Biyolojik olarak büyüme potansiyeline ulaşınca: kadınlar 18-19, erkekler ise 22,23 yaşından itibaren yaşlanmaya başlar. Kronolojik olarak ise 50 yaşından itibaren insan yaşlanır. Fakat sağlığı geliştirici stratejiler bunu öteleyebilir.
Cilt yaşlanması 25 yaşından sonra kendini göstermeye başlar. Ancak bazı faktörler bu işaretlerin daha erken görülmesine sebep olabilir. Zaman geçtikçe bu izler daha da belirginleşir. Yaşlanmanın ilk belirmeye başladığı yerler göz çevresidir.
Metabolik yolaklar organizmalarda hücre içi dengeleri sabit tutmaya çalışır. Bu sabit tutmayı ve dengeyi bozacak her durum hücrenin bozulmasına, yıkımına yol açar. İşte 20'li yaşlarda başlayan hücre yıkımları yaklaşık 35-40'lı yaşlardan itibaren vücutta iş gören hücre grubunda kayıplara dönüşür.
Fizyolojik Yaşlanma: Yaşlanmayla birlikte üretkenlikte ve fizyolojik süreçlerde sürekli ve kaçınılmaz düşüşler görülmektedir. Vücut bileşimi, kalp-damar sistemi, böbrekler, sindirim sistemi, karaciğer, beyin, sinirler, akciğerler ve endokrin sistemde işlevsel olarak yetersizlikler ortaya çıkmaktadır.
Bu amaçla Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 65 ve üzeri yaşlardaki grubu “genç yaşlı” (65-74 yaşlar), “orta yaşlı” (75-84 yaşlar) ve “ileri yaşlı” (85 ve üzeri yaşlar) olmak üzere üç alt gruba ayırdı.
İlgili 18 soru bulundu
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre ise 45-64 yaş arası dönem orta yaş, 65-74 yaş arası dönem yaşlılık, 75-89 yaş arası dönem ihtiyarlık, 90 yaş ve üstü yaş ise ileri ihtiyarlık olarak sınıflandırılmaktadır (Arpacı, 2005).
Bu bağlamda toplumda gençlik önemli bir kategoriyi oluşturmaktadır. Gençlik dönemi UNESCO tarafından 15-25 yaş aralığında belirlenirken, Birleşmiş Milletler Örgütü (BM) 12-24 yaş aralığını öngörmüştür. Türkiye ise BM'in belirlediği 12-24 yaş arasını gençlik dönemi olarak benimsemiştir.
Dış ve iç faktörlere bağlı olarak hücrenin genetik materyalinde meydana gelen mutasyonların zamanla birikmesi ve biyomolekülerin glikasyonu sonucu oluşan ileri glikasyon ürünlerinin yaşlanmaya neden olduğu ileri sürülmektedir. Kalıtsal modele göre ise yaşlanmanın programlanmış bir süreç olduğu kabul edilmektedir.
Biyolojik Yaşlanma: Gelişim sürecinde vücudun yapısal ve işlevsel olarak değişimidir. Anne karnında başlamaktadır. Yaşam biçimimiz, hücrelerimizin yaşlanmasını yavaşlatabildiği gibi hızlandırabilmektedir (Kalkan, 2008:4). Vücudun fiziksel değişimlere uğrayarak yaşlanmasıyla açıklanmaktadır.
Başarılı yaşlanmanın bazı standartları vardır. ◦ (I) Hastalığının ve hastalığa bağlı olarak bağımlılığın olmaması ◦ (II) Bilişsel ve fiziksel fonksiyonlarını kullanabilmesi ◦ (III) Yaşama aktif olarak katılması olarak sıralanabilir.
Bol sıvı alımı, cildin nemlendirilmesi ve özellikle yeşil çay özü, A vitamini, C vitamini, retinoid ve antioksidan içerikli kremlerin uygulanması yararlı olacaktır. Beliril bölgelerdeki kırışıklık ve sarkmaların giderilmesi için botoks veya dermal dolgu uygulamaları etkilidir.
Klimakterium dönemi yaklaşık 45 yaş civarında başlar ve menopozdan sonraki belli bir süreyi de içine alarak yaşlılık dönemi kabul edilen 65 yaş sınırına kadar devam eder.
Aral, cildi yaşlandıran en önemli çevresel faktörün zararlı güneş ışınları olduğuna dikkat çekiyor. Yaz mevsiminde gereğinden fazla, özellikle de öğle saatlerinde güneş ışınlarına maruz kalan cildimizin güzelliği için çok riskli.
Bu doğrultuda genetik bir durum olarak kuru ve kurumaya meyilli cilt tipinin erken yaşlanmaya çok daha müsait olduğunu söyleyebiliriz. Nem oranı halihazırda fazlasıyla az olan kuru cilt, doğru bakım ürünleri kullanılmadığında ve çeşitli dış faktörlere maruz kaldığında erken yaşlanma kaçınılmaz oluyor.
Özellikle yaşımıza cildimizin yapısına ihtiyacına göre ürünler tercih etmeliyiz. 20'li yaşların ortalarına geldiğimizde, cildin yapısında bulunan kollajen proteinin sentezi yavaşlamaya başlar. Bunun sonucu olarak ciltte hafif kırışıklıklar ve ince çizgiler belirir.
21-40 kronolojik yaşınız = Biyolojik yaşınız. 41-60 kronolojik yaşınızdan 5 yıl çıkarınız.
Buna göre yaş grubu 45-64 arasında olanlar “orta yaş”, 65 ve üzerinde olanlar ise “yaşlı” grubunda ele alınmıştır.
Yaşlılık Kuramları:
Yaşamdan Çekilme/Kopma Kuramı • Aktivite Kuramı • Rol Bırakma Kuramı • Sosyal-Çevresel Kuram • Süreklilik Kuramı • Değiş-Tokuş Kuramı başlıkları altında incelenebilir. Bu kuramlar yaşlılık dönemindeki bireyin, toplum içindeki durumu ve görüntüsünün açıklanması konusunda rehber olmaktadır.
Kişilerin psikolojik yaşıyla (kendini kaç yaşında hissettiği) kronolojik yaş (takvim yaşı) arasındaki fark değerlendirilir. Bu amaçla kan ve idrarda biyokimyasal araştırmalar, vücuttaki hormon, mineral, vitamin seviye tayinleri yapılarak mevcut durum tespit edilir.
Yaşlanma hızı bireysel farklılıklar gösterir. Bireysel farklılıklara neden olan çok sayıda faktör vardır. Bunlara arasındaki en önemli faktör "genetik eğilim"dir. Anne ve baba ile onların atalarındaki yaşam süresi çocuklarının yaşam süresini önemli düzeyde etkiler.
35'ten sonra hep orta yaşlıyız
Katılımcılara, bir bireye kaç yaşından sonra “orta yaşlı” denilebileceği sorulduğunda, Y kuşağının neredeyse yarısı 35 yaşa işaret ederken, 40-45 yaş arasındaki kişilerde bu oran yüzde 15'e, 46-55 yaş arasında ise yüzde 8'e kadar geriliyor. Ayrıca belirgin bir geçmişe özlem de söz konusu.
Bilim insanları çocuğun büyümesinin ve gelişmesinin çok büyük bir bölümünün 18 yaşına kadar tamamlandığını söylemiştir. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler 0-18 yaşlarındaki insanları çocuk kabul eder. İnsan dönemleri konusunda ise çocukluk dönemi ergenlik döneminin başlamasıyla biter.
Bir kişinin hangi yaşta ergin olacağını tesbit etmenin en kolay yolu, doğum tarihine 18 yıl ilave etmektir. Örneğin 5.Nisan.1989'te doğan bir kişi, 5.Nisan.1989+18= 5.Nisan.2007 tarihinde ergin olmuştur.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri