Cevap: Konu ile alakalı olarak İbni Âbidînde; “Haram olduğu açıkça bildirilmeyen her şey, söz birliği ile mubahtır” deniliyor.
Lokma; haram veya şüpheli ise mânevî hayata zehir saçar. Kalbe kasvet, ibadetlere karşı üşengeçlik ve Allah yolundaki hizmetlere karşı tembellik verir.
Kim haram bir lokma yerse, Allah onun kırk gece namazını ve kırk sabah da duasını kabul etmez. Haramın besleyip büyüttüğü her et için en layık olan yer cehennemdir.
Değerli kardeşimiz, Kişinin kazancının haram olup olmadığı kesin bilinmiyorsa veya kazancının içinde helal olan kısım varsa, böyle kişilerin ikramını yemek caizdir.
Hz. Peygamber: “İnsan yediğinden ibarettir” buyurmuştur. Haram, bir vücuda girdi mi, insanın mayası bozulur. Git hemen nereden çaldı ise bir bahane ile para öde tevbe istiğfar et.
İlgili 29 soru bulundu
Hak sahibi, hakkını almadıkça veya bu hakkından vazgeçmedikçe, Allah kul hakkı yiyenin bu günahını affetmemektedir. Çünkü ilâhî adalet, bunu gerektirir.
' İçki, uyuşturucu ve kumar gibi haram yollardan elde edilen mallar, muhtaç olan kişilere veya hayır kurumlarına verilerek elden çıkartılır. Başkasının hakkına girerek elde edilen mallar ise sahibine iade edilmelidir. Olur da sahibi bulunamazsa mirasçıları araştırılır ve kendilerine teslim edilir.
Bu sebeple bu malı kabul etmesinde hiçbir sakınca yoktur. Bu yardımın, -dînî konuda birtakım şeylerden vazgeçmeye veya bırakmaya sebep olmaması kaydıyla-, müslüman veya kâfir olan bir devlet tarafından verilmesi arasında hiçbir fark yoktur. Allah Teâlâ en iyi bilendir.
Haramdan mal kazanmak, haramdan sadaka vermek ayrı, haramla helali karıştırarak kullanmak ayrıdır. Kullanmanın caiz olması, haramın caiz olması demek değildir. Haramdan kazanan, elbette cezasını çekecektir.
Sadaka olarak verilen haram maldan sevap ummak caiz değildir. Haram paradan verilen sadakayı alan kimse, bunun haramdan olduğunu bilerek, Allah kabul etsin derse, kafir olur. Veren de amin derse, o da kafir olur. Haram paradan sevap ummak.
Günah işleyen, haramlardan uzak durmayan bir kulun duası kabul edilmeye layık değildir. Bu bağlamda Hz. Peygamber'in (s.a.s) şu hadisi çok dikkat çekicidir: “Allah yolunda seferler yapmış, üstü başı tozlanmış bir adam ellerini semaya kaldırarak, 'Yâ Rabbi, Yâ Rabbi' diye yalvarıyor.
İrtidat; Fıkhî mezheplerin buluştuğu ortak noktaya göre, büyük günahlardan olan ve en büyük günah sayılan "şirk" koşmanın küfür olduğu ve bu nedenle de bu günahı işleyen kişilerin din'den çıkacakları yani kâfir olacakları yönündedir.
Değerli kardeşimiz, Neskafe, kola ve pepsi içmek caizdir; çünkü içinde domuz yağı veya alkol olduğu kesin değildir. Ancak bazı âlimlerimiz bu konularda şüphe olduğu için, "içilmese daha iyi olur" demişlerdir. Şüpheli şeylerden kaçınmak her zaman daha iyidir.
Eğer endişeniz İslam dinine göre günah işlemiş olmak ve cezalandırılma korkusu kaynaklı ise o yaştaki davranışlarınızdan sorumlu olmadığınızı ve çocukluk yaşında yapılan hataların günah olmadığını belirteyim.
“Helâl olan şeyler belli, haram olan şeyler bellidir. Bu ikisi arasında, birçok kimsenin bilmediği şüpheli hususlar vardır. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve ırzını korumuş olur. Kim de şüphelileri işlerse, zamanla harama düşer.
Helal ve mübah olmayan şeylere caiz değildir denilmektedir. Haramlar kastedildiği gibi, zatı itibariyle helal olan, ancak hükmen haram olan şeyler için de kullanılır. Mesela, alışveriş yapmak helaldir. Ancak cuma vaktinde kendisine cuma namazı farz olan birisinin alışveriş yapması helal değildir.
el Cevab: Tevbe edilmelidir. Bir daha geri dönülmemelidir. Tevbe geri dönmemek üzere azmetmeyi içeren pişmanlık duygusudur. Lafızla tevbe bu duyguya delil olsun diye söylenir.
Samimi bir şekilde tövbe edip faizli işlemlerden uzak durmanız gerekir. Ayrıca faiz işlemi haram olsa da evin kendisi haram değildir. Demek ki, bir tövbenin kabul olması, bir günahın affa liyakat kazanması için hiçbir mazeret yokken o günahta ısrar edilmemesi şartı aranmaktadır.
Haram yollarla kazanılan para ve mallara gelince; mirasçıların fakir olmaları durumunda söz konusu mirastan yararlanmaları câiz ise de fakir olmayan mirasçıların yararlanmaları câiz değildir. Bu tür para ve malların, fakirlere veya hayır kurumlarına verilmesi gerekir.
Pahalı şeyler almanın haram olduğu sık sık işitilir. Gerçekten öyle midir? Aslında, hepsi koşullara bağlıdır. Parayı helal yoldan kazandıysanız ve haram şeylere harcamadıysanız, bu tür şeyleri satın almanızda bir sorun yoktur.
Rayiç fiyattan ucuza almak ise mekruh olur. Zekât olarak verilen ticaret eşyasının fiyatı her yerde aynı değildir. Geri alınırsa, fakir zarara uğratılabilir. Bu bakımdan ticaret eşyasını fakirden geri satın almak mekruh olur.
Paranın helâliyet derecesi, onun nasıl sarf edildiğine bakılarak tahmin edilebilir. Kazancın menşei karanlık ve bulanık ise gittiği yer de aydınlık ve berrak olmaz. Hayatımızda -Allah korusun- israf ve cimrilik varsa; bu hâl, kazancımızdaki mânevî problemlerin bir habercisidir.
Simsarlık olarak bilinen ticari aracılık prensip olarak caizdir. Fıkıhta Cuale olarak bilinmektedir. İmam Buhari sahihte şöyle dedi: “Simsarlık ücreti bölümü: İbn Sirin, Ata', İbrahim ve Hasan simsarlık ücreti alınmasında sakınca görmemişlerdir. Komisyon ücretini ancak işi yerine getiren kişi almaya hak eder.
Şüphe ile hüküm verilmez.
Haram para ile alınan elbise ile namaz kılmaya gelince; Maliki ve Şafiilere göre, haram elbise ile örtünmek haram olmakla beraber namaz sahihtir. Hanefilere göre, böyle bir namaz tahrimen mekruh olarak sahih ve geçerlidir. Bunun örneği erkeklerin ipekli kumaştan elbise giymeleridir.
Burada vurgulanan, kişinin tövbe edip etmemesi değil, haram parayla yapılan camide kılınan namazın geçerliliğidir. Bu işin fıkhi yönüdür. Esas itibarıyla böyle bir parayla cami yapılması tavsiye edilmez. Eğer cami yapılmışsa, artık burada kılınan namazlar geçersizdir denmez.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri