O'nun şefaat izni vereceği kulları Hz. Peygamber, diğer bütün peygamberler, melekler, sâlih ve müttaki müminlerdir.
Kıyamet günü ise üç kişi şefaat eder. Bunların ilki peygamberler diğerleri alimler ve son olarak ise şehitlerdir. Allah yolunda ve vatan yolunda can vermiş kişilere şehit denilmektedir. Şehitlerin ise 100 kişiye şefaat etme hakkı vardır.
Zümer sûresinin 43 ve 44. âyetlerinde şefaatin sadece Allah'ta olduğu yazılıdır. Ama Bakara sûresi 255'de ise "Allah'ın izin verdiğinden başkası şefaat edemez" der. Yani başkaları da şefaat edebiliyor.
İnsiya- tifı ele alan ve ona şefaat izni veren Allah'tır. Şefaatçi, ancak Allah katında makbul ve hoş şeyler için şe faat etmektedir. Şefaat olunacak kimse buna layık ve hak kazanmış olmalıdır. Şefaatten yararlanacak kimsenin bir takım güzel davranışlarda gayretini göstermiş ve ilk adımını atmış olması gerekir.
Öte yandan başka rivâyetlerde de “kıyamet günü Hz. Muhammed'in diğer peygamberlerin aksine fedakâr bir şekilde Sırat Köprüsü'nün başında ümmetini bekleyeceği, onlara şefaat edeceği, cehenneme atılmaktan onları kurtaracağı” mesajı verilmektedir.
İlgili 32 soru bulundu
Peygamberler, şu an berzah âleminde bir nevi cennet hayatı yaşıyorlar. Asıl cennete giriş, ancak kıyamet kopup mahşerde hesaplar görüldükten sonra gerçekleşir. Müminlerin ruhları “illiyun” denilen ve “yüksekler” anlamına gelen yüce makamlardadır.
Şefaat ya rasulallah demek şirk değildir. Dünya hayatında iken efendimizi görse ey Allah'ın Rasulü bana şefaat dese ittifakla şirk koşmuş olmaz ahirette şefaati inkar eden kafirdir.
Peygamber (asm)'in o gün bütün insanlara büyük şefaati vardır, Makam-ı mahmud da bu şefaati anlatmaktadır. Hz. Peygamber (asm) canlı, yaşayan bir Kur'an olduğu için hem kendi namına hem de Kur'an'ı temsilen şefaat edecektir.
Allahü teâlânın rahmeti o kadar çok ki, Peygamber, âlim, evliya, şehit gibi üstün kimseler haricinde, bazı müslümanlara da şefaat izni verecektir. Hazret-i Ali, “Dost edinin, dostlarınız sizin için dünya ve ahiret sermayesidir, şefaatçilerinizdir” buyurdu.
Şefaat (Arapça: الشفاعة eş-Şefaa), İslam terminolojisinde, evliya gibi kendisine Allah tarafından izin verilen kişilerin ve özellikle peygamberlerin, inananların affedilmesi için dilekte bulunması anlamına gelir. Arapça'da 'çift' anlamına 'şef' (شفع) kökünden 'bir şeyi ikileme veya çiftleme' anlamına gelir.
Kur'an'da ve sahih hadislerde âhirette hâkimiyet ve şefaatin yalnız Allah'a ait olduğu açıkça belirtilmekle beraber bazı âyetlerde şefaat etme izni verdiği kullarının, razı olduğu ve şefaat edilmelerine izin verdiği kimseler hakkında şefaatçi olabilecekleri bildirilmektedir.
(Bütün şefaatler Allah'ın iznine bağlıdır.) [
Bu âyet-i kerimelerde görüldüğü gibi, şefaat yetkisine sahip olanlar, (Peygamberler, âlimler, şehitler gibi) ancak Allahü teâlânın izni ile şefaat edeceklerdir. Yukarıdaki âyet-i kerimelerde, Allah'ın izni olmadan kimsenin şefaat edemiyeceği açıkça bildirilmektedir.
Ya Resul Allah sözü ey Allah'ın Peygamberi demektir. Fakat insanlar Ya Resul Allah derken sadece Allah'a seslendiğini düşünmektedir. Aziz Allah Şefaat ise isteklerin ulaşması için aracı anlamına gelmektedir. Bu sözün tamamından çıkan anlam isteklerin yani şefaatin Allah'tan istendiğidir.
Evet, küçük yaşta ölen çocuklar ailesine şafaat eder. Şefaat dediğimiz hadiseyi, Cenab-ı Hak başta Peygamberimize (asm) olmak üzere tüm enbiyaya, melaikeye, Allah'ın sevgili kulları olan velilere, şehitlere ve küçük yaşta vefat eden masum çocuklara vermiştir.
Peygamber efendimizin şefaat ile hesaptan kurtardığı yetmiş bin kimsenin her birinin şefaatleri ile de, yetmişer bin kişi hesapsız Cennete gireceklerdir.
Allah'ın o en sevgili kulu, mahşer meydanında makâm-ı mahmûd denilen ulvî bir makamda Rabbine secde edecek, yalvarıp yakaracak, Allah'ın kendisine ilham ettiği ve o güne kadar duyulmamış hamd cümleleriyle o'nu tâzim edecek ve sonunda kendisine şefaat izni verilecektir.
“Şehidin, akrabasından 70 kişiye şefaat etmesine izin verilecektir”. “Dünyadaki nimetlerin hepsi kendisine verilecek olsa da, cennete giren hiçbir kimse, dünyaya tekrar dönmek istemez. Şehit müstesna; çünkü o, gördüğü faziletten dolayı tekrar tekrar dünyaya dönüp 10 kere daha şehit olmak ister”.
Peygamber (s.a.s)'e verilecek olan makam. Bu makam onun önce bütün insanlara umumî; sonra da kendi ümmetine hususi surette şefaat edeceği makamın adıdır (Suyûtî, el-Hasaîsu'l-Kübra, Beyrut 1405/1985, II, 378).
Kur'anı sadece ezberlemekle 70 kişinin şefaati verilmiyor. Kur'anı ezberledikten sonra Kur'anın tümünü amel etmekle 70 kişinin şefaati hafızlara verilir.
Bir kimseden zararın giderilmesi veya bir faydanın sağlanması için aracı olma anlamına gelen “şefaat” kelimesi, Kur'an'da hem dünyevi hem de uhrevî anlamda kullanılmıştır.
Kur'an'da açık bir şekilde sadece meleklerin şefaat edebileceğinden bahsedilmekle birlikte Mâturîdî şefaat edeceklerin melekler, Hz. Peygamber ve diğer peygamberler olduğunu ifade eder.
Çünkü Allah, şefaat için kimseye izin vermemiştir. Kur'an'da çelişkinin olması da düşünülemez. Taha, 20/109, Enbiya, 21/28, Necm, 53/26 gibi şefaatin ancak Allah'ın izni ile olabileceğini belirten ayetlerin bağlamı, müşriklerin şirk inançları ve cezaları ile ilgili bağlamdır.
“Şefaat ya Resulallah!” demek, “Ey Allah'ın Resulü, benim affım için Allah'a dua et, niyazda bulun.” demektir. Yoksa “Ey Allah'ın Resulü, Allah beni cehenneme attı, gel Allah'ın izni hatta haberi olmadan beni kurtar.” demek değildir.
Şefaat, günahkârların affı için aracılık edip onları kurtarmak için Allah'a yalvarmaktır. 2- Çok kimseyi hesapsız Cennete sokacaktır. 3- Günahı çok olan müminleri Cehennemden çıkaracaktır.
Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurdu:
Cennette gece yoktur.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri