Tarikat pîrlerinin veya tarikatın büyük şeyhlerinin ikamet edip irşad faaliyetlerini sürdürdükleri veya kabirlerinin bulunduğu merkezî tekke anlamında bir tasavvuf terimi. Bir tarikatın veya tarikat kolunun merkezi durumunda olan büyük tekkelere verilen isimlerden biri.
Camilerde farz olan ibadetler ifa edilirken dergahlarda sadece dervişler için farz olan ibadetler yapılır.
Dilimize Farsçadan geçmiş olan dergah kelimesi der ve gah sözcüklerinin birleşmesiyle oluşturulmuştur. Farsçada der, kapı anlamına gelirken, gah, içinde bulunulan yer ve mekan demektir. Mürşit ve müritlerin bir araya gelip ibadet ettiği yerlere dergah denir.
Dergahlarda ibadet, zikir, eğitim, barınma gibi işler için özel bölümler bulunurdu. Dergahlarda en büyük bölüm, toplu ayin ve törenlerin yapıldığı meydandır. Farsça asıllı olan ve sözlükte kapı anlamına gelen der kelimesinin sonuna yer bildiren gah ekinin getirilmesiyle oluşan dergah, "kapı yeri" demektir.
Osmanlı İmparatorluğu'nda tekke anlamında günümüz Türkiye'deki Müslüman Türkmen Alevî-Bektâşîlerin Cem Evi, yani Mescid'in yanı sıra dergâh, âsitane sözcükleri olarak kullanılmıştır. Bazı tarikatlarda hankâh ve âsitane yalnızca merkez tekkeye denir.
İlgili 35 soru bulundu
Bazı İslâm devletlerinde hükümdar kapısı veya padişah sarayı karşılığında kullanılmış olan tabir.
Dergah : Bir tarikata bağlı olan insanların bir araya geldikleri, toplandıkları yere denir. ⇒ Dergah sözcüğünü daha iyi kavramak adına birlikte cümleler kuralım; ⇒ Mevlana dergahına gelen binlerce kişi, Mevlana'yı gönülden seven kişilerdir. ⇒ Yunus Emre, hocası Tapduk Emre'nin dergahında eğitildi.
dergah-ı ilahi / dergâh-ı ilâhî / dergâh-ı ilahî / دَرْكَاهِ اِلَهِي Cenâb-ı Allah'ın rahmet kapısı.
Tasavvuf tarikatlarında tarikat men suplarının; pirlerin, mürşitlerin, derviş ve muhiplerin içinde barındıkları, hiz met sundukları, ayin icra ettikleri tapım ve tören evlerine tekke (Tekye) veya dergâh denir. Tekkelerin küçüklerine zaviye, büyüklerine ise âsitâne veya hânkah (hanekah) denir.
Tekke, dergah. İrşâd (doğru yolu gösterme) ve sohbet ile insanları olgunlaştırma hizmetlerinin yapıldığı yer.
Dergah, başta Hacı Bektaş Veli olmak üzere birçok Yol Ulusunun Türbelerini de içinde barındıran ve aynı zamanda Aşevi, Meydanevi, Kiler ve diğer bölümleriyle Alevi Erkanlarının yürütüldüğü bir inanç ve ibadet merkezidir.
Farsça dargāh درگاه “kapı mahalli, eşik” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Farsça dar در “kapı” ve Farsça gāh گاه “yer” sözcüklerinin bileşiğidir.
Tarikat (Arapça: طريقة), veya tarik kelimesi "yol" tarikat "yollar" anlamına gelir, "Allah'a ulaştıran yol" mânâsında kullanılmaktadır. Tarikatlar Selçuklu ve Osmanlı'ya özgü düşünce ve inanç hareketleri olarak değerlendirilmektedir.
Fıtrat dini olan İslam'da dini bir kurum, kilise, ruhban sınıfı, tarikat, mezhep, şeyh, mürit, kutup, gavs, müceddit gibi kurguların hiçbiri bulunmamaktadır.
İnsanın illa da bir tarikata bir cemaate girmesi, bir şeyhe intisap etmesi şart değildir. "Bir tarikat şeyhine veya cemaate bağlı değilse, İslamiyeti yaşayamaz." diye iddiada bulunmak doğru değildir.
Evet, Kuran-ı Kerim'de tarikatlara yol açacak ve tarikatların hak ve gerçek olduğuna dair doğrudan doğruya hiçbir nas ve emir yoktur.
Alevîlik inancının, Anadolu'ya gelen Hacı Bektaş-ı Veli sayesinde ve ozanların nefesleriyle hayat bulduğuna inanılmaktadır.
Zira Alevilik bir tarikat olmadığı gibi cemevleri de tekke-zaviye cinsinden ikincil bir ibadethane değildir.
Ali soyundan gelenler mânasında, ayrıca siyasî, tasavvufî ve itikadî anlamda kullanılagelmiştir. Hz. Ali soyundan, oğulları Hasan, Hüseyin, Muhammed b. Hanefiyye, Ömer ve Abbas vasıtasıyla gelenlere Alevî denilmiştir (Makrîzî, I, 8).
Şaman, kam, baksı veya ozan adlarını taşıyan bu kişiler, çok eski devirlerden beri Oğuz boylarının şölenlerinde, av törenlerinde ve matem âyinleri olan yuğlarda çok defa kendi yazdıkları manzum - yarı manzum sözleri mûsiki eşliğinde okuyarak ilâhilerin ilk örneklerini ortaya koymuşlardır (Köprülü, Edebiyat ...
Dergâh-ı izzet: Cenâb-ı Hakk'ın huzûru anlamına gelir.
Nefs, terbiye edilip sâlih amellere medâr olabilecek bir kıvâma ulaştırılmadığı takdirde, azgın bir attan farksızdır.
İlahi, Allah'ı veya çeşitli kutsal kişi ya da varlıkları övmek amacıyla bestelenen sözlü dinî şarkılar. İlahi kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir ve "Ey Tanrım!" anlamına gelmektedir.
Sözlükte Dergah ne anlama gelir? Kapı, eşik, kapı yeri, sığınılacak yer, makam, tekke gibi anlamları olan Dergah, farsça kökenlidir.
2. Arapça ve Farsçadan dilimize giren birtakım kelimelerle özel adlarda bulunan ince g, k ünsüzlerinden sonra gelen a ve u ünlüleri üzerine konur: dergâh, gâvur, karargâh, tezgâh, yadigâr, Nigâr; dükkân, hikâye, kâfir, kâğıt, Hakkâri, Kâzım; gülgûn, merzengûş; mahkûm, mezkûr, sükûn, sükût vb.
Farsça bir kelime olmakla birlikte bütün müslüman milletlerin dillerine girmiş olan derviş, esas itibarıyla "muhtaç, fakir" anlamlarına gelir, Tasavvufi mana itibarıyla Allah fakiri, Allah'a muhtaç olduğunu hisseden, Allah'ı talep eden, Ehl-i Suffa (Peygamberin en yakın arkadaşları) anlamında derviş sıfat olarak ...
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri