Ayakkabıya ilişkin en eski bulgunun, M. Ö 8000'li yıllarda yaşayan Amerika yerlilerine ait olduğu düşünülür. Her ne kadar Amerika yerlileri ile bu yolculuk başlamış olsa da ayakkabı konusunda en yaratıcı toplum olarak Mısırlılar görülür çünkü oldukça ilginç bir “kalıp çıkarma” yöntemleri vardır.
İklime rağmen insanlar ayaklarını doğal dış etkilerden korumak için ayakkabılara ihtiyaç duyuyorlardı. Göç Dönemi (4-6. yy) ve Haçlı Seferleri (11-13. yy) sırasında Avrupalıların Doğu'ya yürüyüşleri sırasında birçok değişiklik ve mükemmelleştirilmiş ayakkabı modelleri ortaya çıkmıştır.
Günümüzde topuklu ayakkabı denildiğinde kadınlar akla gelmektedir. Oysa topuklu ayakkabı ilk olarak erkekler için üretilmiştir. Askerlerin, at üzerinde ayaklarını üzengide rahat ve dengede tutabilmeleri için topuklu ayakkabı giydikleri rivayet edilmektedir.
Osmanlı döneminde ayakkabılar; yapıldıkları malzemeye, biçimlerine ve kullanıldıkları yere göre değişik adlar almıştır. Başmak, çapula, çizme, çedik, edik, fotin, galoş, mest, kalçın, kundura, merkub, nalın, sandal, terlik, tomak, yemeni başlıca ayakkabı çeşitleri- dir.
Birinin ayakkabılarına bakarak toplumun hangi statüsüne ait olduğu net bir şekilde anlaşılabiliyordu. 1818 yılına kadar ayakkabılar tek kalıpta üretiliyordu, sağ ve sol ayak ayrımı yoktu. Sağ ve sol teklerin ayrı üretildiği ilk çift, Philadelphia'da yapıldı.
İlgili 16 soru bulundu
Ayakkabının tarihi kıyafetlerin tarihi kadar eskidir. Eski çağlarda çoğu insan, tabanı deriden ya da tahtadan sandallar giyerdi. Bu tür sandallara örneğin Antik Mısır'da rastlanır. Eski Yunanların avlanırken çizme giydikleri bilinmektedir.
İlk medeniyetlerin çoğunda en yaygın ayakkabılar sandaletlerdi, ancak birkaç erken kültürde ayakkabı vardı. Mezopotamya'da (M.Ö. 1600-1200) İran sınırında yaşayan dağ halkı tarafından bir tür yumuşak ayakkabı giyildiği biliniyor. Yumuşak ayakkabı mokasenlere benzer şekilde sarılmış deriden yapılmıştı.
1938 yılında Fort Rock Mağarası'nda bulunan, adaçayı kabuğundan yapıldığı tahmin edilen sandalet, araştırmalara göre bilinen ilk el yapımı ayakkabı türüdür. Ayakkabıya ilişkin en eski bulgunun, M. Ö 8000'li yıllarda yaşayan Amerika yerlilerine ait olduğu düşünülür.
Osmanlı Türkçesi'nde ayakkabı anlamında kullanılan başmak, yemea niye benzer bir ayakkabı çeşidi olarak geçmektedir.
İranlılar çeşitli kabartmalarda ayakkabılı olarak tasvir edilmiştir. Günümüzde bilinen en eski deri ayakkabı 2008 yılında Ermenistan da Erini Mağarasında bulunmuştur. Yapılan kazılarda Kalkolitik döneme ait 5500 yıllık döneme ait olan tek parça gönden yapılma çarık türü bir ayakkabı bulunmuştur.
Neden Erkekler için Üretildi? Avrupa'da 17. yüzyılda sokaklarda yüksek oranda pislikler kol geziyordu. Henüz insanlar; sabunlarla tanışmamış, yollar, caddeler, sokaklar hayvan pisliği ve dışkılarla kaplıydı. Sokakta yürüyen erkeklerin ayağına pislik bulaşmasın diye, yüksek topuklu ayakkabı üretilmeye başlandı.
Fransa sokaklarını dışkı götürmesi, insanların yolda yürürken sürekli dışkılara basmaları, onları topuklu ayakkabı üretmeye itti. Topuklu ayakkabılar sayesinde Fransızlar, dışkılar üzerinde daha rahat yürüyecekti. Ne büyük bir icat değil mi? O dönemin Fransa Kralı, Osmanlı Devleti'nde düzenlenen bir protokôle katılır.
Topuklu ayakkabılar ilk önce erkekler için yapılmış. Tam net tarihi bilinmemekle beraber, topuklu ayakkabıların ilk olarak askerler tarafından kullanıldığı tahmin ediliyor. Kimi kaynaklara göre İran, kimi kaynaklara göre Romalı askerler, at sürerken ayaklarını üzengide tutabilmek için topuklu ayakkabı giyiyordu.
İlk insanla beraber ilkel toplumlarda görülen sandalet ve ayakkabı ağaç kabuklarından ve hayvan derilerinden ayağa bağlanarak yapılmıştır. Eski Mısır ve Hitit Uygarlıklarında ise sandalet yapımı geliştirilmiştir.
Sahip olduğumuz yararlı basit icatlar arasında gösterilebilir. Koltukların icadı tarih öncesine kadar dayanmaktadır tam belli bir tarih olmasa dahi M.Ö. 4000 yıllarından bahsedilmektedir. Çağın insanları oturmak için taş koltuklar ve ağaçları tercih ederlerdi.
Kadın ayakkabıları dünyasında her daim şıklığın ve zarafetin simgesi olarak öne çıkan stiletto modelleri, yıllardır moda tutkunlarının vazgeçilmezi olmuştur. Bu ayakkabılar, zarafetiyle tanınırken aynı zamanda kadınlara güçlü bir duruş da sağlar.
Yapıtında içerisinde yaşadığımız tüketim toplumunda ayakkabılar temel bir nesne, bir fetiş durumuna getirilmiştir. Ayakkabılar bedenin, sınıfsal ilişkilerin okunmasına olanak sağlaması yanında toplumsal ve tarihsel bakımdan uğradığı baskıları da simgeler.
Cümlenin anlamının bozulmaması için kelimelerin eş anlamlılarını doğru öğrenmek çok önemlidir. Ayakkabı kelimesinin de eş anlamlısı Türk Dil Kurumu sözlüklerinde değerlendirilmiştir. Eş anlamlı kelimeleri pabuç, kundura, başmak kelimeleridir.
Dil: Ayakkabının ayağın üst kısmına temas eden kısmı. Bağcıklı bir ayakkabıda, bağcıkların altında bulunur.
Selçuklu ve Osmanlı dönemindeki ayakkabılar yapıldıkları malzemeye ve biçimlerine ve kullanıldıkları yere göre adlar alırdı. Başmak, cimcime, çekme, sokma, çapula, çizme, yarım çizme, çedik, pabuç, edik, fotin, galoş, mes, kalçın, kundura, merkup, nalın, sandal, terlik, tomak, yemeni başlıca ayakkabı çeşitleriydi.
"ayakkabı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 13 sonuç shoe i. footwear i. chaussure i.
Tarihçi Greg Jenner BBC Radio'ya topuklu ayakkabının hikayesini şöyle anlattı: “Asya'nın batısındaki insanlar muazzam at binicilerdi ve at üstünde savaştılar. Eyerle bindikleri at üstünde ok atmak için ayağa kalktıklarında üzengi üzerinde iyi ve dengeli durabilmek için topuklara ihtiyaçları vardı.
1817'de Wellington Dükü için tasarlanıp onun adı verilen botlar deriden yapılmıştı. İlk lastik botlar ise Dük'ün ölümünden bir yıl önce, 1851'de yapıldı. Lastiği giyimde ilk kullanma denemeleri tam bir fiyaskoyla sonuçlandı.
Sayalar tekstil, suni deri ve doğal deri türü malzemelerden oluşur. Ayakkabı tabanlarında ise Kösele, PU, EVA, PVC, TPR, Kauçuk, Termo, Neolit vb. pek çok malzeme kullanılmaktadır. Ayakkabılarda kullanılan taban türlerini çalışma ortamı, mevsimsel koşullar vb. göre değişiklik arz eder.
Rüyada eski ayakkabı giymek zarar ve ziyan ile beraber maddi ve manevi önemli kayıplar şeklinde yorumlanır. Aynı zamanda şanssızlık, yaşanacak hastalıklar ve birtakım kötü haberler biçiminde ifade edilir. Geçim sıkıntısı, fakirlik ve borçlar gibi birçok kötü durum üzerinden ele alınır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri