Ehl-i sünnetin reisi ise imam-ı a'zam Ebu Hanife hazretleridir. İmam-ı a'zam Ebu Hanife hazretleri, fıkıh bilgilerini toplayarak, kısımlara, kollara ayırdığı ve usuller, metotlar koyduğu gibi, Resulullahın ve Eshab-ı kiramın bildirdiği itikad, iman bilgilerini de topladı ve yüzlerce talebesine bildirdi.
Muhammed b. Hanefiyye ve kader konusunda bir risâlesi bulunan Hasan-ı Basrî'yi Ehl-i sünnet'in ilk temsilcileri olarak zikretmiştir (el-Farḳ, s. 220).
Ehli Sünnetin İmamı Ahmed Bin Hanbel Akidesi, Menheci ve Hayatı
Cübeyr'e (ö. 95/713) nisbet edilen bir rivayetten anlaşıldığına göre kelime I. yüzyılın sonuna doğru (VIII. yüzyılın başları) ortaya çıkmış olmalıdır. Ehl-i sünnet tabiri ise Dârimî'de yer alan bir rivayete bakılırsa ("Muḳaddime", 23) ilk defa Hasan-ı Basrî tarafından kullanılmıştır.
“Havâric, Cehmiyye, Mu'tezile, Müşebbihe, kaderiyye, Cebriye, Mürcie ve Şiâ'nın birer itikadî fırka olarak teşekkül etmeye başladığı bir dönemde yaşayan Ebu Hanife, akaid ve kelama dair görüşleriyle Ehl-i Sünnet akaidinin oluşmasına zemin hazırlamıştır.
İlgili 34 soru bulundu
İslâm tarihinde ortaya çıkmış çeşitli mezhep ve gruplar açısından genel olarak bakıldığında itikadî mezheplerden Selef alimleri, Mâtürîdî ve Eş'arîler, fıkhî (amelî) mezheplerden Hanefî, Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelîler ehl-i sünnet ve'l-cemaatin ana temsilcileridir.
Bunlara da Ehli Sünnet vel Cemaat adı verildi, İslam aleminin büyük bir çoğunluğunu oluşturan bu yolun temsilcileri Ebu Hanife; İmam Şafii, İmam Malik, İmam Ahmed bin Hanbel (r.a.) dur. Bu dört mezhebin hak oluşu, tevatür haddine erişen müdevven kitaplarla zamanımıza kadar devam etmiştir.
Sünnetin kökeni ve ilk olarak ne zaman uygulanmaya başladığı kesin olarak bilinmemektedir. Arkeolojik araştırmalara göre eski Mısır'da, İbranilerde, Fenikelilerde, hatta Amerika kıtasındaki eski Azteklerde sünnetin var olduğuna dair bulgulara ve kabartma resimlere rastlanmıştır.
Sünnetin ilk olarak ne zaman ve ne gerekçe ile yapılmaya başlandığına dair kanıt yoktur; ancak Antik Mısır medeniyetinde uygulandığı, köleler ve mahkûmların bir aşağılama yöntemi olarak sünnet edildiği, Musa'nın Mısır'dan çıkardığı İbraniler'in köle veya mahkûmlardan oluştuğu için, hepsinin sünnetli olduğu, bunu ...
Dünyada yaklaşık 15.000 yıldır, tarih öncesi dönemlerinden beri sünnet uygulanmaktadır. Sünnet yazılı tarihten önce başlamıştır. Arkeolojik araştırmalarda eski Mısır'da İbraniler ve Fenikeliler de hatta Amerika kıtasındaki eski Aztekler'de sünnet işleminin uygulandığı gösterilmiştir.
Peygamber'in yaşama biçimi, onun düşünce ve davranışlarına uygun olan yol; “ehl” sözcüğü, bu yola mensup olan; “cemaat” ise çoğunluğun anlayışı (sevad-ı a'zam) anlamlarına gelmekte- dir Kısaca Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat tabiri, İslam ümmetinin çoğunluğunun din anlayışına ve sünnet yorumuna tabi olanlar demektir.
Ehli sünnet inancını oluşturan en önemli iki itikat mezhebinden biri olan Maturidi'ye Mezhebinin kurucusudur.
Hz. Peygamber'in üç nesli övmesi, ilahi mesaj olarak getirdiği esasların ve ortaya koyduğu uygulamaların yerleşiklik kazanmasına yönelik bir hedef göstermedir.
Sünnet ehli anlamına gelir. Bu kelime genellikle ehli sünnet şeklinde yanlış yazılmaktadır. Doğru kullanımı ehlisünnet şeklinde olmalıdır.
Sünni fıkıh mezhepleri Hanefi, Şafiî, Maliki ve Hanbeli mezheplerinden oluşur. Bu dört mezhepten ilki olan Hanefî mezhebi Mâtûridîlik'e bağlı iken Şâfiî ve Mâlikîler Eş'ârîye bağlıdırlar.
Sahabe devrinden sonra, tefrika meydana getirerek Ehl-i Sünnet itikadından ayrılan fırkalardan biri de Mutezile'dir.
Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: “Şu beş şey İslam fıtratındandır: Sünnet olmak, kasık bölgesini temizlemek, bıyıkları kesmek, koltuk altı tüylerini temizlemek, tırnakları kesmek.” Sünnet, Hz. Âdem (as) ile başlamış olabilir.
Tevrat'ta yer alan bilgilere göre İbrâhim doksan dokuz yaşında iken bu emri aldığında on üç yaşındaki oğlu İsmâil ve evin bütün diğer erkekleriyle birlikte kendisi de sünnet olmuş, daha sonra doğan oğlu İshak'ı aynı emrin gereği olarak sekiz günlük iken sünnet etmiştir (Tekvîn, 17/23-27; 21/4).
Nisa Suresi, 26. ayet: Allah, size açıklayarak anlatmak, sizi sizden öncekilerin sünnetine iletmek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Değerli kardeşimiz, Sünnet olmak Kur'an'da yer almamıştır.
Sünnet idrar yolu enfeksiyonları ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan koruyucudur. Sünnetli erkeklerde HPV denen virüs daha az sıklıkta görüldüğü için sünnet erkekleri HPV'nin yol açtığı penis kanserinden, bu erkeklerin eşlerini de rahim ağzı kanserinden korur.
Sünnet olunmazsa penis başının kansız kalması sonucu kangren meydana gelir.Sünnetsiz olanlarda iyi ve kötü huylu tümörler daha sık görülür. Örneğin, eşi sünnetsiz olan kadınlarda rahim ağzı kanserlerine daha sık rastlanır.
Sünniler günümüzde inanç açısından Maturidilik ve Eşarilik, fıkhi açıdan da Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbelî mezheplerine bağlıdırlar. Bu dört mezhepten ilki olan Hanefi mezhebi itikad olarak Maturidiliğe diğer üç mezhep ise Eşariliğe bağlıdırlar.
Mevlânâ dan Şahı Nakşibendi ye (k.s) hepsi Ehli Sünnet yolunda. Yani 4 Hak Mezhep içerisinde.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri