Ağız Kanseri hastalarının %95'inin 40 yaş üzerindeki bireyler oldukları ve hastalığın teşhisi sırasındaki ortalama yaşın 60 olduğu bilinmektedir.
Damak kanserinin oluşmasında farklı nedenler bulunmaktadır. Damağın sert veya yumuşak arka bölgesinde oluşabilir. Hijyen eksikliği bu hastalığın oluşmasına ortam sağlar. 60 yaş üstünde, ileri yaş ve sürekli sigara, alkol kullanan kişilerde damak kanseri görülme oranı daha fazladır.
Damak kanseri belirtileri, hastalığın başlarında çok belirgin olarak görülmeyebilir. Damakta şişme, tahriş hissi ve küçük kabarcıklar sıklıkla görülen semptomlar arasında yer alabilir. Disfaji olarak bilinen, ağızda yutma güçlüğü ve ağrıya neden olan rahatsızlık da damak kanserinin yaygın belirtilerindendir.
1 aydan uzun süreli geçmeyen ağız içi lekeleri vücudun herhangi bir yerinde kanserin habercisi olabilir. Uzun süredir ağızda bulunan ve geçme belirtisi göstermeyen şişlik ve lekeler, ağız içi veya dudaktaki ağrı vermese de iyileşmeyen herhangi bir çatlak, şişlik veya ülser ağız kanseri için ilk belirti olabilir.
Ağız ve yutak kanseri, dünya genelinde en sık rastlanan altıncı kanser türü olarak biliniyor. 50 yaş ve üzeri erkeklerde ağız kanseri görülme riski, diğer kişilere göre daha yüksek seyretse de yine de son 30 yıla bakıldığında skuamöz hücreli karsinom (hücrelerde büyüyen bir çeşit cilt kanseri) teşhisi konuladn 45 yaş ...
İlgili 42 soru bulundu
Ağız Kanseri hastalarının %95'inin 40 yaş üzerindeki bireyler oldukları ve hastalığın teşhisi sırasındaki ortalama yaşın 60 olduğu bilinmektedir. Kadın/erkek oranı ½'dir. Olguların %75'inde ana neden alkol ve sigara olarak kabul edilmektedir.
Birçok insan, her saatte bir kişinin ağız kanserinden öldüğünü duyduğunda şaşırmaktadır. Oysa ki bu kanser tipi; boyun, beyin, yumurtalık ve deri kanserinden çok daha ölümcüldür. Son çalışmalarda birçok kanser türünde ölüm oranının düşmesine rağmen ağız kanserlerinde bu oranın arttığı görülüyor.
Dilin üzerinde yaralar, aftlar veya beyaz beneklerin oluşmasıyla kendini belli eden dil kanseri, daha çok sigara, alkol tüketimi ve siroz sebebiyle gelişiyor. Bu sebeple ağızda çıkan yaraları önemsemek, dil kanserini teşhis etmekte büyük bir rol üstleniyor.
Kanserler, Kulak-Burun-Boğaz ve Baş-Boyun cerrahlarının uzmanlık alanına giriyor. Erkeklerde kadınlara göre 2 kat daha fazla görülen ağız kanserlerinin erken dönemde fark edilebilmesi için düzenli olarak doktor ve diş doktoru muayenesinden geçmek gerekiyor.
Ağız Kanseri Taraması
Ayrıca panoramik röntgen, ağız kanseri riskinin belirlenmesine yardımcı olabilir.
Damak yarasının muhtemel nedenleri arasında ateş, mide ağrıları veya ağız enfeksiyonları, ağız ülseri gibi nedenlerden meydana gelebilmektedir. Bunlar dışında çok sıcak tüketilen yiyecek ve içecekler, diş eti enfeksiyonları, ağız içi iltihaplanmaları ve aşırı stres de damak yarasına neden olur.
Ağız kanseri tedavi edilmediği takdirde yakınında bulunan sağlıklı dokulara, kan damarlarına, lenflere, sinirlere ve kemiğe kadar yayılarak durumu daha riskli bir hale getirebilir.
Üst çenede dişlerin yerleştiği sert damağın arkasında bulunan bölüme yumuşak damak adı verilir. Yumuşak damağın arka alt sınırının ortasında tıbbi adı “uvula” olan küçük dil bulunmaktadır.
Belirtileri arasında diş etinde kanama, diş eti şişmesi, diş etinde renk değişikliği, ağrı, diş eti çekilmesi, dişlerde sallanma ve ağızda yara veya ülser gibi lezyonlar yer alabilir.
Ağız kanseri nasıl teşhis edilir? Ağız kanserinde teşhis süreci fiziksel muayene ile başlar. Semptomlar olsun veya olmasın, diş hekimi rutin bir kontrol sırasında ağızda anormal bir doku değişikliğini fark eder, herhangi bir yumru veya kitle hissedebilir.
Damak şişmeleri yediğiniz bir yiyecekten veya sıcak bir içecekten olabileceği gibi ciddi rahatsızlıklarında bir belirtisi olabilir. Damak şişmesinin diğer nedenleri arasında damak apseleri ve tükürük bezi tümörleri olabilir. Damak şişliği ileri derecede olan bir kişi için tahliller ve kontroller hemen yapılmalıdır.
Sert damak kanseri, ağız çatısının kemikli kısmını oluşturan hücrelerin zamanla lezyon ve tümör oluşturmasıyla başlayan bir kanser türüdür. Ağzın ön kısmında yer almasına rağmen baş ve boyun kanseri olarak kabul edilmektedir.
Üst damak şişmesi tedavisi için sirkeli suyun kullanımı yaygındır. 1 fincan sirkeli su karışımı hazırlayın ve her akşam ağzınızı bu suyla çalkalayın. Sirkede bulunan antioksidan maddeler, damak dokusunda oluşan iltihapları temizleme görevine sahiptir. Düzenli kullanım önerilir.
Oral yol ile bulaşan İnsan Siğil Virüsü (HPV) tıpkı genital bölge ve çevresinde ortaya çıkan deri lezyonlarında olduğu gibi ağız içerisinde ya da çevresinde de siğil oluşumlarına yol açar.
Ağız kanseri erken tedavi edildiğinde iyileşme olasılığı yüksektir. Tedavi genelde tüm kanserli dokuların cerrahi müdahale ile çıkartılması, radyoterapi (kanser hücrelerini yok etmek için radyasyon kullanma), kemoterapi (kanserle savaşan ilaçlar kullanma) ya da bu yöntemlerin hep birlikte kullanılmasından oluşur.
Çölyak, Behçet hastalığı, HIV ve Herpes enfeksiyonu, el, ayak ve ağız hastalığı gibi sorunlar nedeniyle ortaya çıkabilmektedir. Ağız içindeki yaralanmalar sonucunda mukoza zarar görerek ağız yaraları ortaya çıkmaktadır. Uygunsuz bir şekilde yapılan protezler ve diş telleri nedeniyle ağız içinde yaralar oluşmaktadır.
Ne zaman doktor muayenesi gereklidir? Ağız içi veya dil yüzeyinde üç haftadan uzun süredir bulunan yara, kabarıklık, çukurlaşma veya renk değişikliği şeklindeki oluşumlarda bir kulak burun boğaz hekimine başvurmakta fayda vardır.
Ağız kanseri zamanla daha derin dokulara, komşu yumuşak dokulara, lenf bezlerine, sinirlere, kan damarlarına ve kemiğe yayılarak metastaz yapabilmektedir.
DİŞ ETİNDEKİ ÖDEM VE KIZARIKLIĞA DİKKAT
Aslında her yaşta görülebilen bu kanser ciddi boyutlara ulaştığında ölümle sonuçlanır; ancak erken teşhis sayesinde konulan tanılar hastalar için bir umut ışığı doğurur. O yüzden erken dönemde fark edilebilmesi için hiçbir belirti göz ardı edilmemelidir.
Tütün maddeleri ve alkol kullanımı, kötü diş tedavileri ve protezlere ya da yanak içini ısırma gibi kötü alışkanlıklara bağlı kronik travmalar ağız içi kanserleri riskini artıran faktörler arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra genetik yatkınlık da önemli bir etken.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri