sıf. (Eski Türk. ūç'tan yön ekiyle ūç+ra > ucra > ücra) [Halk ağzında hücra şeklinde de kullanılır] Çok kenarda ve uçta bulunan, uzakta, ıssız ve tenhâ: En ücra, en tenhâ yerleri kollarlar (Ahmed Midhat Efendi).
Ücra kelimesi de, kıyıda ve kenarda anlamına sahip olan bir kelimedir. Kenarda anlamında cümle içerisinde geçebiliyor. Her kelimenin TDK'da farklı bir anlamı bulunuyor.
Ücra bölge özellikle aynı zamanda ıssız bölge olarak da ifade edilir.
ücra - Nişanyan Sözlük. Türkiye Türkçesi uc “uzak yer, uç” sözcüğünden Türkiye Türkçesi +rA ekiyle türetilmiştir.
Türk Dil Kurumu uçkur kelimesini, şalvarın belde durmasını sağlamak veya kumaştan yapılmış torbaların ağızlarını büzmek için bunlara geçirilen bağ olarak açıklamaktadır.
İlgili 16 soru bulundu
Nivik - Şifalı bir bitki. Okçur - Bel lastiği.
Kurman (belirtme hâli Kurman'ı) Anlamı sağır, anlamayan demek.
Cizye, gayrimüslim vatandaşların hür ve mükellef olan erkeklerinden, yılda bir kez alınan baş vergisiydi.
Arapçada sevb, giyecek anlamına gelir. İki ya da daha fazla giysiden oluşan takımlara ve elbiselere ise esvap denir.
Alaca belli bir renk değil, birden fazla renk anlamına gelir. Örneğin sarı, yeşil ve mor renklerinin bir arada kullanıldığı bir elbise alaca renklidir.
Isıtma ile beraber üzerinde yemek pişirmeye yarayan mutfak sobası kuzine olarak bilinir. Özellikle gemilerde yemek pişirilen yer olarak bilindiğini söylemek mümkün.
Genel görelilikte olay ufku, ışık ve maddenin artık kaçamadığı bölgeyi sınırlayan kuşağa denir. Olay ufku, herhangi bir fiziksel incelemede bulunamadığımız bir uzay parçasıdır. Ne olay ufkundan ötesini bilinen yasalarla açıklama olanağı vardır, ne de orada ne olup bittiğini bilmenin bir yolu vardır.
(ﺑﻰﺗﺎﺏ) sıf. (Fars. olumsuzluk bildiren bі- ve tāb “güç, kuvvet” ile bі-tāb) Halsiz, güçsüz, bitkin, yorgun: Yüzü örtülü bir şekilde bîtap yatıyor (Reşat N. Güntekin).
(ﻣﺸﻐﻠﻪ) i. (Ar. şaġl “bir şeyden alıkoymak”tan meşġale) Uğraşılan, meşgul olunan şey, iş güç, uğraşı: “Hayat meşgalesi.”
Herhangi bir durum için yıkılmış ya da dökülmüş ve bakımsız kalmış durumlara viran denmektedir. ''Şu ana kadar gördüğüm her yer viran olmuş.''
Yaban sözcüğünün ilk anlamı ise, ıssız yerdir. Bu sözcük sadece yerler için kullanılmaz. Tanıdık olmayan kişilere de yaban denir.
Evcimen sözcüğü kadınlar için ev işlerinde iyi olan, evde oturan ve becerikli şeklinde karşımıza çıkar.
Açıklama: Eskişehir'de geleneksel kadın giyimi “Ağır Esvap” olarak adlandırılır. Birbirini andıran giyim türleri içerisinde en çok seçileni ve en değerlisi ise “Sarka-Pesent”tir.
Sâlih amelleri veya bazı kişileri vesile edinerek Allah'a yakın olmaya çalışmak, O'ndan dilekte bulunmak anlamında terim.
Haraç, toprağın mülkiyetinden dolayı sahiplerinden maktu olarak alınan para veya hasılatından alınan hissedir. Müslümanlardan alınan öşür ve resm-i dönüm (veya çitf akçesi) vergisinin karşılığıdır[75].
Avârız, Osmanlı Devleti zamanında olağanüstü hallerde halka yüklenen malî, aynî ve bedenî vergilerdi. Bu vergi hem Müslümanlardan hem de gayrimüslimlerden alınırdı. Fakat zamanla sürekli vergi hâline gelmiştir. Günümüz Türkiye'sindeki deprem vergileri aynen buna benzer.
Gayrimüslim, İslam hukuku ve dünya görüşünde Müslüman olmayan tanımlamak için kullanılan terim. İslam esasıyla yönetilen devletlerin idaresi altında yaşayan ve İslam'dan başka bir inanca sahip kişi ve topluluklar ayrıca zimmî olarak sınıflanmaktadır.
Karaçora (Karaçor): Kötü ruh. Kötücül cin.
Dost, arkadaş, yoldaş.
Boya göre ağırlığın (Çocuğun ağırlığı / aynı boydaki sağlıklı bir çocuğun ağırlığı) düşük olması çocuğun kavruk-zayıf olduğu anlamına gelir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri