Bekabillâh mertebesine ulaştığında her şey Mevlâ'yı gösteren bir ayna gibi olur. Ehlullahın, 'fena' dediği: 'Ölmeden evvel ölüm' hâli gerçekleşmedikçe, Allâh-u Teâlâ'ya ulaşmak kolay olmaz.
Fena âlemi ise, şu içinde yaşadığımız dünyadır. Bu âlem gelip geçicidir, kıyamet ile de tamamen son bulacaktır.
tanrısal özde ölümsüz olma durumu. fenafillah'tan sonra mümkün olabilen bir mertebe. bekabillah bir damlanın okyanusa karışıp, okyanus olması gibi, insanın allah'a ile bütünleşmesi, ”o” olması olarak anlaşılabilir.
Bekâ tasavvufta insana özgü niteliklerden ve ilişkilerden sıyrılarak sürekli olarak tanrısal özde kalma. Aynı zamanda geçici olduğu düşünülen bu evrenin karşıtı olan ölümsüz varlık alanı için de bu terim kullanılır.
Bunlar: Çargah Makamı, Buselik Makamı, Kürdî Makamı, Rast Makamı, Uşşak Makamı, Hicaz Makamı, Uzzal Makamı, Hümayun Makamı, Zirgüleli Hicaz Makamı, Neva Makamı, Tahir Makamı, Bayati Makamı, Muhayyer Makamı, Isfahân Makamı, Gülizâr Makamı, Hüseyni Makamı, Karcığar Makamı ve Basit Suzinak Makamı'dır.
Peygamber Efendimiz “nefsi iki kaş ortasında” olarak ifade buyurmuş.
Nefsin; nefs-i emmare, nefs-i levvame, nefs-i mülhime, nefs-i mutmainne, nefs-i razıyye, nefs-i merdıyye ve nefs-i kamile olmak üzere 7 mertebesi vardır. Bu mertebelere aynı zamanda “atvar-seb'a” da denmektedir. Nefse ait mertebelerin her biri Allah'a ait isimler zikredilerek aşılabilmektedir.
Nefis, lügat manası itibariyle kişi, zat ve ruh demektir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri