Kaynaklarda kimlere fakir ve miskin denileceği konusunda çeşitli tanımlar yapıla gelmiştir. Bu konuda farklı görüşler olsa da genel olarak nisab miktarı malı olmayan ve aslî ihtiyaçlarını karşılayamayan kimselere fakir, hiç malı olmayan ve dilenmek zorunda kalan kimselere de miskin denileceği ifade edilmiştir.
Fakīr kelimesi Arapça'da “delmek, kazmak, kırmak” mânalarına gelen fakr kökünden sıfat olup asıl anlamı “omurgası (fekār) kırılmış kimse”dir. Bu durumdaki insan gibi bir işe güç yetirememesi, başkasına muhtaç olması sebebiyle maddî bakımdan sıkıntı içinde bulunan kimseye de fakir denildiği ifade edilir (bk.
Kâfir (Arapça: كافر - kāfir, çoğulu: كفّار - kuffār, kadın için kâfire kullanılır, çoğulu: kevâfir), İslam dinî terminolojisinde küfür işleyerek dinden çıktığı düşünülen veya hiç Müslüman olmamış kişiye denir.
Yoksulluk ile fakirlik arasında fark vardır. Fakirlik, üstesinden gelinebilen. Ama yoksulluk müzminleşmiş, demir gibi katılaşmış ve elem verici bir hale gelmiş, çözümü çok zor olan bir yapıyı temsil eder olmuştur.
Çoğulu mesâkîndir. Bu ölçüdeki yoksulluk ve ihtiyaç, kişiyi çökertip bilinçsiz, hareketsiz ve çaresiz bir duruma getirdiğinden, böylesi düşkünlere miskin denilmiştir. Bu nedenle miskin ile fakir arasında önemli bir fark vardır. Fakir, geliri ihtiyaçlarını karşılamayan kişi iken, miskin geliri hiç olmayan kimsedir.
İlgili 45 soru bulundu
Yoksulluk sorunu ülkeden ülkeye farklılık gösterse de yoksulluğun nedenleri olarak; işsizliğin artması, enflasyon, gelir dağılımındaki eşitsizlikler, savaşlar, iç ve dış göçler, ülkede yaşanan sosyo-ekonomik krizler sayılabilir.
Hanefilere göre, fakir: ev ve ev eşyası gibi aslî ihtiyaçlarını karşılayamayan, nisap miktarından daha az malı bulunan kimsedir. Miskin ise, hiçbir geliri ve malı olmayan kimsedir.
Buna göre fakirlik Allah'ın insanları imtihan ettiği yollardan biri olup sabredenler bu imtihanı kazanmış olurlar (el-Bakara 2/155).
I-FAKİRLİKLE İLGİLİ HADİSLER
Bu konuda farklı görüşler olsa da genel olarak nisab miktarı malı olmayan ve aslî ihtiyaçlarını karşılayamayan kimselere fakir, hiç malı olmayan ve dilenmek zorunda kalan kimselere de miskin denileceği ifade edilmiştir.
Malnütrisyon; beslenmede bozukluk, beslenmenin düzgün olmaması anlamına gelir. Malnütrisyon kronik hale geldiğinde kişinin genel sağlığını olumsuz yönde etkiler.
Allah'ın kendilerine ilim ve hikmet verdiği bildirilen peygamberlerden olan Hz. Eyyûb, sahip olduğu tüm zenginliğini ve çocuklarını kaybetmiş, tüm bunlara ve çektiği ağır hastalığa karşı gösterdiği sabır nedeniyle yüce Allah tarafından ödüllendirilmiştir.
Yoksulluk veya fakirlik, günlük temel ihtiyaçların tamamını veya büyük bir kısmını karşılayacak yeterli gelire sahip olmama durumudur. Özellikle, yiyecek, içecek, barınma, giyim-kuşam gibi temel ihtiyaçlara zor erişmek veya erişememek yoksulluk olarak tanımlanabilmektedir.
(isim) gecekondu mahallesi, fakir semt, kenar mahalle, yoksul ev, gecekondu.
Allah Teala'nın canlılara yeme içme ve başka hususlarda yararlanmak üzere verdiği her şeyi “rızık” kelimesiyle ifade edilir. Sadece insanların değil, yeryüzündeki tüm canlıların rızkı Rezzak olan Allah'a aittir. O sadece inananlara değil, kendisini inkâr edenlere, hatta kendisine iftira edenlere de bol bol rızık verir.
Kur'an, insan için çalışmanın dışında hiçbir şey olmadığını söylemektedir (Kuran, 53:39). Yoksulluktan, sabrederek değil, çalışarak kurtulabiliriz. Onur ve özgür insanlar olmak, çalışmak ve varlık yaratmayı gerektirmektedir. Yoksulluk, kader değildir.
Aşağılık kompleksi ya da Aşağılık karmaşası, bireysel psikoloji ekolünün kurucusu Alfred Adler tarafından ortaya atılan ve kişinin bazı yönlerden kendini diğerlerinden aşağı hissetmesine neden olan karmaşasına verilen addır.
İnsanlar onun bu sabrına şaşıyorlardı. EYYÛB PEYGAMBER'İN HAYATINDAN ALINACAK DERSLER Eyyûb Peygamber, cömert ve merhametli bir kimse idi. Zenginken fakirlere, misafirlere, yetimlere çok yardım ederdi. Onların dertleriyle dertlenir, sıkıntılarına çare bulmaya çalışırdı.
Peygamber s.a.s şöyle buyuruyor: “Fakirleri seviniz ve onlara yakın olunuz. Siz onları severseniz Allah da sizi sever. Siz onlara yakın olursanız.
Kulun kullara muhtaç hale düşmesi, hiçbir mazereti yokken insanlara yük olması, veren el değil, alan el olması dinimizin çok tehlikeli saydığı bir fakirliktir. Peygamberimiz, "Fakirlik küfre yakındır!" buyurmuşlardır.
Zengin olmanın çok çalışmak ya da şansla değil genetiğimizle ilgisi olduğunu ortaya koyan araştırma sonuçlarına göre, zengin ve fakirler genetikleri farklılık gösteriyor.
Tasavvuf ahlakı ve uygulamaları ile bazı hâl ve makamları ifade eden “zühd, tevekkül, riyâzet, halvet, kanaat, şükür, sehâ, îsâr, fakr, fütüvvet, melâmet” gibi kavramlar tasavvufun iktisadi yönü ile öne çıkan bazı kavramlarıdır.
Zühdün hakikatini ve derecelerini fakr teriminden sonra ele alan Gazzâlî'ye göre fakr muhtaç olunan şeyin yokluğu demektir ki fakrın en üstünü zühddür. Zühd nefsin Hakk'ın dışındaki her şeyden tecerrüd etmesidir.
İslam'ın yardımlaşma köprüsü olan zekat, yoksul ve muhtaç kimselerin hakkı olduğu için bu kimselere verilir. Zekat almaya hak kazananlar hiç malı olmayan kişiler veya zaruri ihtiyaçları dışında nisap miktarının altında malı olan kişilerdir.
Fakir, H. Wilhelm Kicherer tarafından 1933 yılında Almanya Stuttgart'ta kuruldu.
Fakir kelimesinin eş anlamlısı 'yoksul' ve 'fukara' olarak bilinmektedir. Her iki kelime de aynı şekilde fakir sözcüğü ile eş anlamlı şekilde kullanılabilir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri