Dolaylı Öğrenme Kapasitesi : Bireyin, başkalarının davranışlarını doğrudan veya davranışlarının sonuçlarını öğrenme becerisidir.
İnsanlar başkalarının deneyimlerini gözleyerek çok şey öğrenmektedirler. Bu nedenle dolaylı öğrenme kapasitesi sosyal bilişsel kuramın bir başka deyişle gözlem yoluyla öğrenmenin temelidir.
Dolaylı Duygusallık: Modelin duygulandığını gözlemleyen bireyin bundan etkilenerek duygulanması, duygusal yaşantı geçirmesidir. Yani bireyin başka bireylerin yaşantılarını gözleyerek dolaylı olarak korku, kaygı gibi duyguları yaşamasıdır. Örneğin evde annesinin ağladığını gören çocuğun da ağlamaya başlaması gibi.
Örneğin bir erkek diğer bir erkeğin gitar çaldığını ve kirpiklerini seksi bir biçimde kırptığı için kızları etkilediğini görürse, bunu gözlemleyen erkek de bir gitar satın alıp birkaç ders alabilir ve aynı zamanda aynanın önünde kendi kendine göz kırpma provası yapabilir.
Bandura tepkisel ve edimsel koşullanma yoluyla öğrenmeyi kabul etmez. Öğrenme tepkisel ve edimsel koşullanma ile sınırlı değil. İnsan öğrenmelerin büyük bir kısmı ''model alma'' yoluyla dolaylı bir şekilde gerçekleşir.
İlgili 41 soru bulundu
Dolaylı Öğrenme Kapasitesi : Bireyin, başkalarının davranışlarını doğrudan veya davranışlarının sonuçlarını öğrenme becerisidir.
Sosyal Öğrenme kuramı; öğrenmenin sosyal bağlamda, etkileşim, gözlem ve taklit yoluyla gerçekleşen bir süreç olduğu temeline dayanmaktadır. Bandura, bireylerin başkalarının davranışlarını gözlemleyerek de birçok şeyi öğrenebileceğini öne sürmüştür.
Farkına varmadan, ödül olmadan, bilinçsizce yapılan öğrenmedir. Kişi ihtiyaç durumuna kadar bu öğrenmenin farkında olmaz, ihtiyaç ortaya çıktığında bilginin farkına varır. Örn. Her gün aynı yoldan evine giden bir kişi, yol üstündeki mağazaları görür, ancak farkına varmadan etraftaki bilgiyi zihnine kaydeder.
Edimsel koşullanma (İng: "Operant Conditioning"), olumlu veya olumsuz sonuçların bir kişinin davranışlarında meydana getirdiği değişikliklere odaklanan bir öğrenme sürecidir. Bir davranışı güçlendirmek veya azaltmak için "pekiştirme" veya "cezalandırma"ya odaklanır.
Bir davranışın sürekliliğini arttırmak için davranıştan sonra ortama olumlu uyaran (pekiştireç) verme veya ortamdan olumsuz uyaran çekme sürecine pekiştirme denir.
Bandura' ya göre öğrenmeyi etkileyen ve modelden edinilen dolaylı yaşantılar; dolaylı pekiştirme, dolaylı ceza, dolaylı güdülenme ve dolaylı duygudur.
Bir öğrenme alanı olarak nitelendirebileceğimiz bilişsel öğrenme, özellikle eğitim psikolojisi alanında, zihinsel etkinlikler yoluyla sahip olduğumuz ve edindiğimiz öğrenmelerdir.
Alanyazında yaygın kabul gören üç temel öğrenme kuramı vardır, Bunlar: Davranışçı öğrenme kuramı, bilişsel öğrenme kuramı ve yapılandırmacı öğrenme kuramıdır (Özerbaş, 2007).
Öğrenme çeşitleri, temel olarak ilişkisel öğrenme ve ilişkisel olmayan öğrenme olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. olayla daha önceden karşılaşmış olması gerçeğine bağlıdır. İlişkisel olmayan öğrenmenin, “alışkanlık” ve “duyarlılaştırma” olmak üzere iki çeşidi vardır.
Bilişsel öğrenme yaklaşımına göre öğrenme, doğrudan gözlemlenemeyen zihinsel bir süreçtir ve birey edilgin (pasif) bir uyaran alıcısı değildir.
İçgörüsel öğrenme olgusu eğitim alanına taşınmış ve kavrama yoluyla problem çözmeyi öğretmek gerektiğine inanılmıştır. Üretici ve statik düşünme arasındaki fark.. Kavrayarak öğrenen öğrenciler, ezberlemek yerine ilkeleri anlarlar. Bağlantıları ve ilkeleri kavrayan öğrenci her türlü örnek problemi çözebilir.
Edimsel davranışlar ise, bilinen bir uyarıcıya bağlı olmayan ve organizma tarafından oluşturulan davranışlardır. Bu tür davranışlar kendiliğinden ortaya çıkar ve sonuçları tarafından kontrol edilir. Örneğin; çocukların yürümeyi ve konuşmayı öğrenmeleri gibi davranışları edimsel koşullanmadır.
Watson öğrenme için pekiştirmeye ihtiyaç olmadığını savunur. Öğrenmenin bitişiklik ve tekrar sayesinde gerçekleştiğini belirtir. Ona göre koşullu ve koşulsuz uyarıcılar ne kadar sık verilirse öğrenme de o kadar güçlenmektedir. Bir uyarıcıya verilecek tepki, uyarıcıya karşı en son ve en sık yapılmış tepkidir.
Algısal Devimsel (Motor ) Öğrenme: Öğrenme olgunlaşma ve tecrübeyi içine alan bir süreçtir. Bütün hareketler bir mekan ve zaman içinde meydana gelir. Çocuklar mekana bağlı olarak öğrenirken beden, boşluk, yönlerle ve zamana bağlı farkındalıklarına katkıda bulunarak öğrenirler.
Örtük öğrenme, "öğrendiğinizin farkında olmadan öğrenme" olarak tanımlanabilir. Yani bilinçsiz bir öğrenme türü. Eğer bilinçsiz şekilde öğrendiğiniz şey, doğada veya etrafınızda var olan örüntülerse (mesela kendisini tekrar eden diziler, düzen, vs.), buna örtülü örüntü öğrenmesi deniyor.
Duyuşsal öğrenme: Kişinin öğrenmesi gereken olguların sadece okulda değil, sosyal yaşamda ve aile hayatında öğrenme durumu duyuşsal öğrenme olarak bilinir. Olumlu yönden davranışlar ele alınır ve bu durum kişiye aktarılır.
Bağdaşımcılık kuramı ya da bağlaşımcılık teorisi bir zihinsel hal ile kendisinden hemen sonra gelen hâl arasında bağ kurulduğu ve zihinsel süreçlerin bu sekilde kurulan bağlarla işlediği fikrine dayanmaktadır. Bütün zihinsel süreçler bağımsız psikolojik unsurlar (idealar) ve bu unsurların kombinasyonundan oluşmaktadır.
Modellerden öğrenme: Sosyal öğrenme kuramının en önemli öğesi modeldir. İnsanların bir davranışı öğrenebilmeleri için, o davranışın başkaları (model) tarafından nasıl yapıldığını görmeleri gerekmektedir. Model ile gözlemleyen arasındaki bazı temel özellikler : Yaş- İnsanlar kendi yaşlarına yakın modeller seçerler.
Thorndike'a göre öğrenmenin temelini duyusal izlenimler ile harekete geçme itkileri arasında kurulan "bağlar" oluşturur. Bu teori alışkanlık- ların kazanılmasını ve kaybolmasını; bağların kuvvetlenmesi ve zayıflaması olarak açıklar.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri