Alevîlikte Cem ayininde insana (pire, dedeye) secde şeklinde ortaya çıkan niyaz, Kur'ân'da büyüklenip secde etmeyen şeytandan kurtuluşu ve meleklerin Hz. Âdem'e secdesini sembolize eder (Aytekin, ty.: 141).
Alevi inancına göre kıyam, rüku ve secde niyazla birleştirilmiştir.
Aleviler, Muhammed'in son peygamber olduğuna, Ali bin Ebu Talib'in ise veliliğine (ya da imamlığına) inanırlar.
Alevi topluluğu, Kuran'ın Ömer, Osman ve özellikle de Maviye ile Yezit zamanında değiştirildiğine ve birçok ayetinin yok edildiğine inanır. Bu nedenle de Kuran'larını "Telli Kuran" ve "Kuranı Natık" olarak adlandırırlar. Ozanların, pirlerin deyişlerini, sözlerini Kuran'ın ayetleri olarak kabul ederler.
Alevî içtihadına göre, en zirvedeki mürşîd, Hz. Ali ile Hz. Peygamber'dir.
İlgili 41 soru bulundu
Tunceli, %80-%85 oranla Türkiye'nin diğer illerine nazaran en çok Alevi nüfusunu barındıran şehirdir. Tunceli ve çevre illerinde yaşayan Zaza (özellikle), Türk ve Kürt Aleviler, yörenin tarihsel isminden gelen bir tabirle Dersim Alevileri olarak adlandırılır.
Günümüzde, Anadolu'da Alevî tanımlaması, Türk-Türkmen Alevîlerin yanında, Bektaşîler, Kürt Alevîler, Otman Babalılar, Nusayrîler gibi birçok grubu da kapsamaktadır.
Ancak Nusayrîliği sistemleştirip yayan kişi olarak Hamdam büyük saygı görür. Nusayrîlerin kutsal kitabı Kur'an-ı Kerîm'dir.
Yani Aleviler , Diyanet İşleri Başkanlığının Müslüman olmanın beş koşulundan ancak ilkini , kelimei şahadeti yerine getirdikleri için Diyanet İşleri Başkanlığı Alevileri Müslüman saymıyor. SONUÇ OLARAK DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI ALEVİLER VE SÜNNİLER EVLENEMEZ “ diyor.
Alevilikte abdest vardır. Hem normal abdest hem de boy abdesti de dediğimiz gusül abdesti vardır.
Sonuç olarak, İmam Musa-yi Kazım aracılığı ile soyu Hz. Muhammed ve Hz. Ali'ye dayanan Seyyid Mahmud-ı Kebir'in (Kureyş) nesli olan ve yukarıda bahsettiğimiz bugünkü Kureyşan ocağı mensuplarına göre Alevilik, Hz. Muhammed Mustafa'nın, Allah'ın emriyle insanlığa getirdiği “son inanç yolu”dur.
Ali soyundan gelenler mânasında, ayrıca siyasî, tasavvufî ve itikadî anlamda kullanılagelmiştir. Hz. Ali soyundan, oğulları Hasan, Hüseyin, Muhammed b. Hanefiyye, Ömer ve Abbas vasıtasıyla gelenlere Alevî denilmiştir (Makrîzî, I, 8).
Alevîlik inancının, Anadolu'ya gelen Hacı Bektaş-ı Veli sayesinde ve ozanların nefesleriyle hayat bulduğuna inanılmaktadır.
Alevilerin günlük ibadetleri sabah güneş doğarken ve akşam güneş batarken olmak üzere 2 vakittir. Kur'an'ı Kerim'in de içerisinde geçtiği ayetler 2 vakiti işaret etmektedir. 3 ya da 5 vakit namaz Şiilik ve Sünnilik geleneklerinde mevcuttur.
Neden namaz kılmazlar? Aleviler'in kendilerini İmam Cafer mezhebinden saydıklarını ifade eden yazar, namaz konusunda ise şu görüşleri dile getirmiş: "Oysa Alevi inancında 'namazımız kılınmıştır' mantığı egemendir. Hz. Ali'nin camide namaz kılarken öldürüldüğü ileri sürülerek namaz kılınmaz.
Bir zikir ayini olan “cem”i ibadet hayat- larının merkezine alan Alevîler, temel İslâmî ibadetler olarak bilinen namaz, oruç, hac vb. ibadetleri de kendilerince yorumlayarak bütün ibadet telakkîlerini tarikat hayatı kalıplarında şekillendirmişlerdir.
Müslüman olanla evlenilir, olmayanla evlenilmez” denildi. Fetva, sorunun yanıtı şöyle sonuca bağlanıyor: “Dinin kesin hükümlerinden birini veya bir kısmını inkar eden, söz ve davranışlarıyla dinin sınırları dışında bulunduklarını ilan ve izhar eden kimseler ise Müslüman sayılmazlar.
Ali kültü etrafında şekillendiğine inanma hali var. Bu inanca göre Ali, Aleviliğin temel kurucu mürşidi ve piri oluyor. Alevi dedeleri de Hacı Bektaş Veli'nin soy şeceresi üzerinden kendilerini Ali soyuna bağlamakta sakınca görmüyor. Nitekim Anadolu dışında Aleviliğin Ali soyu olarak görüldüğü bir gerçektir.
Alevilik bir ırk kimliği, bir etnik aidiyet değildir. Dolayısıyla doğuştan gelen bir özellik değildir. İnsanın özgür iradesi ile seçip kabul edebileceği bir inançtır. Nasıl ki diğer inançlar terk edilip yenileri tercih ediliyor ve ona göre bir yaşam seciliyorsa, aynı durum Alevilik inancı içinde geçerlidir.
Alevî yazılı metinlerinde bu üçlünün birbirinin ardına bir bütünü ifade ediyormuş gibi kullanılmış olması da ayrıca buna katkıda bulunmaktadır. Kelime-i şehadetin İslam âleminde makbul görmüş şekli Alevîlikte “La İlâhe İllallah, Muhammeden Resulullah, Aliyyun Veliyullah” şeklinde ifade bulmuştur.
Safevî ordusundaki askerler, kafalarına İsmâ'il'in babası Şeyh Haydar'ın icâdı olan ve On İki İmam inancını anımsatmak maksadıyla da “On İki kıvrımılı - kızıl renkli kumaş ile sargılanan mihverler” taktıklarından ötürü “Kızılbaş” olarak adlandırıldılar.
Kenanoğlu, Alevilerin kutladığı iki büyük bayram olduğunu belirtiyor; bunlardan biri Hıdırellez ve diğeri de genel kabul gören Kurban Bayramı.
Vefâîlik, Yesevîlik, Kalenderîlik ve Haydarîlik gibi Alevîliğin prototipi diyebi- leceğimiz ilk nüvelerini teşkil eden akımların oluşturduğu bu anlayış tarzı, Moğol istilası sonucunda, Türkmenlerin Anadolu'ya göçleriyle birlikte, Horasan ve İran coğrafyası üzerinden Anadolu'ya taşındı.
Aleviler, cennet hevesiyle yaşamaz; cehennemden de kork- maz. Önce kendisinden emin olmak ister. Onun için çalışır, insanı-ı kâmil olmayı amaçlar. Çünkü insan-ı kâmil için dünya ve dünya ötesi her yer birer cennettir.
Kişilerin kendilerini ait hissettikleri din ve mezhep sorusuna verdikleri yanıtlardan Türkiye nüfusunun yüzde 99'unun Müslüman olduğu, mezheplere göre bakıldığında toplumun yüzde 82'sinin Sünni-Hanefi, yüzde 5.73'ünün Alevi-Şii olduğu görülüyor.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri