Mide içeriğinin yemek borusuna kaçması olarak tanımlanan reflü, uzun süre tedavi gerektirmektedir. Göğüs kemiğinde yanma, yemek sonrasında ağıza ekşili veya asitli mide içeriğinin gelmesi, geğirme, hıçkırık, yutma güçlüğü, bulantı ve sabahları ses kısıklığı reflünün belirtilerindendir.
Mide ile yemek borusu arasındaki kapakçık (alt özofagus sfinkteri) uygun çalışmadığı zaman, midenin asitli içeriği yukarıya yemek borusuna doğru kaçar. Buna “Gastroözofageal reflü (GÖR)” denir.
Reflü hastalığının en yaygın belirtisi, göğüste yanma olarak bilinen “heartburn” semptomudur. Mide dışında omuzlarda, boyun bölgesinde, sırt ve kolda da hissedilebilen bu yanma hissi, zaman zaman kalp ağrısı ile karıştırılmaktadır.
Reflü boğaz reflüsü, göğüs reflüsü olarak da kendisini gösterebilir. Mide içeriğinin boğaza kadar geri kaçması sonucu ortaya çıkan boğaz reflüsü; boğaz ağrısı, boğazda yanma, yutkunma güçlüğü gibi boğaz şikayetleri ile kendisini gösterir.
Günümüzde reflü hastalığı tedavisinde kullanılan en etkili ilaçlar proton pompası inhibitörü (PPİ) denilen ilaçlardır (halk arasında bu ilaçlar mide koruyucu ilaçlar olarak bilinmektedir). Eczanelerde 5 grup ilaç vardır. Omeprazol, pantoprazol,lansoprazol,rabeprazol, esomeprazol .
İlgili 43 soru bulundu
Asidi nötralize etmek için ilaç tedavisine başvurulur. Özellikle proton pompa inhibitörleri (mide asidi üretiminin uzun süreli azaltılmasını sağlayan ilaç grubu) tedavisiyle hem semptomatik düzelme sağlanır hem de mukoza hasarı ortadan kalkar. Reflü tedavisinde en az 4-8 hafta ilaç kullanmak gerekir.
Ciddi reflü hastalığında; PPİ'lar (Mide ilaçları-Mide koruyucu) tedavinin belkemiğidir. Başlangıç, çift doz ile olmalıdır. İlaç tedavisi, 6 aya dek uzatılabilir. PPİ'lara başlangıçta eklenen yoğun antasit tedavisi, şikayetlerin kaybolmasını hızlandırır.
Reflü hastalığı asit, safra ve mukustan oluşan mide salgılarının yemek borusu veya ağıza kadar yer değiştirmesidir. Reflü hastalığı, ağıza kadar gelen acı tat ve yiyecek hissi ile kendini göstermektedir. Atipik reflü ise yemek borusunun iç tarafında gelişen ödem sonrasında boğazda bir yumru hissine neden olabilir.
Reflü krizi belirtileri arasında sıklıkla mide ekşimesi, mide asidinin ağza gelmesi, göğüste ağrılı yanma, boğaz ağrısı, öksürük, kusma, ağız kokusu şeklinde olabilir. Reflünün şiddeti ve devamlılığına bağlı olarak kanama, astım, dişlerde erozyon, ses kısıklığı gibi oluşumlar görülebilir.
Yüksek yağlı gıdalardan uzak durmak ve protein içeriği zengin gıdalar ile beslenmek reflü hastaları için oldukça idealdir. Yağ içeriği yüksek besinler arasında tam yağlı süt/yoğurt, krema, tam yağlı peynir çeşitleri, kakao, kızartma ürünleri, şarküteri ürünleri (sosis, salam gibi) bulunmaktadır.
Reflü Ağrısı Nerelere Vurur? Reflü ağrısı direkt olarak mide ve göğüs üzerinde kanalize olur. Özellikle yemekten sonra göğüste yanma hissi belirebilir. Yanı sıra bu yanma hissine ağrı da eşlik edebilir.
Reflü Kan Tahlilinde Çıkar mı? Reflü yemek borusu alt ucundaki gevşekliğe bağlı olarak mide asidinin yukarı kaçması durumu olduğundan tanısı en iyi endoskopiyle konur. Kan tahlillerinde reflü tanısını gösterecek bir test yoktur.
Reflü teşhisi koymak için, hasta tarafından reflüye ait tipik şikayetlerin ifade edilmesi ve ağızdan sokulan ışıklı hortum (endoskopi) ile mideden yemek borusuna asit kaçışına bağlı gelişen tahribatın gözlenmesi çoğu zaman yeterli olur.
Gastroözafagial Reflü: Bu hastalıkta asidik mide içeriği yemek borusundan geri kaçar ve midede ekşimeye neden olur. Bunların yanında bağırsakta gaz oluşumu da bu hastalıkla karakterizedir.
Gastro özofajial reflü, alınan gıdaların ve/veya mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasıdır. Bu kaçışın özellikle yatar pozisyonda ve yemeklerden hemen sonra mide içi basıncın artmasıyla günde 10 defaya kadar olması ve dört dakikadan kısa sürmesi normal kabul edilebilir.
8. Su yanlış zamanda reflü atağına neden olabilir
Yemek esnasında su içildiğinde yemek ve su birleşerek midede fazlaca bir hacim yaratabilir ve neden olduğu basınç ile mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçma olasılığını artırabilir.
Yüksek lifli gıdalardan biri olan yulaf ezmesi, mide yanması ve ekşimesi gibi şikâyetlerinizi kısa süreliğine de olsa hafifletebilir. Yüksek miktarda lif içerdiği için tok tutar. Bu da daha az yemek anlamına gelir. Bilindiği üzere reflü tetikleyicilerden biri de fazla yemektir.
Simetidine, Ranitidin, Famodin gibi H 2 reseptör antagonisti denilen ilaçların yanısıra günümüzde Omeprazol, Lansoprazol, Nexium gibi proton pomba inhibitörü denilen ilaçlar kullanılmaktadır. Özellikle PPI (proton pompa inhibitörleri) kullanıldığında sorunların büyük bir kısmının ortadan kalktığı gözlenir.
Reflüsü olan çoğu kişi bu rahatsızlığı ilaçlarla geçici olarak baskılama yoluna gider, uzun süre doktora başvurmaz veya tedavi imkanlarını araştırmaz. Ancak reflü tedavi edilmediğinde özofagus (yemek borusu) kanserine kadar ilerleyebilecek ciddi bir durumdur ve zamanında müdahale gerekir.
Reflü uzun süre tedavi edilmezse özofagusta hasara neden olur. Böylece yutmada güçlük, yutma sırasında ağrı, hassas boğaz, kısık ses ve kronik öksürüğe bağlı kanamalar, skar oluşumu ve özofagusta darlık gelişir.
· Proton pompa inhibitörleri: omeprazole (Omeprol), lansoprazole (Lansor), pantoprazole (Panto, Panthec), rabeprazole (Aciphex), and esomeprazole (Nexium). Proton pump inhibitörleri H2 blokerlerden çok daha etkilidirler ve reflü hastalarının çoğunun şikâyetlerini geçirirler. · Diğer bir grup ilaçlar prokinetiklerdir.
Mide asidinin yemek borusuna doğru geri kaçışı reflü olarak adlandırılmaktadır. Özellikle yemeklerden sonra görülmekte olan reflünün en tipik belirtisi göğüs kafesinin arkasında mideden boğaza doğru yayılan yanma hissidir.
Ara öğünlerde badem tüketerek reflünün etkilerini hafifletebilirsiniz. Badem, E vitamini sayesinde mide asitlerini kontrol altına alır ve soluk borusuna kadar rahatsız etmesine engel olur.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri