Dokuz Doğurmak Deyiminin Anlamı (TDK) Anlam: Yapılması zorunlu olan bir işi nihayete erdirene kadar sıkıntılı bir süreçten geçmek.
Fenersiz dışarı çıkma yasağı
IV. Murad döneminde yatsıdan sonra fenersiz dışarı çıkmak yasaklandı. Zaman zaman kıyafet değiştirerek yatsıdan sonra sokakları gezen IV. Murad, dışarıda fenersiz gezenlerle karşılaştığında ceza olarak onları öldürtmekteydi.
Ayaklanmaya katılan bir grup, avokadonun timsah ile ağacın birlikteliğinden olduğu söylentisini yaymıştır. Avokadonun mekruh olduğu, Müslüman memlekette üretilmesinin ve yenilmesinin caiz olmadığı fetvası verilince de Yalova'daki bütün avokado ağaçları yakılarak tahrip edilmiştir.
Sultan 3. Mustafa da kadınların her ne şekilde olursa olsun, sokağa çıkmalarını men ediyor. Yavuz Selim'in Kanunnamesi'nde, kadınların su taşıdıkları yerlerde erkeklerin dolaşması yasaklanıyor. Kadınların erkeklerle yan yana gelmesini önlemek için, tramvay, vapur ve şimendifer gibi araçlarda tahta bölmeler yapılıyor.
Şurada Paylaş! Fatih Sultan Mehmet'in devşirme sistemi getirmesinin asıl nedenlerinden birisi, Türk kadınlarının akrabalık bağı ile aileleri de dâhil olmak üzere genişleyerek yani nüfuz kazanarak, statüyü kendi çıkarları için kullanma olasılığını korumak ve yükselmesini engellemek istemesidir. Şurada Paylaş!
İlgili 32 soru bulundu
2. Ahmed'in tek eşi, 'Haseki Sultan' diye alınan Rabi'â Sultan'dı. 2. Mustafa'nın 9 eşi olduğu, bunlardan Ali-cenab'ın Baş Haseki olduğu biliniyor.
Yasak meyve, insanların ilk yaratıldığında yasaklanmasına rağmen yedikleri meyvedir. Daha çok elma olarak bilinir ve Hz. Adem ile Hz. Havva tarafından yenilmiştir.
Yasak meyve, insanların ilk yaratıldığında yasaklanmasına rağmen yedikleri meyvedir. Daha çok elma olarak bilinir; ancak İslam'da meyve olarak geçmemektedir. Daha çok, yapılan işin kötülüğüne (Tanrı'nın emrine isyan) dikkat çeken bir yaklaşım vardır.
Avokadonun Osmanlı serüveni, 1730 Eylül ayında patlak veren Patrona Halil Ayaklanması sırasında son bulmuştur. İsyancılardan bazıları avokadonun “timsah ile ağacın ciması ile yetiştiği” dedikodusunu ve mekruh olduğunu yaymışlardır. Bu olay, Osmanlı'da avokado üretimini sona erdirmiştir.
Nihayet şeyh efendi, dumanı fark edip bu müridini ikaz ile yanmaktan kurtarıyor ve arkadaşları arasında mahcup olmasın diye onu diğerlerine "gerçek Hak âşıkı" olarak tanıtıyor. Şimdi argo lisanda kullanılan "abayı yakmak" deyimi, işte o hadisenin yadigârıdır.
Yasağın sebebinin 1630'ların başındaki büyük İstanbul yangını olduğu bilinir ve yangın sonrası çıkabilecek bir ayaklanmaya karşı tedbir olarak İstanbul'daki kahvehaneler yıktırılır. Tütün içenlerin ise öldürülmelerine dair fetva çıkarılır. V. Murad döneminde yatsıdan sonra fenersiz geceleri sokağa çıkmak yasaklandı.
Eski altın paraların ağırlığı 2 dirhem 1 çekirdeğe tekabül edermiş yani şık giyimli kimseye bir nevi altın yakıştırmasıdır.
Çarşaf Türkiye'ye Tanzimat döneminde hacca gidenler tarafından, İranlılardan alınmak suretiyle getirilmiştir. Önceleri pek tutulmayan, hatta bid'at denilen çarşaf, 1870'te yaygınlaşmıştır. Daha sonra II. Abdülhamit, 4 Ramazan 1309 (2 Nisan 1892) tarihli bir emirname ile çarşaf giyilmesini yasaklamıştır.
Çarşafa Osmanlıda 19. Yüzyılın sonlarında rastlanmaya başlanır. Yani Anadolu Müslümanlarında çarşafın tarihi 150 yılı bulmaz. İlk olarak Tanzimat döneminde hacca gidenlerin İranlı hacılardan görerek getirmeleriyle ülkeye girmiştir. Ancak başlangıçta tutulmamış ve din çevrelerince bidat olarak nitelenmiştir.
Oysa Atatürk, çarşafı ve peçeyi bile yasaklamamış, sadece bu şekildeki giyimin şeriatın icabı olmadığını, ifrata kaçıldığını anlatmıştı. Atatürk, kadınların, şer'in tavsiye, dinin emrettiği bir kıyafetle erkeklerle birlikte çalışmasını istiyordu.
"Padişahın Burnu"
Türkiye'nin tanınmış karikatüristlerinden Mehmet Çağcağ, bana II. Abdülhamid`in hikayesini anlattığında çok etkilendim. Müthiş, inanılmaz bir hikayeydi. Çünkü Abdülhamid kendi burnunun çizilmesinden hoşlanmadığı için, 'burun' kelimesinin kullanılmasını yasaklamış.
Kırk Dereden Su Getirmek Deyiminin Anlamı (TDK)
Kişileri ikna etmek adına çok uğraşılması anlamı ile kullanılmaktadır.
"Bir çekirdek geri kalmamak"; bir kimseden pek az da olsa aşağı kalmamak için çaba göstermek anlamına gelir.
Eskiden, altın hassas terazilerde tartılırdı. Osmanlı döneminde en kıymetli altının toplam ağırlığı ise iki dirhem ve bir çekirdeğe eşitti. Bundan yola çıkarak oluşturulan deyim altın gibi ışıl ışıl parlamak ve değerli olmak manasında kullanılır.
Bu adet, Yıldırım Bayezid, Çelebi Sultan Mehmed ve Sultan I. ve II. Murad döneminde de devam etmişti. Taib Ahmed'e göre, "Fatih Sultan Mehmed Han ve Sultan Bayezid-i Veli, komutanları ve vezirleriyle arada sırada iyşü nuş (içki álemi) ederlerdi.
Ortaylı özetle yazısında şunları kaleme aldı: "Dördüncü Murat'ın kendisi hem içki içer hem de bazen afyon kullanırdı. Fakat bunların kamuda kullanılmasına asla izin vermez ve yasağa uymayanları son derece feci şekilde cezalandırırdı.
Murad'ın sözlü kültürdeki zengin konumu onun özlenen otoriter bir padişah figürünün bir tecellisi olarak yorumlanmıştır. IV. Murad içkiyi de halka yasaklamış, ancak kendisi içki içmeyi sürdürmüş ve bu içki bağımlılığı ölümünün bir nedeni olmuştu.
Bu deyimin sözlük anlamı, sonuç alınması mümkün olmayan bir iş için boşu boşuna uğraşmaktır.
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak DEYİMİ AÇIKLAMASI
: Bir tehlikeden, güç bir durumdan kaçarken daha kötüsüyle karşılaşmak.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri