aklı durmak, o an bilememek. karşılaşılan durumun yarattığı şok etkisiyle beynin kısa devre yapması, aklın devre dışı kalması ve bilincin çökmesidir.
- Beyin ya da bilinç ve zihin, - Nezle, grip veya bronşit, Ancak Türk Dil Kurumu üzerinden daha çok beyin veya zihin ile bilinç şeklinde kullanıldığını dile getirmek mümkün. Özellikle eski zamanlarda daha fazla değerlendiren bu kelime, bazı deyim ve atasözlerinde de yer almaktadır.
Kafatasının üst bölümünde beyin zarı ile örtülü, iki yarım yuvar biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, dimağ.
Dimağ kelimesinin Arapça dilindeki karşılığı dimāġ şeklindedir.
Anlık duyguların etkisiyle, düşünmeden ve yaptıklarının sonucunu hesaba katmadan hareket eden kişilere şuursuz denir. Bu kişilerin ortak özelliği düşüncesizce ve sorumsuzca hareket etmeleridir.
İlgili 32 soru bulundu
Bilinçli olma hali farkındalıkta olduğumuz davranışsal halimizdir. Ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı, ihtiyaçlarımızı bilme halimizdir. Yaptıklarımızın arkasında durabildiğimiz, sorumluluklarımızı sonuna kadar hem kendimizin hem çevremizin alabildiğimiz duruş halidir.
Allah'ın kulu kendine çekip yaklaştırması anlamında bir tasavvuf terimi. Kurbiyet makamında bulunan sâlikin ilâhî aşkla kendinden geçerek Hakk'a serzenişte bulunması. Sâlikin kalbine ansızın gelen hal, ilham anlamında tasavvuf terimi.
Türk Dil Kurumu açısından baktığımız zaman bu kelimenin Türkçe karşılığı, 'Bilinmeyen, bilinmedik' şeklinde öne çıkıyor.
İki kelimenin bir araya gelmesi ile oluşmuş olan seyrüsefer aslında bilinen bir sözcüktür. Çünkü bu sözcüğün anlamında trafik karşımıza çıkar. Yani seyrüsefer anlam olarak trafik olarak bilinir.
Soyut, varlığı duyu organları algılanamayan, somut karşıtı. Soyut sanat, biçimler ve renklerin, temsili olmayan veya öznel kullanımı ile yapılan sanat.
saf, kirlenmemiş, her türlü bilgiye açık zihin. cümlede genellikle çoğul haliyle *; 'çocuklar' veya 'ergenler' anlamında kullanılır.
Beyin; kafatasının içinde beyin zarı ile örtülü, iki yarım. küre biçiminde, sinir kütlesinden oluşan duyu ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organdır.
Kelime Anlamı: Müphem kelimesi, anlaşılması zor, belirsiz veya açık olmayan bir şeyi ifade eder. Genellikle net olmayan veya anlamı belirsiz olan bir konuyu tanımlamak için kullanılır. Kökeni: "Müphem" kelimesi Arapça kökenlidir.
İçsel olarak ya da iç dünyası şeklinde taşımış olduğu anlamı ile birlikte mânen kelimesi değerlendirilir. Bireyin kendi dünyasını anlatan bir yapıya sahip olarak ön plana çıkar. Yani manevi yönü ya da manevi yapısı olarak değerlendirilen bir kelimedir.
La eki ve Kayd kelimelerinden oluşturulmuş olan lakayt kelimesi dilimize Arapçadan geçmiştir. Arapçada ''la'' olumsuzluk eki olarak kullanılır ve -sız - siz anlamına gelir. Lakayt kelimesinin ilk anlamı da kayda değer olmayan, kayıtsız, ilgisiz demektir.
"İltimâs" kelimesinden türetilmiştir ve "ayırt etme, özel muamelede bulunma" anlamına gelir. Türkçedeki kullanımıyla iltimas, kişinin başkalarına özel muamelede bulunma veya ayrıcalık tanıma eylemini ifade eder.
Dilimize Arapçadan geçmiş olan müzmin kelimesi, ''izman'' kökünden türetilmiştir. İzman, üzerinden hatırlanmayacak kadar çok zaman geçmiş olan demektir. Müzmin ise ne zaman sonlanacağı tam olarak bilinmeyen durumlar için kullanılır. Müzmin ne demek, TDK sözlük anlamı nedir?
Vesile kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir. "Vesîle" kelimesinden türetilmiştir ve "araç, vasıta, sebep" anlamına gelir. Türkçedeki kullanımıyla vesile, bir işin veya olayın gerçekleşmesini sağlayan aracı veya nedeni ifade eder.
mükerrem teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
(Osmanlı Dönemi) Hürmet ve tâzim edilen. İkram olunmuş. Muhterem.
(ﻣﺮﺗﺴﻢ) sıf. (Ar. resm “resmini yapmak, resimlemek”ten irtisām > mürtesim) [Türkçe'de türetilmiştir] Resmedilen, mürtesem. Mürtesimat (ﻣﺮﺗﺴﻤﺎﺕ) i. (Ar. çoğul eki -āt ile) Resmedilen, görünür şekilde ortaya çıkan şeyler: Şemse duhûl eyledi zerrelerden cümlesi / Asla rücû eyledi mürtesimât-ı fürû (Bayburtlu Zihni).
sıfat,eskimiş Bozguna uğramış, bozulmuş, yenilmiş
Sözlükte “bir şeyin bir başka şey içinde kaybolması, kişinin kendini kaybetmesi” gibi mânalara gelen gaybet, tasavvuf terimi olarak “sâlikin vârid ve ilhamın tesiriyle kendinden geçerek dış dünya ile ilgili şuurunu kaybetmesi” anlamına gelir.
Sâlikin ilâhî aşkı yoğun ve sürekli biçimde yaşaması anlamında tasavvuf terimi. Sâlikin, kendisine gelen vâridin etkisiyle yaşadığı mânevî sarhoşluk anlamında bir tasavvuf terimi.
Tasavvufta sarhoşluk Tanrı'ya yönelik konsantrasyon sırasında kişinin kendinden geçerek dış dünya ile bağının kopması anlamında değerlendirilmiş ve tasavvufi terminolojide 'sekr' adı altında işlenmiştir. Bu anlamdaki sarhoşluk herhangi bir maddenin kullanılmasından değil ilahi aşkın yoğunlundan kaynaklanmaktadır.
Birincil bilinç daha basittir ve duyusal uyarıların farkındalığı ile birliktedir. Bu tür bilinç, beyinde bazı işlemlerin bilinçli bazılarınınsa bilinçaltı aracılığı ile nasıl yapıldığını anlatır. Dönüşlü bilinç ise benlik ile ilişkilidir ve “ben” veya “benim, kendim” temsiliyeti ile ilgili bir kavramdır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri