Dünya Savaşı'nın ardından galip devletler arasında yapılan paylaşım planları esnasında İtalya ve Yunanistan arasında önemli bir çekişmeye neden olmuştur. Nitekim İzmir, bu çekişmeden galip ayrılan Yunanistan tarafından 15 Mayıs 1919 tarihinde işgal edilmiştir.
İşgal günü
İzmir'in işgalinden önce, 14 Mayıs'ta İzmir istihkâmları işgal edildi. İngiliz birlikleri Karaburun ve Uzunada'yı, Fransız birlikleri Urla ve Foça'yı, Yunan birlikleri de Yenikale'yi işgal ettiler. 15 Mayıs 1919 sabahı İtilaf Devletleri donanmasının koruması altında Yunan askerleri İzmir rıhtımına çıktılar.
İzmir'in Yunanlılar tarafından işgâli ile Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'daki görevine başlamak için İstanbul'dan ayrılması hemen hemen aynı tarihlere rastlar. İzmir'i Yunanlılar 15 Mayıs 1919'da işgâle başlamışlardır.
Osmanlı Devleti'nin de aralarında bulunduğu İttifak Devletleri'ne imzalatılacak barış anlaşmalarını hazırlamak üzere 18 Ocak 1919'da açılan Paris Barış Konferansı 6 Mayıs'ta Yunanistan'ın İzmir'e asker çıkarmasına karar vermişti.
Paris Konferansı'nda büyük devletlerin desteğini alan Yunanlılar, 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir'i işgal ederek Batı Anadolu içlerine doğru ilerlemeye başlamışlardı.
İlgili 18 soru bulundu
Şanlı Türk ordusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde silah arkadaşları ile birlikte 9 Eylül 1922 günü İzmir'i düşman işgalinden kurtardı. Sakarya Meydan Muharebesi ile başlayan Türk ordusunun şanlı zaferleri Yunan askerlerinin denize dökülmesi ile son buldu.
Bu tehlike İzmir halkını derin bir acıya boğdu. Yunanistan 15 Mayıs 1919'da İtilaf Devletleri adına ve onların korumasında İzmir'i işgal etti.
15 Mayıs 1919'da İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edilmesinden 4 saat sonra Müftü Ahmet Hulusi Efendi önderliğinde ayaklanan Denizlililer Türkiye'de işgale karşı ilk mitingi de başlattı.
Mondros Mütarckesi'nin imzasından sonra Anadolu'yu paylaşmak için harekete geçen Itilaf Devletleri, Paris Barış Konferansı'nda İzmir'i işgal hakkını Yunanistan'a vermiştir. Yunanistan da, bu büyük devletlerden aldığı izin gereğince 15 Mayıs 1919'da Izmir'i işgal etmiştir. İşgal esnasında da pek çok Türk katledilmiştir.
İzmir'e ilk giren ve Türk bayrağını Hükumet Konağı'nda göndere çeken ilk süvari komutan Yüzbaşı Şerafettin. Hafızalardaki ''Baktım bayrağımın kırmızısına kanım bulaşmış. Ölsek ne gam, İzmir'e ilk girenler biz olmuştuk ya'' sözlerinin sahibi... 9 Eylül 1922 sabahı yaşanan o gurur verici anlar haberimizde.
İzmir'in Kurtuluşu, 26 Ağustos'ta başlayan Büyük Taarruz harekâtı sonucu Türk ordusunun Yunan işgali altındaki İzmir'e 9 Eylül 1922'de girmesini belirten tarih terimidir.
Dünya Savaşı'nın ardından galip devletler arasında yapılan paylaşım planları esnasında İtalya ve Yunanistan arasında önemli bir çekişmeye neden olmuştur. Nitekim İzmir, bu çekişmeden galip ayrılan Yunanistan tarafından 15 Mayıs 1919 tarihinde işgal edilmiştir.
Bu devletlerin arasında bulunan Yunanistan ise 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir ile birlikte Batı Anadolu'nun işgaline başlamıştır. İşgal ettikleri yerlerde, özellikle İzmir ve Aydın'da katliamlar gerçekleştirilmiştir.
Yunan işgaline karşı İzmir'de ilk kurşunu atarak Türk milli direnişinin sembolü olan yazar ve gazetecidir. Gerçek adı Osman Nevres'tir. 1888 yılında Selanik'te doğdu.
Bu topraklarda yaşanan en acı olaylardan biri olan Yunanlıların İzmir'in işgali, aslında dünya tarafından da onaylanmıyordu ancak Yunanlılar dünyaya yalan söylüyordu. Amiral Bristol Raporu, işte bu işgalin haksızlığını ortaya koymuş ve tüm dünyaya duyurmuştur.
Tıpkı İstanbul'un Fethi gibi 1081 İzmir'in Fethi de Türk tarihi açısından bir kırılma noktası olmuş, bu tarihten sonra Türkler Anadolu'daki varlıklarını güçlendirmiştir. Bu toprakları sadece bir ülke değil, bir tarih, bir medeniyet, bir inanç ve kültür kalesi haline getirmişlerdir.
İtalyanlar ise Antalya, Kuşadası, Bodrum, Fethiye ve Marmaris'i işgal ettiler. Konya ve Akşehir'e de asker yolladılar. İtalyan işgali 28 Mart 1919'dan 5 Temmuz 1921 tarihine kadar 2.5 yıl sürdü. Mondros Mütarekesi'nin Doğu Anadolu'da 6 vilayetin Ermenilere bırakılacağına ilişkin maddesi Ermenileri harekete geçirdi.
Dünya Savaşı sırasında Mançurya halkına uygulanan biyolojik ve kimyasal savaş birimidir. Bu birim insanlar üzerinde birçok deney yapmıştır. Birim 731 kompleksi. Ana binanın ortasında iki hapishane gizlidir.
Şurasını hemen belirtelim ki "ilk kurşunun" 19 Aralık 1918'de Hatay Döryol'da atılması İzmir'deki "ilk kurşunun" önemini azaltmaz.
Paris Barış Konferansı'nda alınan işgal kararının Fransız basınında ele alınma şekli ve yorumlanması o dönem kamuoyunun Türkiye'nin geleceği hakkındaki görüşlerinin bilinmesi açısından son derece önemlidir. İzmir'in Yunanlar tarafından işgali, yaklaşık olarak üç yıl dört ay boyunca sürmüştür.
Dörtyol ilçesi, Millî Mücadele'nin ilk olarak filizlendiği topraklardır. Fransa'nın ilçeye yerleştirdiği Ermeniler, tüm köyleri ve ilçeyi yakıp yıkarken Ömer Hocaoğlu Mehmet Çavuş, ilk kurşunu atıp Millî Mücadele'yi başlatmıştır.
Bilindiği gibi Yunanlılar 15 Mayıs 1919'da İtilaf Devletleri adına ve onların korumasında İzmir'e asker çıkarıp işgal ettiler. İşgale karşı Bölgede silahlı bir milli direniş oluştu. Diğer taraftan bu işgal tüm ülke çapında da büyük bir tepki oluşturdu.
Taarruzun ilk saatlerinde Türk kuvvetleri başarılı olsa da Yunan birlikleri Türk taarruzunu durdurdu. Türk kuvvetleri, mevzileri tutmakla birlikte, Yunanlıların cephenin yan ve gerilerinde gittikçe etkili olmaları üzerine, geri çekilmek zorunda kaldı.
Vilayat-ı Sitte (ولایات سته; anlam: Altı vilayet, Altı il), 13 Temmuz 1878 tarihli Berlin Antlaşması'na göre Osmanlı Devleti'nin Erzurum, Van, Harput, Diyarbekir, Sivas, Bitlis olmak üzere altı vilayetin adı. 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesinin 24. maddesinde "Altı Ermeni ili" olarak bahsedilmiştir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri