Bunların dışında ateş, insan hayatında arındırıcı, şifa veren, güç-kuvvet sağlayan, bereket dağıtan, yardım eden, koruyan yönleriyle yer almıştır. Bu özelliklerinden dolayı ateş, kutsal bir varlık konumunda olmuş ve etrafında birtakım inanış ve uygulamalar oluşarak bir kült haline gelmiştir.
Yaygın inanışa göre, ateş elementi hareketliliği, canlılığı ve dışa yönelik olmayı temsil ediyor. Ateşin, tarih boyunca ilahi gücü simgelediği de pek çok kaynakta kendini gösteriyor. Örneğin, tarihte önemli kişilerin mabetlerinin sunaklarında her zaman bir ateş bulundurulduğunu görüyoruz.
b.Ateş-İnsan-Hüsn
Tasavvufta ise ilâhî güzellik anlamındadır.
Ateşi seyrederek derin muhabbetlere de dalabilir, sadece patlayan korları izleyerek huzuru da bulabilirsiniz. Hatta ateşi yakmak için gerekenleri toplarken bile onun yakınlaştırıcı etkisini hissedersiniz. Birlikte, yardımlaşarak bir şeyler yapmak en güzelidir.
dökülmez, ateşli ocak su ile söndürülmez. Çünkü şeytanın ateşten yaratıldığı ve ateşin etrafında şeytanların olacağına inanıldığı için ondan zarar gelir, uğursuzluk getirir diye düşünülür. Eğer ateşe su dökülmek zorunda kalınırsa, muhakkak besmele çekilir. “Ateş boş değildir, ateş şeytanı temsil eder” derler.
İlgili 24 soru bulundu
Gece kül dökülmez ve küle basılmaz. Külün içinde cinlerin olduğuna inanılır. Ayakta pantolon giyilmez, Şeytan ayağını sokar derler. İlk önce sağ ayakla giyilir.
Türklerin Müslüman olmalarından sonra da ateşle ilgili inanışlar devam etmiş ateş üzerine tükürmek, ateşi su ile söndürmek, ateşe karşı küfretmek günah kavramına dâhil edilmiştir (Gökbel 1998: 146; Kırcı 1998: 398–407).
Zerdüştlük, İranlı Zerdüşt tarafından kurulan tek tanrılı bir inanç sistemi olarak geçiyor. Ahura Mazda isimli kitaplarında geçen ateşe tapma esaslarından dolayı Mecusilik yani ateşe tapanlar olarak da bilinirler.
Halk arasında mezarda bir gün ya da üç gün ateş yakma geleneğinin vahşi hayvanları uzaklaştırmak için uygulandığı düşüncesi yaygın olsa da aslında bu durum ateşin Türkler tarafından kutsal kabul edilmesiyle açıklanabilir. Şamanist Türkler'de ateşin her şeyi temizlediğine, kötü ruhları kovduğuna inanılır.
Ateş Ne Zaman Bulundu? İnsanlığın ateşle ilk tanışmasının, binlerce yıl önce dünyaya yıldırım düşmesi sonucu olduğu tahmin edilmektedir. Bugüne kadar keşfedilmiş olan en eski ateş kalıntısı ise yaklaşık 476 milyon yıl öncesine aittir. Yeryüzünde bu ve buna benzer birçok ateş kalıntısına rast gelmek mümkündür.
Alevin kendisi bir gaz karışımıdır (buharlaşmış yakıt, oksijen, karbondioksit, karbonmonoksit, su buharı vs.) Yani maddedir. Alevin ürettiği ışık ise madde değil enerjidir. Üretilen ısı da madde değil enerjidir.
Yerel saatle tam 14'de içinde İsa'nın olduğu düşünülen mezarın üzerine düşen güneş ışığının bir mumu yaktığına oradaki din adamlarının ise ateşi ibadet edenler arasında mumdan muma dağıttığına inanılıyor. Başlangıcı 9. yüzyıla kadar giden törene her yıl binlerce kişi katılıyor.
Ateşi insanlara veren tanrılardır, yahut insanlar onu tanrılardan çalmışlardır. Ateşin kendisi tanrı veya tanrıçadır, yahut da tanrının gücünü gösteren bir işarettir. Ateş kendisine mahsus ruhu olan bir varlıktır.
Ateş olmazsa olmaz icatlardan biridir. Ateşin bulunması devrim yapan bir icattır. Ateşin bulunmasıyla yiyecekler pişirilerek tüketilebilmiş madenler eritilmiş ve insanlar av alemlerini şekillendirebilmiştir. Bu sebeple ateşin bulunmasının insanlık tarihi için oldukça önemlidir.
ATEŞ, Pek çok kültürde kutsal sayılırken, ezoterik öğretilerde insanla özdeşleştirilmiş hatta ışığının bedeni ısısının ise ruhu olduğu düşünülmüştür. Ateşe tapınmanın güneş kültünün devamı ya da bir parçası olduğu yaygın kanaattir.
Ateş ismi, Kur'an'da geçen isimler arasında yer almıyor. Bu nedenle de pek çok anne ve baba bu ismin caiz olup olmadığını merak ediyor. Ateş ismi, Ku'an-ı Kerim'de geçmese de dinimizce caiz olan isimler arasında yer alır. Bu nedenle de ebeveynler gönül rahatlığı ile çocuklarına bu ismi verebilir.
Mezar üzerine su dökülmesinin nedeni ise mezar üzerinde olan toprağın yeşillenmesini ve toprağı koruyarak rüzgardan etkilenmemesini sağlamak olmaktadır. Mezar üzerine su dökmek dinen ise Hazreti Peygamberin yapmış olduğu bir sünnet olduğundan manevi olarak fayda vereceği düşünüldüğü için yapılmaktadır.
Yapılan mezarın çökmemesi için de cenaze defnedildikten en az bir yıl sonra mezarın yapılması gerekmektedir. Mezar erken yapıldığı takdirde mezarda çökme yaşanabilir. Sadece mezar taşı koymada ise bir maruzat yoktur” diye konuştu.
Aynı şekilde kabir ziyaretinde kabirler çiğnenmez, üzerine oturulmaz ve yatılmaz. Ayrıca kabirlere karşı namaz kılınmaz ve ölülere adakta bulunulmaz.
Zerdüşt, her şeyin yaratıcısı olan, insanlara iyilik yapan tek bir Tanrı'nın, Ahura Mazda'nın (Hürmüz'ün) peygamberidir. Ahura Mazda tarafından kendisine vahyedilmiş ve o da halka vaazlarda bulunmuştur. Zerdüşt, İran çok-tanrıcılığını, tek-tanrıcılığa doğru yöneltmiş ve yüksek ahlâkın kurallarını koymuştur.
Zerdüştler de Müslümanlar gibi Tek Tanrıya inanırlardı. Ateşi Tanrı Ahura Mazda'nın fiziksel bir yansıması olarak kabul ederlerdi. Müslümanlar buna TECELLİ der. Allah'ın yarattıkları yoluyla insanlara görünmesi ve insanlarla konuşması.
Yüksek ateş, vücut sıcaklığının normalden daha yüksek olması durumudur; tıbbi literatürde hipertermi ve pireksi de denir. Ateş tek başına bir hastalık değil, aksine sağlıklı bir vücut tepkisidir.
Soru: Tuvalette tükürmek neden günahtır? el Cevab: Tuvalette tükürmek hükümsüz bir fiildir. Tuvalet ihtiyacını giderirken tükürmek ihtiyacı oluşursa tükürülebilir. Tükürmek ihtiyaç dışı olarak mescidde mekruhtur.
Tuvalete tükürmek günah mıdır, tuvalet adabı nasıldır? İşte cevabı... Tuvalette tükürmek günah değildir, ama adaba aykırıdır. Tuvalette iken ağızda bir şeyin bulunmaması adab gereğidir.
İnsanlara eziyet verici şeyleri yoldan kaldırmayı sadaka sayan bir dinin üyeleri olarak, insanların oratak kullanım alanlarına çöp atmak, tükürmek, insanlara eziyet verici şeyleri ortaya atmak bize hiç yakışmayan davranışlardır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri