Dört aya kadar ağlaması Allah-u Teala'ya itimattır. Sekiz aya kadar ağlaması Peygamber(sav)'e salavattır. istiğfardır. karşılanmış olur.”
"Çocuklarınız ağladığında onları dövmeyin; çünkü ilk dört aydaki ağlamaları 'lâ ilâhe illallah' zikridir, ikinci dört aydaki ağlamaları Peygamber'e (s.a.v) 'salâvattır', üçüncü dört aydaki ağlamaları ise anne ve baba hakkında duadır." - Bu hadis sahih midir, kaynağını belirtir misiniz?
Ebu Hureyre anlatıyor: Hz. Peygambe r(a.s.m)'den şunları duydum: “Adem'in çocuklarından hiçbir çocuk yok ki, doğduğu an, şeytana ona dokunmuş olmasın. İşte doğarken ağlaması, şeytanın dokunmasından kaynaklanmaktadır.
Peygamber, “Benim bildiğimi siz bilseydiniz az güler çok ağlardınız” (Buhârî, “Küsûf”, 2; Müslim, “Küsûf”, 1) buyurmuştur. Ağlamanın sebebi Allah korkusu ve sevgisi, cehennem, kıyamet ve ölüm endişesi, cennet nimetleri olduğu gibi, dünya ile ilgili üzüntü ve acılar da olabilir.
"Kim ağlayan çocuğunu susturuncaya kadar gönüllerse, Cenab-ı Hak ona Cennette memnun olacağı kadar nimet verir." Öyle ki, bazen ağlayan bir çocuk sesi duysa namazını bile kısaltır, annenin çocukla meşgul olmasına imkân verirdi.
İlgili 45 soru bulundu
Çocuk olduklarını kabul ederek: Çocuklara emir vermedi, yapılacaklar listesi sunmadı, onları zorlamadı. Çünkü onlar çocuktular ve Peygamberimiz onların çocukluklarına saygı duyuyordu. Onlara cennet, dünya, namaz, vb. hakkında öğretmeden önce, onlar kendisini sevsinler diye olağanüstü çaba harcadı.
Resulullah Efendimiz her zaman çocuklara gerekli sevgi ve ilgiyi göstermiştir. O küçüklerin bulunduğu bir ortama girdiğinde selam verir, güzel sözlerle hitap eder ve onlarla şakalaşırdı. Sevgisini göstermek için çocukların yanağına dokunur ve onları öperdi.
Bebekler tanımadıkları kişileri gördüklerinde içgüdüsel olarak endişelenir. Yabancı bir kişiyi görmek güvenli ortamlarından uzaklaştıklarını hissettirebilir. Bu nedenle bebekler birini ilk kez gördüklerinde ya da sık vakit geçirmedikleri kişiler ile aynı ortamda bulunduklarında ağlayabilir.
Ağlamak, bebeklerin dünya ile kurdukları ilk iletişim şeklidir. Bebeğin her ağlaması onun bir sıkıntısı olduğunu ifade etmediği gibi hiç ağlamaması da aslında verdiği bir mesaj olabilir. Sürekli ağlayan bir bebeği sakinleştirmenin en önemi yolu ise onu düzenli emzirmektir.
Bebekler, altları kirlendiğinde bu ıslak ve rahatsız durumdan kurtulmak için ağlarlar. Bazı bebekler altları değiştirilirken de huysuz olurlar. Bunu nedeni cildine değen soğuk havanın yarattığı histir. İlk zamanlarda zorlansanız da kısa bir süre sonra, onun altını daha profesyonel bir şekilde değiştirmeyi öğrenirsiniz.
Geleneklerimize göre yeni doğan bebeğe altın, altın künye veya maşallah takılır. Nazar boncuklarının, kurdelelerin eşlik ettiği altın ve maşallah bebeğin yatağında bulunan altın yastığına iliştirilir. Altın künye de bebeğe takılabilecek hediyeler arasındadır.
Bebeğin yedisinde, bebeğin başına yeşil yaprakla su silkinerek yedi kırkı, kırkında ise kovanın içine kırk taş atılarak o su ile bebek y yıkanırdı. Kırk gün çocuk evden dışarıya çıkarılmazdı. Bebek bir eve ilk defa gittiğinde, ev sahibi bebeğin koynuna, yumurta, şeker, ekmek koyardı. Ölüm, bir dönüm noktasıdır.
Aile büyüğü banyo suyunu hazırlar. İçine taş, buğday, altın, gümüş, çeşitli mevsim çiçekleri veya gül yaprakları, nazar boncuğu atar. Suya atılacak tüm malzemelerin dezenfekte edilmesi veya temiz olması gerekir. Banyo yaptıracak aile büyüğü abdestini alır, ardından bebeğe hazırlanmış sudan 40 tas döker.
"Eûzü bi-kelimâtillâhi't-tâmmeti min külli şeytânin ve hâmmetin ve min külli aynin lâmmetin." "Ya Mukit" ismi 7 kere bir suya okunarak o su çocuğa içirilebilir.
Konuşun, Şarkı Söyleyin, Eğlendirin. Bebeğiniz her ne kadar küçük de olsa sıkılabilir ve bunu ağlayarak ifade edebilir. Eğlendirerek bebeğinizi sakinleştirmeye çalışabilirsiniz. Bunun için herhangi bir oyuncağa ihtiyacınız olmaz.
Bebeklerde cadı saati bebeklerin doğumdan sonraki ilk birkaç ayda yaşadığı sıkıntılı ve huzursuz döneme verilen isimdir. Bu dönem genellikle geceleri artan ağlama krizleri, uykusuzluk, iştahsızlık ve huzursuzluk gibi belirtilerle kendini gösterir.
Bebekler özellikle ilk aylarda her ağladığında özellikle kucağa alınmalıdır. Çocuk ne kadar kucakta tutulursa ne kadar okşanırsa bundan o kadar iyi cevap alınır; çünkü bebeğe dokunmak son derece önemli. Çocuğu sakinleştirdiği gibi çocuğun öz güvenini arttırdığı artık kabul edilmiş bir durumdur.
Bebeklerin beyinleri ile vücutları arasındaki sinirsel bağlantının henüz oluşmaması sebebiyle, genel olarak minik yavrular ellerini yumruk yapar. Temel olarak doğal bir süreç altında neden budur.
7.ayla birlikte bebekler bağlanacakları kişiyi seçer ve çok geniş olan sosyal çevresini sınırlandırmaya başlar. Bu dönem yabancı kaygısının başladığı dönemdir. 7-24.aylarda bağlanma netleşir. Artık bebek ilgisini, tüm ihtiyaçlarını karşılayan kişiye yöneltir.
Bebekler, sinir sistemlerinin gelişmeye devam ettiği çok erken yaşlardan itibaren bile korkmuş hissedebilirler. Bu korkular, çocuklar büyüdükçe ve korkularına ve işlerin nasıl yürüdüğüne daha aşina hale geldikçe değişecektir. Yenidoğan bebeklerde korku endişe edilecek bir durum değildir.
Bir çocuk gördüğü zaman mübarek yüzünü neşe ve sevinç kaplayan Hz. Peygamber, çocuklara ilgi gösterir, yanlarına uğrar ve onlara selam verirdi. Çocuklara beddua edilmesini yasaklayan Allah Resulü onlara sevgi ile hitap eder, gönüllerini hoşnut etmek için hediyeler verir, onlarla oynar ve şakalaşırdı. Hz.
Sevgisini çocuklara sarılarak, başlarını okşayarak, öperek göstermesinin yanı sıra onlarla şakalaşarak da ortaya koymuştur Peygamberimiz (s.a.s.). O, torunları Hz. Hasan ve Hüseyin'le şakalaşmayı çok severdi. Onların ellerinden tutar, göğsüne çıkarır, kucaklar ve öperdi.
Peygamberimiz, kızı Fatıma'yı çok severdi. Bir sefere çıkacağı zaman en son ona uğrar, dönüşünde ise önce onun yanına giderdi. Hz. Fatıma babasını ziyarete geldiğinde ise, Peygamberimiz sevgili kızını karşılamak için ayağa kalkar, alnından öper ve yanına oturturdu.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri