Ağız kanserleri en sık kimlerde görülür ve oluşumundaki risk faktörleri nelerdir? ağız kanseri yaş aralığı 30-40'lı yaşlardan sonra ve her iki cinsiyette de sık görülür.
Ağız Kanseri hastalarının %95'inin 40 yaş üzerindeki bireyler oldukları ve hastalığın teşhisi sırasındaki ortalama yaşın 60 olduğu bilinmektedir. Kadın/erkek oranı ½'dir. Olguların %75'inde ana neden alkol ve sigara olarak kabul edilmektedir.
1 aydan uzun süreli geçmeyen ağız içi lekeleri vücudun herhangi bir yerinde kanserin habercisi olabilir. Uzun süredir ağızda bulunan ve geçme belirtisi göstermeyen şişlik ve lekeler, ağız içi veya dudaktaki ağrı vermese de iyileşmeyen herhangi bir çatlak, şişlik veya ülser ağız kanseri için ilk belirti olabilir.
Genellikle karsinoma (dokuda oluşan herhangi bir kanser, tümörlü kitleye verilen isim) şekli, yassı hücre adı verilen ağız yüzeyindeki hücrelerde oluşur. Yassı hücreli nitelikteki karsinomalar, lenf sistemiyle ya da kan yoluyla vücudun diğer bölgelerine bulaşır ve hızlı bir yayılım gösterebilir.
İlgili 20 soru bulundu
Ağız boşluğu kanserleri erken teşhis edildiğinde %90 oranında iyileşme sağlanıyor.
Birçok insan, her saatte bir kişinin ağız kanserinden öldüğünü duyduğunda şaşırmaktadır. Oysa ki bu kanser tipi; boyun, beyin, yumurtalık ve deri kanserinden çok daha ölümcüldür. Son çalışmalarda birçok kanser türünde ölüm oranının düşmesine rağmen ağız kanserlerinde bu oranın arttığı görülüyor.
Ağız kanserinde teşhis süreci fiziksel muayene ile başlar. Semptomlar olsun veya olmasın, diş hekimi rutin bir kontrol sırasında ağızda anormal bir doku değişikliğini fark eder, herhangi bir yumru veya kitle hissedebilir. Lezyonun direkt muayenesi veya küçük bir biyopsi teşhisi koydurabilir.
Ağız Kanseri Taraması
Ayrıca panoramik röntgen, ağız kanseri riskinin belirlenmesine yardımcı olabilir.
Tütün maddeleri ve alkol kullanımı, kötü diş tedavileri ve protezlere ya da yanak içini ısırma gibi kötü alışkanlıklara bağlı kronik travmalar ağız içi kanserleri riskini artıran faktörler arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra genetik yatkınlık da önemli bir etken.
Yapılan tam kan sayımında kanser türlerinin teşhisinin koyulması mümkün olmaktadır. Erken teşhis edilmesi hastalığın tedavisi için de oldukça önemli bir etken olarak bilinmektedir. Kanser olup olmadığını öğrenmek isteyen kişilerin de tam kan sayımı yapılması ile erken teşhis edilmesi mümkün olabilmektedir.
Aft, dil üzeri, dil altı, yanak, damak, dudak içi gibi alanlarda oluşan, genelde boyutu 5-6mm'yi geçmeyen, ağrılı ve iki hafta içerisinde iyileşmesi beklenen zararsız lezyonlardır. Aft, kanserleşmez ve kansere dönüşmez. Sık aft çıkması ile ağız içi kanserlerinin bir ilişkisi yoktur.
DİŞ ETİNDEKİ ÖDEM VE KIZARIKLIĞA DİKKAT
Aslında her yaşta görülebilen bu kanser ciddi boyutlara ulaştığında ölümle sonuçlanır; ancak erken teşhis sayesinde konulan tanılar hastalar için bir umut ışığı doğurur. O yüzden erken dönemde fark edilebilmesi için hiçbir belirti göz ardı edilmemelidir.
Kanserin ağız içerisindeki kaynaklandığı alt bölgeye göre değişen oranlarda boyundaki lenf damarlarına sıçrama (lenfatik metastaz) görülebilir. Ağız içerisinde en çok lenf damarına sıçrama olasılığı ağız tabanı kanserinde görülür (%50). Ağız tabanını dil retromolar, bukkalkanseri takip eder.
Ölüm hızı açısından değerlendirildiğinde, hastalığa erkeklerde 0.27 kadınlarda ise 0.17 oranında rastlanıyor.
Diş hekiminize düzenli ağız diş sağlığı kontrolü yaptırılarak, dil damak yanak dudak ve dişetleri gözlenerek, erken kanser teşhisi yapılabilir. Erken tanı yapılır veya herhangi bir şüphe durumunda, Diş hekiminiz bu durumu Ağız Diş ve Çene Cerrahınıza danışabilir ve tedavisi için yönlendirebilir.
Bilimsel olarak ortaya konan bir gerçek ise, “Ağız kanseri bulaşıcı mıdır?” sorusunun yanıtıyla ilgilidir. Yapılan çalışmalar, ağız kanserinin bulaşıcı olmadığını ortaya koymuştur. Bir başka deyişle, bir insanın başka bir insandan kanser alması mümkün değildir.
Çene tümörleri ve çene kistleri, çene kemiğinde ve ağızdaki yumuşak dokularda görülen iyi ya da kötü huylu lezyonlardır. Bu lezyonlar genellikle diş kaynaklı olabilmektedir. Diş kökünde gelişebilen kistler ya da tümörler tedavi edilmediğinde büyüme eğilimi gösterebilir.
Kanser bulaşıcı mıdır sorusunun cevabı, hayır, kanser bulaşıcı bir hastalık değildir.
Halk arasında ağız yarası olarak da adlandırılan aftın nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak, darbe, ağız içini ısırma, gıdalara karşı hassasiyet, vitamin eksikliği, stres, ağız ve diş sağlığına dikkat etmeme, bazı hastalıklar ve hormonal değişimlerin aft ile bağlantılı olduğu söylenebilir.
Dudak kanserinin belirti ve semptomları şunları içerir: Dudakta düz veya hafif kabarık beyazımsı renk değişikliği, Dudakta iyileşmeyen bir yara, kabuklanma, Dudaklarda veya ağız çevresindeki ciltte karıncalanma, ağrı veya uyuşma.
Ağızdaki acı tat genellikle ilaçların ya da vitaminlerin bir yan etkisi olarak açıklanır. Eğer böyle bir durum yoksa diş ya da diş eti hastalıklarından kaynaklanan bir durum da olabilir. Aşırı alkol ve sigara kullanımı da ağızdaki acı tada sebep olabilir.
"Yanak ısırması ağız kanserine yol açabilir"
Apsenin ilk olarak ağızda oluşan şişlik, kızarıklık ve kimi zaman da çok şiddetli ağrı ile kendini gösterdiğine işaret eden Altuntaş, şunları kaydetti: 'Bu belirtiler görüldüğünde mutlaka bir diş hekimine giderek tıbbi bir müdahale alınmalıdır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri