Nesimi "Ben melamet hırkasını kendim giydim eğnime/ Ar u namus şişesini taşa çaldım kime ne" derken şunu demek ister: Ben melamet anlayışını isteyerek ve bilerek kendim benimsedim. Halkın görünüşe göre ar ve namus dediği, fakat içi boş olan şekilci tavrı terk ettim. Benim işim Hak'ladır, O'nunla alış veriş halindeyim.
Haydar Haydar iyi bilinen geleneksel mistisizm şarkısıdır. Kul Nesimi mahlasıyla bilinen halk ozanı tarafından yazılmış ve birçok müzisyen tarafından seslendirilmiştir.
Asım, 1305:487) Levm kelimesinden türetilen mimli mastarlar olan melâm ve melâmet, sözlükte “kınamak, ayıplamak, azarlamak, serzenişte bulunmak, korkmak, rüsvaylık” anlamlarına; melâm(et)î ise kınanmaya konu olan anlamına gelmektedir.
Kitapta Kul Nesîmî'ye isnat edilen şiirler içerisinde, Ben melâmet hırkasını kendim giydim eğnime ve benzeri sözlerle başlayan güftelere kaynak oluşturan şiirin iki farklı versiyonu bulunmaktadır.
İlgili 43 soru bulundu
“Haydar Haydar” adıyla da anılan bu deyiş dörtlüklerden oluşmakta, ancak son dize, “Haydar Haydar” nidâsı eklenerek tekrarlanmaktadır.
Ali Ekber Çiçek denilince akla gelen ilk türkü “Haydar Haydar”dır. Bu türkü, Alevi tasavvufu açısından olduğu kadar, müzikal içeriği ile de Ali Ekber Çiçek'i en iyi anlatan eserlerden biridir.
Kelimenin kökeni olan “melâmet”, kınamak, ayıplamak ve serzenişte bulunmak anlamlarına gelir. Tasavvuf ıstılahındaki yaygın tarifi ise “Yaptığı iyilikleri (gösterişten kaçınmak için) gizlemek, kusurları ise (nefsiyle mücadele etmek için) açığa vurmak”tır.
Melâmîler, zikir ve sohbet toplantıları için özel bir yer ve zaman aramazlar. Onlar için Allah, "mevcudiyeti" ile her yeri kuşatmış olduğu için her yerde ve her zamanda Allah'ı zikrederler ve birbirleriyle her fırsatta Allah sohbeti ederler. Zikir de namaz kılmak, oruç tutmak vb. emirler gibi Allah'ın bir emridir.
Muhammed Nurü'l-Arabî'nin halifesi olan Hacı Salih Rif'at Efendi'nin halifesi olan Hacı Ali Rahmi Efendi, sadece istidadı olanlara bâtınî ilimleri öğretiyordu. Hacı Fehmi Efendi'deki istidadı fark edip onu bu alanda yetiştirmiş, böylece Hasan Fehmi Efendi yirmi iki yaşında Melâmî halifesi olmuştur.
Neşet Ertaş - Ben Melamet Hırkasını (Haydar Haydar) [ Live Concert © 2000 Kalan Müzik ] - YouTube.
Sıdkı Baba'nın türküye kaynaklık teşkil eden şiirinin tamamını yazımın sonunda veriyorum… Ali Ekber Çiçek'in bu türkülerine eklediği ''Haydar'' Hz. Ali'nin (R.A.) bir nâmıdır… Yiğit, cesur, kahraman anlamına gelir…
Melâmet, kınamak, ayıplamak ve kötülemek anlamına gelen bir kavramdır. Tasavvufta kınayanların kınamasına aldırmadan doğru yolda yürümektir. İhlasa önem vererek riyadan kaçınmak, hayrı izhâr, şerri izmâr etmemektir.
Sözlüklerde ar kelimesi ayıp, kusur, utanma, yaramaz nesne gibi anlamlarla karşılanmaktadır (Şemseddin Sâmî, 1317: 921; Ahterî, 1978: 297).
doldurur, ben içerim günah benim kime ne?" Neşet.
Velâyet hırkası seyrüsülûkünü tamamlayan dervişlere giydirilen hırka olup buna "irşad hırkası, hilâfet hırkası, icâzet hırkası" gibi isimler de verilir. Bu hırkayı giyen mürid, mürşidi hayatta iken de vefat ettikten sonra da başkalarını irşad ve terbiye etmeye yetkilidir.
Edebiyatımızdan Arif Nihat Asya, Hasan Ali Yücel, Nazım Hikmet Mevlevi tarikatına mensup isimlerdi. Melâmet, sözlükte kınamak, ayıplamak ve sitem etmek manalarına gelir. Melâmîlik yoluna bağlanan kimseye de "Melâmî" denir.
Dönem Melamileri: Ünlü sufi Haldun Kassar'a bağlanan bu dönem Melamiliğine Melamiye-i Kassariye ya da Hz. Ebubkir'e dayandığı düşüncesinden dolayı tarikat-ı aliye-i Sıddıkiye denildi. Bu dönem Melamiliği geleneksel tarikat çizgisine yakındır. Ehl-i sünnet çizgisi içerisindedir.
Muhammed Nur'ül Arabi, Son dönem melamiliğin piri. 1813-1887 arasında yaşamış sufi.
Bu çok önemli. O dönem Melamilik'in üçüncü, yani yeni Melamilik dönemiydi. Atatürk de Melami'ydi.
Arapça LVM kökünden türeyen «melâmet» veya «melâmetiye», zemmetmek, kötülemek, azarlamak, serzenişte bulunmak, takbih et mek mânalarına gelmektedir (1).
Ar-ü namustan kastedilen içi boşaltılmış halk düzgüleri. Allah ve ahlak için değil de toplumdan dışlanmamak için uyulan kurallar. Şişenin içine hapsolmuş,kimsenin uygulamadığı ama dilinden de düşürmediği normlar.
Ali'nin adı olarak kullanılmıştır. Ancak genel kanaat Haydar'ın Hz. Ali'nin lakabı olduğu şeklindedir ve ona yalnız Haydar denilmeyip Esedullah da denilmesi bunu teyit etmektedir ki Esedullah aynı zamanda Hz. Hamza'nın da lakabıdır.
Hamza'nın da lakabıdır. Aynı şekilde Hz. Ali'ye Haydar'ın yanı sıra "Haydar-ı Kerrâr" denilmekte ve bu durum da kelimenin lakap olduğunu ve ona savaştaki cesaret ve kahramanlığından dolayı sonradan verildiğini göstermektedir.
Haydar (Arapça: حيدر) Arapçada Aslan anlamına gelen, erkek çocuklara verilen bir isimdir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri